Marka Tecavüzü vs. İfade Özgürlüğü - Türk Hukukundaki Durum & IKEA Uyuşmazlığının Değerlendirmesi - Bölüm 2

G+
Gun + Partners

Contributor

Gün + Partners is a full-service institutional law firm with a strategic international vision, providing transactional, advisory and dispute resolution services since 1986. The Firm is based in Istanbul, with working offices Ankara and Izmir. The Firm advises in life sciences, energy, construction & real estate, technology, media and telecoms, automotive, FMCG, chemicals and the defence industries.”
Yazımızın ilk bölümü olan "MARKA TECAVÜZÜ vs. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ – IKEA UYUŞMAZLIĞI – Bölüm I" (yazıya bu bağlantıdan erişebilirsiniz) başlıklı makalemizde Belçika Mahkemesi nezdinde görülen mobilya üretim devi Inter IKEA Systems B.V. ("IKEA").
Turkey Intellectual Property
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

Yazımızın ilk bölümü olan "MARKA TECAVÜZÜ vs. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ – IKEA UYUŞMAZLIĞI – Bölüm I" (yazıya bu bağlantıdan erişebilirsiniz) başlıklı makalemizde Belçika Mahkemesi nezdinde görülen mobilya üretim devi Inter IKEA Systems B.V. ("IKEA") ile bir siyasi partinin arasında geçen uyuşmazlığa, Belçika Mahkemesi'nin Avrupa Birliği Adalet Divanı'na ("ABAD") yönelttiği sorulara ve bu sorulara ilişkin International Trademark Association ("INTA") tarafından sunulan amicus brief ("öneri niteliğinde üçüncü kişi görüşü") hakkında bilgilere yer verilmişti. Bizler de söz konusu IKEA uyuşmazlığına ilişkin yorum ve değerlendirmelerimizi paylaşmadan önce, Avrupa Birliği'ndeki ("AB") ifade özgürlüğü yaklaşımının yanı sıra Türk Hukuku'ndaki yaklaşıma da yer vermenin önemli olduğunu düşündük ve bu yazımızda telif, marka, reklam ve haksız rekabet hukuku bakımından parodi kullanımına ve ifade özgürlüğüne yönelik mahkemeler ve Reklam Kurulu tarafından yapılan değerlendirmelere yer verdik.

AB'de yer alan 2017/1001 sayılı AB Marka Tüzüğü'nün giriş kısmının 21. paragrafında ("Tüzük") ve 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi'nin giriş kısmının 27. paragrafında marka hukukunda ifade özgürlüğüne ilişkin üçüncü kişilerin markayı sanatsal kullanmaları halinde haklı kullanım istisnasına tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. 2017/1001 sayılı Tüzük'ün giriş kısmında1 bir markanın üçüncü kişiler tarafından sanatsal ifade amacıyla kullanılması, aynı zamanda sınai ve ticari konulardaki dürüst uygulamalara uygun olduğu sürece adil olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve Tüzük'ün, başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesini sağlayacak şekilde uygulanması gerektiği belirtilmiştir. AB düzenlemelerinin aksine Türk Hukuku'nda markaların parodi veya ifade özgürlüğü kapsamında kullanımına ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.

Parodinin haklı neden kavramı içerisinde değerlendirilmesine yönelik Türk Mahkemeleri nezdinde ortaya konulmuş fazlaca karar bulunmamakla birlikte, parodi kullanımının değerlendirildiği bir uyuşmazlığa, Turkcell tarafından reklamlarında kullanılan "4 Çeker" sloganının Avea tarafından "4 Çeker Ama Çok Yakar" şeklinde parodileştirilmesi konu edilmiştir2. Mahkeme önüne taşınan uyuşmazlıkta İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi, reklam kampanyasına gönderme yapan parodi reklamın "haksız rekabete yol açan yanlış, yanıltıcı ve kötüleyici beyanlar taşıdığı ve tüketicileri aldatıcı ve yanıltıcı nitelikte olduğu, bu nedenle haksız rekabete yol açtığı" gerekçesiyle yayınlarının durdurulmasına ve bu söz konusu kullanımın haksız rekabet teşkil ettiğine karar vermiştir 3.

Benzer şekilde, yine Turkcell'in sabit numarası olan "532" sayılarının yer aldığı Avea'nın reklamında geçen "Zaten dünya sisteminde 5-3-2'ye yer yok! Bu sistemi değiştirelim, 5-3-2 olmuyor." ifadesi üzerinde Reklam Kurulu'nun değerlendirmeleri neticesinde, ilgili reklamda Turkcell'in kötülendiği tespit edilmiştir4.

Açıkçası görüldüğü üzere her ne kadar ilgili reklamlardaki kullanımlar parodi çerçevesinde değerlendirilebilecekse de Reklam Kurulu, reklamlarda herhangi bir rakibe yöneltilmiş bir ifade veya kullanım olduğunda rakip marka sahiplerinin haklarını koruma eğiliminde olup, bu ifadeleri ve kullanımları reklam hukuku şemsiyesi altında haksız rekabet ve kötüleme olarak değerlendirmiştir5. Zira Türk reklam hukukunda açıkça doğrudan karşılaştırmalı reklam yasağı düzenlenmiş olup, reklam hukukunda ifade özgürlüğü bakımından parodi istisnasının işletilmesi bir yana, rakiplerin kötülenmediği veya haksız rekabet durumunun oluşmadığı durumlarda da karşılaştırmalara izin verilmediği görülmektedir.

Diğer bir yandan, telif hukukuyla ilgili bir uyuşmazlıkta, mahkemenin telif hakkını parodi istisnasının önüne koyarak karar verdiği görülmektedir6. Zira kararda tecavüze konu kullanımların eserin tanınmışlığından ve ticari başarısından yararlanma amacının olduğu tespit edilerek tecavüzün varlığına karar vermiştir. Buradan da ticari etki doğuran bir kullanımın ifade özgürlüğü kapsamında olsa bile haklı kullanım olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.

İfade özgürlüğünün korunması ile ilgili değerlendirme içeren en popüler kararlardan biri olan 09 Ocak 2019 tarihli Naif Şaşmaz kararında da Yurtiçi Kargo ibaresinin yanında "mağdurları" ifadesinin yer aldığı alan adının kullanımı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek korunması mümkün görülmemiş; zira söz konusu kullanımın markanın ticari itibarını zedelediğine karar verilmiştir. "yurticikargomagdurlari.com" internet sitesi, başvuru sahibi tarafından ilgili kargo firmasından ayrılan çalışanların düşüncelerinin ve görüşlerinin yayınlanması için açılmış olup, kargo firması bu kullanımın tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia etmiştir7. İlgili kullanımın ticari amaç taşımadığı ve ticari etki doğurmadığı tespit edilmekle birlikte, kullanımın kargo şirketinin itibarını zedeleyeceği gerekçesiyle haksız rekabet bulunduğuna ve siteye erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Yargıtay da bu kararı onamıştır. Sitenin sahibi Naif Şaşmaz ise verilen karar üzerine, fiiliyatta gerçekten kargo şirketinden mağdur olan işçilerin olduğunu ve bu mağduriyetlerin mahkeme kararlarıyla da ortaya konulmuş olduğunu belirterek, verilen bu karar ile eşitlik ilkesinin, haberleşme hürriyetinin, düşünce ve kanaat hürriyetinin, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur8.

Yazımızla ilgili olarak, ifade özgürlüğüne ilişkin yapılan değerlendirmede Anayasa Mahkemesi, başvuruya konu kararın kargo şirketinin ticari itibarının korunması noktasında devletin mülkiyet hakkını korumasına ilişkin pozitif yükümlülüğünü gerçekleştirdiğini ve haklar üzerinde adil denge gözetildiğini belirtilmiştir. Kısacası, ifade özgürlüğü ile marka hakkı/ticari itibar çatışmasında Anayasa Mahkemesinin de tercihi de marka ve ticari itibardan yana olmuştur.

Türk mahkemelerinin ve Reklam Kurulu'nun verdiği kararlar, parodi ve eleştirel ifadelerin haksız rekabet ve kötüleme olarak değerlendirildiğini göstermektedir. Bu durum, ifade özgürlüğünün sınırlandırılması anlamına gelmekte ve parodi gibi sanatsal ve eleştirel kullanımların önüne geçmektedir. Türk Hukuku'ndaki bu yaklaşımın aksine birinci yazımızda da belirtildiği gibi INTA, ABAD'ı yönlendirmek amacıyla sunduğu amicus brief'te eleştiri ve güldürü içeren kullanımlar ile hak sahipleri arasında adil bir dengenin sağlanması gerektiğinin altını çizmiştir. Görüldüğü üzere, Türk Hukuku'nda bu dengenin hak sahipleri bakımından daha ağır bastığı ve bu konuda Türk Mahkemelerinin daha sınırlı bir yaklaşım içerisinde olduğu görülmektedir.

IKEA uyuşmazlığının değerlendirmesi

ABAD tarafından Belçika Mahkemesi'nin kendisine yönelttiği sorulara karşı henüz bir karar verilmemişse de bizce, söz konusu uyuşmazlığa konu kullanımın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmemesi daha ağır basabilecektir. Zira parodi istinasına konu edilmesi için kullanımın mizahi bir özelliğinin olması beklenmektedir9. "IKEA" markasının söz konusu kullanımının yüzlerde bir tebessüm bırakıp bırakmadığının tespiti ise ABAD'ın cevapları sonucunda yerel mahkeme tarafından tespit edilecektir. Ek olarak, bir markanın fonksiyonları göz önüne alındığında bu fonksiyonlara zarar verici bir kullanımın tecavüz teşkil edeceği düşünüldüğünde kamu nezdinde akıllarda soru işareti bırakacak bu kullanımın haklı neden olarak kabul edilmemesi bizleri şaşırtmayacaktır.

Bu noktada bir kullanımın parodi veya ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilmesi için kullanılan marka ile bağlantı ihtimalinin ortadan kaldırılması, belli bir düşüncenin ortaya konulması ve markanın fonksiyonlarına, tanınmışlığına ve ayırt edici niteliğine zarar verilmemesi gerekmektedir.

Her ne kadar siyasi parti "IKEA" markasını ticari amaçla kullanmamışsa da söz konusu kullanım "IKEA" markasını sulandırma, itibarını ve markanın kaynak gösterme fonksiyonunu zedeleme ihtimali içermektedir. Zira bu ihtimal de parodi savunmasının kabul edilebilir olmadığını işaret etmektedir10. Zira "IKEA" markasının broşürler üzerindeki yeni kullanımını gören kamuoyu, siyasi parti ile dünya mobilya devi IKEA arasında bir bağlantı olduğunu düşünmese bile, markanın tanınmışlığı, ayırt edici niteliği yine de zedelenebilecektir.

ABAD'ın kendisine yöneltilen sorulara vereceği cevaplar neticesinde "haklı neden" kavramının somutlaştırılmasına bir adım daha yaklaşabileceğiz. Siz okuyucularımızla bu gelişmeleri paylaşmak için gelişmeleri ve kararı sabırsızlıkla takip edeceğiz!

Footnotes

1 https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:32017R1001

2 Emre Ali Deliktaş, "Tanınmış Markanın Farklı Mal Ve Hizmetler Yönünden Korunabileceği Haller", Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2018, s. 64.

3 Çiğdem Yatağan Özkan, "Markayla Şaka Olur Mu? Marka Parodilerinin Hukuka Uygunluğu Üzerine Düşünceler." Prof. Dr. Sabih Arkan'a Armağan,2019, s. 1372.

4 Reklam Kurulu, 29.07.2011 tarihli ve D. 2011/982, T. No. 190 sayılı kararı.

5 Baran Güney, "Türk Hukukunda Karşılaştırmalı Reklamlar", Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2021, s. 77.

6 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2013/11793 E., 2014/16523 K. sayılı kararı.

7 https://www.worldtrademarkreview.com/article/constitutional-court-weighs-trademark-rights-against-freedom-of-expression

8 Anayasa Mahkemesi Kararı, Başvuru Numarası: 2015/3782, Karar Tarihi: 9.1.2019. https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2015/3782.

9 Çiğdem Yatağan Özkan, "Markayla Şaka Olur Mu? Marka Parodilerinin Hukuka Uygunluğu Üzerine Düşünceler." Prof. Dr. Sabih Arkan'a Armağan,2019, s. 1362-1363.

10 Gül Büyükkılıç, "Marka Hukukunda Tanınmış Markanın Sulandırmaya Karşı Korunması" On İki Levha Yayıncılık, 2019.s. 613.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More