Employment Newsletter (Turkish)

EA
Esin Attorney Partnership

Contributor

Esin Attorney Partnership, a member firm of Baker & McKenzie International, has long been a leading provider of legal services in the Turkish market. We have a total of nearly 140 staff, including over 90 lawyers, serving some of the largest Turkish and multinational corporations. Our clients benefit from on-the-ground assistance that reflects a deep understanding of the country's legal, regulatory and commercial practices, while also having access to the full-service, international and foreign law advice of the world's leading global law firm. We help our clients capture and optimize opportunities in Turkey's dynamic market, including the key growth areas of mergers and acquisitions, infrastructure development, private equity and real estate. In addition, we are one of the few firms that can offer services in areas such as compliance, tax, employment, and competition law — vital for companies doing business in Turkey.
Maluliyet Oranının Yeniden Belirlenmesi ve Kazanılmış Hak Kapsamında Değerlendirilmesine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı
Turkey Employment and HR
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

Maluliyet Oranının Yeniden Belirlenmesi ve Kazanılmış Hak Kapsamında Değerlendirilmesine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

Özet

Anayasa Mahkemesi (‘'Mahkeme'') 20 Mayıs 2024 tarihli ve 32551 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2019/8609 başvuru sayılı ve 21 Aralık 2023 tarihli kararında, başvurucunun (‘'Başvurucu'') iş kazası sonucu meydana gelen iş gücü kaybından doğan zararın tazmini talepli açmış olduğu davada Sosyal Güvenlik Kurumu'nca (‘'SGK'') davanın başında tespit edilmiş olan maluliyet oranının davanın karşı tarafı açısından usule ilişkin kazanılmış hak niteliğinde olmadığını, maluliyet oranının hesabında uzman kişilerden talep edilmiş olan hesaplamalar sonucu elde edilen bulguların esas alınması gerektiğini, Başvurucu'nun davasını açarken belirtmiş olduğu SGK tarafından hesaplanmış olan maluliyet oranının Başvurucu'nun taleplerini bu oran üzerinden kısıtladığı anlamına gelmeyeceğini belirterek Başvurucu'nun mahkemeye erişim hakkının kısıtlandığına hükmederek başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar vermiştir.

Önemli Detaylar

  • Başvurucu, istihdam edildiği işyerinde geçirmiş olduğu iş kazası neticesinde ilk derece mahkemesinde belirsiz alacak davası niteliğinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak maddi ve manevi tazminat talepli dava açmıştır. Başvurucu'nun dava açmadan önce işyerinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası niteliğinde olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu tarafından tespit edilmiştir ve bu tespitin akabinde SGK tarafından düzenlenmiş olan raporda Başvurucu'nun iş gücü kaybı oranı %14 olarak tespit edilmiştir. Davanın yargılama sürecinde davalı işveren (‘'Davalı'') SGK'nın tespit etmiş olduğu orana itiraz etmiş ve dosyanın iş gücü kaybı oranının hesaplanması adına Adli Tıp Kurumu'na (‘'ATK'') gönderilmesi neticesinde iş gücü kaybı oranı ATK tarafından %19 olarak tespit edilmiştir. ATK'nın yapmış olduğu iş gücü kaybı oranı hesabının akabinde Başvurucu tazminat talebi hesabının ATK'nın hesaplamış olduğu oran üzerinden yapılmasını talep etmiştir.
  • İlk derece mahkemesi, Başvurucu'nun SGK tarafından hesaplanmış olan %14 iş gücü kaybı oranına itiraz etmediği gerekçesiyle iş gücü kaybı oranı açısından Davalı lehine usule ilişkin kazanılmış hak oluştuğunu belirterek tarafların kusur oranlarının hesaplanması için dosyayı bilirkişiye göndermiş, hesaplanan kusur oranlarının ardından tazminat talebinin hesabı için dosyayı bir başka bilirkişiye tevdii etmiştir. Bilirkişi raporunda %14 iş gücü kaybı oranı esas alınarak yapılan hesaplamaya karşı Başvurucu, ATK'nın hesaplamış olduğu %19 iş gücü kaybı oranının dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini belirtmiş ve bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesinin Başvurucu'nun itirazını reddetmesinin ardından Başvurucu, talebini bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah etmiş ve ilk derece mahkemesi Başvurucu'nun SGK tarafından tespit edilmiş olan iş gücü kaybı oranına itiraz etmediği gerekçesiyle Davalı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğunu belirterek SGK'nın hesaplamış olduğu iş gücü kaybı oranının esas alınarak karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
  • Tarafların ilk derece mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmalarının akabinde temyiz mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır
  • Başvurucu'nun bireysel başvuruda bulunması üzerine Mahkeme, usule ilişkin kazanılmış hak ilkesinin Yargıtay içtihadı birleştirme kararı ile meydana gelmiş bir ilke olduğunu; söz konusu ilkenin bozma kararları sonrasında ilk derece mahkemelerinin bozma kararı dışında kalan kısım hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyecek olmalarını ve temyiz mahkemelerinin bozma kararında belirtmiş oldukları bozma gerekçeleriyle bağlı olduklarını temsil ettiğini ancak söz konusu ilkenin genişletilerek amacının ötesine geçtiğini ve bu ilkenin içtihat yoluyla genişletilmiş uygulamasının kanuni bir dayanağı olmadığını belirtmiştir.
  • Mahkeme bu kapsamda, SGK tarafından düzenlenmiş olan raporun henüz yargılama süreci başlamadan alınmış olan bir rapor olduğunu ve Başvurucu'nun rapora itiraz etmemiş olmasının yargılama kapsamında usuli bir işlem olmadığını belirtmiş; ilk derece mahkemesi kararına dayanak teşkil eden değerlendirmenin kanuni bir dayanağının bulunmadığını ve Başvurucu'nun mahkemeye erişim hakkına yönelik orantısız bir müdahale teşkil ettiğini belirterek Başvurucu'nun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle başvurunun kabulüne karar vermiştir.

Belirsiz Alacak Davası Niteliğinde Açılmış Olan Davada Zamanaşımının Kesilmesine İlişkin Yargıtay Kararı

Özet

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (‘'Mahkeme'') 3 Mayıs 2024 tarihli ve 32535 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2024/3233 Esas, 2024/4482 Karar sayılı ve 7 Mart 2024 tarihli kararında, somut uyuşmazlık bakımından fazla çalışma alacağının belirsiz alacak davasına konu edilebileceğine ve davaya konu alacak taleplerinin tamamı yönünden zamanaşımının dava tarihi itibariyle kesileceğine hükmetmiştir.

Önemli Detaylar

  • Davacı (‘'Davacı''), Davalı işveren (‘'Davalı'') nezdinde çalışma dönemi boyunca fazla çalışma yaptığı ancak söz konusu fazla çalışmalarının karşılığının kendisine ödenmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesinde belirsiz alacak davası niteliğinde bir işçilik alacakları davası açmıştır. 
  • İlk derece mahkemesi, davanın kısmi dava olarak açılmış olduğunu ve bu sebeple Davacı'nın talep artırım tarihi itibariyle fazla çalışma alacaklarının bir kısmının zamanaşımına uğramış olduğunu belirterek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Akabinde, Davacı tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusu istinaf mahkemesi tarafından reddedilen miktarın kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesi ile usulden reddedilmiştir.
  • Adalet Bakanlığı, ilk derece mahkemesi kararının kanun yararına temyizen incelenmesini talep etmiştir. Temyiz talebinde, fazla çalışma alacağı talebinin yazılı belgelere ve işyeri kayıtlarına dayanmayıp tanık anlatımlarına dayandığı hallerde hesaplanacak olan alacak miktarından hakimin takdir yetkisine bağlı olarak yapılacak olan indirim miktarı davanın başlangıcında belirli olmadığı için alacağın belirsiz olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Açıkça dava dilekçesinde yazılı olarak belirsiz alacak davası niteliğinde açılmış olan bu davada dava tarihinde alacağın tamamı için zamanaşımının kesilmiş olduğunu ve bu sebeple davanın ilk derece mahkemesi tarafından kısmen kabulünün hatalı olduğunu belirtmiş, kararın kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
  • Mahkeme, alacağın miktarının belirlenebilmesinin hakimin takdirinde olduğu durumlarda alacağın miktarının belirlenmesi yönünden hukuki imkansızlık olduğunu; Davacı'nın davasını açarken hakimin alacaktan hangi oranda indirim yapacağını belirleyebilmesi mümkün olmadığından, somut olayda belirsiz alacak davası niteliğinde açabileceğini; belirsiz alacak davası niteliğinde açılmış olan davalarda davanın açılması ile birlikte alacağın tamamı için zamanaşımının kesildiğini ve ilk derece mahkemesinin davayı kısmi dava olarak nitelendirmesi ile Davalı'nın ileri sürmüş olduğu zamanaşımı def'ini esas alarak davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararını kanun yararına bozmuştur.

İspat ve Savunma Hakkına İlişkin Yargıtay Kararı

Özet

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi (“Mahkeme”) 28 Mayıs 2024 tarihli ve 32559 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2024/5139 Esas, 2024/6725 Karar sayılı ve 15 Nisan 2024 tarihli kararında, basit yargılama usulünde ön inceleme duruşması niteliğinde olan ilk duruşma yapılmadan ve henüz dilekçelerin sunulması aşaması tamamlanmadan tahkikata geçilmesinin adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkı kapsamındaki savunma ve ispat hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir.

Önemli Detaylar

  • Davacı, (“Davacı”) toplum yararına çalışma projesi kapsamında İl Göç İdaresi Müdürlüğü bünyesinde yaklaşık 5 aydır asgari ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin programın bitmesi nedeniyle sonlandırıldığını ve davalı kurum bünyesinde (“Davalı”) çalışan olarak istihdam edildiğini ileri sürerek ilave tediye alacağının Davalı'dan tahsili talebiyle ilk derece mahkemesinde işçilik alacakları davası açmıştır. İlk derece mahkemesi vermiş olduğu kararda Davacı'nın davasını kabul ederek, Davacı'nın ilave tediye alacağının Davalı'dan tahsiline hükmetmiştir.
  • Adalet Bakanlığı, ilk derece mahkemesi kararının kanun yararına temyizen incelenmesini talep etmiştir. Temyiz talebinde, henüz dilekçelerin karşılıklı verilmesi beklenmeden ve usulüne uygun şekilde ön inceleme yapılmadan açılan ilk duruşmada hüküm verilmesinin ispat ve savunma hakkının gözetilmemesi anlamına geldiğini ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini belirtmiştir.
  • Mahkeme, tarafların davaya yönelik bilgi ve belge ibraz edebilmelerinin hukuki dinlenilme hakkı kapsamında olduğunu; hukuki dinlenilme hakkının basit yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar için de uygulanabilir olduğunu belirterek, somut olayda ön inceleme duruşması yapılmadan tahkikat aşamasına geçilerek dosyanın bilirkişiye verilmesini adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali olarak değerlendirmiş ve ilk derece mahkemesi kararını kanun yararına bozmuştur

SGK'dan ‘Kahramanmaraş İlinde Meydana Gelen Depremler Nedeniyle Mücbir Sebep İlan Edilen Yerlerdeki İşveren ve Sigortalılar İçin 7256 ve 7326 Sayılı Kanunlarda Yer Alan Taksit Ödeme Sürelerinin Yeniden Belirlenmesi'ne İlişkin Duyuru

Özet

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü'nün yayımlamış olduğu 27 Mayıs 2024 tarihli duyuru uyarınca Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ili İslâhiye ve Nurdağı ilçelerinde 30 Nisan 2024 günü sonu itibarıyla sona erecek olan mücbir sebep hali 31 Ağustos 2024 tarihine kadar uzatılmıştır. 25 Mayıs 2024 tarihli, 32556 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 24 Mayıs 2024 tarihli, 8515 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı (“Karar”) ile 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunda yer alan taksit ödeme süreleri ise yeniden belirlenmiştir.

Önemli Detaylar

  • Karar gereğince, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ile Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki işveren ve sigortalıların 7256 ve 7326 sayılı Kanunlar uyarınca yapılandırılan ve son ödeme tarihleri 6 Şubat 2023 ila 31 Ağustos 2024 tarihleri arasına denk gelen taksitlerinin birincisinin ödeme süresi; mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi izleyen ayda, sonraki taksitlerin ödeme süreleri de bu ayı takip eden aylık dönemler halinde ödenmek üzere uzatılmıştır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More