ARTICLE
11 January 2024

Markanın Hükümsüzlüğü

Hukukumuzda bir markanın kullanılabilmesi için sicile tescil ettirilmesi zorunlu değildir. Ancak tescil edilmemesi halinde ilgili marka, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun markalara sağladığı korumalardan yararlanamaz.
Turkey Intellectual Property
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

Giriş:

Hukukumuzda bir markanın kullanılabilmesi için sicile tescil ettirilmesi zorunlu değildir. Ancak tescil edilmemesi halinde ilgili marka, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun markalara sağladığı korumalardan yararlanamaz.

Marka sicili, "Türk Patent ve Marka Kurumu" tarafından tutulur ve tescil başvurusu bu kuruma yapılır. Marka tescili hakkında başvuru sonrası Türk Patent ve Marka Kurumu, prosedürel bir eksiklik olmadığına karar verirse, mutlak hükümsüzlük/red sebeplerinden birinin veya birkaçının var olup olmadığını kendiliğinden inceler.1 Bu sebeplerden birine veya birkaçına denk gelmesi halinde başvuru reddedilir. Denk gelinmezse, marka başvurusu marka bülteninde 2 aylık süre boyunca yayımlanır. Bu süre içerisinde herhangi bir kişi nispi hükümsüzlük/red nedenlerinden birinin var olduğu iddiasıyla şikayette bulunabilecektir. Türk Patent ve Marka Kurumu'nun şikayeti yerinde görmesi halinde ilgili marka, sicile tescil edilmez.

Kural olarak başvuru sahibi markasında kullanacağı işaretlerin seçiminde özgürdür. Ancak hukukumuzda, kamu hukuku kuralları ve özel hukuk ilişkileri bakımından kısıtlamalar mevcuttur.2

Yukarıda bahsedilen başvuru aşamalarının hiçbirinde bir aksilik olmaması ve ilgili markanın markalar siciline tescil edilmesi sonrası bir kimsenin; "Bu marka benim haklarımı ihlal ediyor, kaldı ki en başında markalar siciline de tescil edilmemesi gerekirdi." demesi halinde karşımıza "Markanın Hükümsüzlüğü" kavramı çıkacaktır.

A- Markanın Hükümsüzlüğü nedir?

Markanın 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununda öngörülen mutlak veya nispi hükümsüzlük/red sebeplerine dayanılarak, koruma süresi sona ermeden önce ve mahkeme kararıyla marka sicilinden silinmesidir.3

B- Hükümsüzlük Sebepleri Nelerdir?

Hükümsüzlük sebepleri; mutlak ve nispi olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak hükümsüzlük sebepleri 6769 sayılı kanunda sınırlı sayıda sayılmışken; nispi hükümsüzlük sebepleri sınırlı sayıda sayılmamıştır.

Mutlak red sebepleri kamu menfaatini korumayı amaçlarken, nispi red sebepleri şahısların önceye dayalı hak ve menfaatlerini korumayı amaçlar.4

B.1- Mutlak Hükümsüzlük Sebepleri:

6769 sayılı kanunun 5. maddesinin ilk fıkrasında bu sebepler sınırlı sayıda olmak üzere sayılmıştır:

"Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:

a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.

b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.

ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.

e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler.

f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.

g) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.

ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.

h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.

ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.

i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler."

B.2- Nispi Hükümsüzlük Sebepleri:

Nispi hükümsüzlük sebepleri, marka olarak kullanılacak olan işaret hakkında üçüncü bir kişinin herhangi bir hak ileri sürmesi ile ilgilidir.5

Tescili istenen veya hali hazırda tescil edilmiş bir marka; bir başka markanın isminden, işaretinden veya tanınmışlığından yararlanıyor olabilir. Bu durumda ilgili markanın, nispi hükümsüzlük sebeplerinden uygun olanının ileri sürülmesi ile markalar sicilinden silinmesi talep edilebilecektir.

Nispi hükümsüzlük sebepleri, 6769 sayılı kanunun 6. maddesinde detaylı olarak sayılmıştır. Ancak bu sebeplerle sınırlı değildir. Bunlar dışındaki bir sebeple de nispi hükümsüzlük talep edilebilecektir.

C- Mahkemece re'sen dikkate alınıp alınamayacak olma:

Markanın hükümsüzlüğü sebebi ile açılacak davada dayanılacak sebep çok dikkatli belirlenmelidir. Çünkü mutlak red nedenlerinden birinin varlığı hali, mahkemece re'sen gözetilebilecekken; nispi red nedenlerinden birinin varlığı hali, mahkemece re'sen gözetilemez. Eğer davacı ilgili nispi red sebebini dava açarken belirtmezse ve davası belirtmediği nispi red sebebi ile ilgili ise; mahkemece re'sen bir inceleme yapılmayacak, davası reddedilecektir. 6

D- Markanın Hükümsüzlüğü ve Zamanaşımı:

Yargıtay'ın yerleşik uygulaması uyarınca7 davacı; hükümsüzlüğünü talep ettiği markanın, sicile tescil edilmesi tarihinden itibaren 5 yıl içinde hükümsüzlük iddiası ile davasını açmalıdır. Aksi takdirde zamanaşımı def'i ile karşı karşıya kalabilecektir.

Doktrinde 5 yıllık süreyi eleştiren yazarlar mevcuttur. Yasaman, hükümsüzlük davasının herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığı8; Tekinalp ise haksız fiil zamanaşımı olan öğrenme sonrası 2 yıllık ve her halükârda olayın üstünden 10 yıllık sürenin geçmesiyle hakkın zamanaşımına uğrayacağı görüşündedir. 9

Ayrıca doktrindeki bir görüşe göre;10 5 yıllık zamanaşımı süresi, nispi hükümsüzlük sebepleri için geçerli olup, mutlak hükümsüzlük sebepleri için geçerli değildir. Yani mutlak hükümsüzlük sebeplerinden birinin varlığına rağmen tescil edilmiş olan markanın hükümsüzlüğü için açılacak davalarda 5 yıllık zamanaşımı süresi gözetilmeyecektir.

İlgili Yargıtay kararı uyarınca11; asıl marka hakkı sahibinin marka hakkını ihlal eden ikinci markanın kötü niyetle tescil edilmiş olması halinde -kötü niyetin ispat yükü asıl marka hakkı sahibindedir- nispi hükümsüzlük sebeplerinde aranan 5 yıllık zamanaşımı süresi gözetilmeyecektir.

E- Hükümsüzlüğün geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğurması:

Sicilden terkin kararı "inşai karar" niteliğindedir.12

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 108/1 gereği; inşai karar ile yeni bir hukuki durum yaratılır, mevcut bir hukuki durumun içeriği değiştirilir veya mevcut bir hukuki durum ortadan kaldırılır.

Aynı maddenin üçüncü fıkrası ise kanunlarda aksine bir düzenleme olmadıkça, inşai kararların geçmişe etkili hüküm ve sonuç doğurmayacağını belirtir.

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 27/1'de ise, markanın hükümsüzlüğü yönünde verilecek kararın geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracağı belirtilmiştir.

Bu bilgeler ışığında, markanın hükümsüzlüğü davasını kazanan asıl marka hakkı sahibi; haklarını ihlal eden markanın haksız yere sicile tescil edildiği andan itibaren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu korumasından yararlanmasını engelleyecektir. İhlale sebep olan markanın markalar sicilinden silinmesi, geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracaktır.

Ancak 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 27. Maddesinin 3. fıkrası bu durumun istisnalarını sayar. Bu maddeye göre -hükümsüzlüğe tabi markayı marka siciline tescil ettiren marka sahibinin bu durumda kötü niyeti veya ağır ihmali varsa zarar görenlerin bu kişiden tazminat talepleri saklı kalmak üzere- hükümsüzlük şu iki durumu etkilemeyecektir: Karardan önce, markanın sağladığı haklara tecavüz nedeniyle açılan davada verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar.

  1. Karardan önce kurulmuş ve uygulanmış sözleşmeler.

F- Bir Hükümsüzlük Sebebi Olarak Kötü Niyetli Tescil:

Markanın Hükümsüzlüğü, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu öncesinde, 27/6/1995 tarihli ve 22326 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında düzenlenmekte idi. Ancak 10/1/2017 tarihli ve 29944 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile bu KHK yürürlükten kaldırıldı.

Markaların Korunması Hakkında KHK'de kötü niyetli tescil mutlak veya nispi bir hükümsüzlük sebebi olarak belirtilmemiştir.13 Ancak,

kararlarında kötü niyetli tescilin ayrıca bir hükümsüzlük sebebi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu kararlarda her somut olay için ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek, kötü niyete örnek oluşturacak hallerin başlıcaları şu şekilde sayılmıştır:

  1. Tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak,
  2. Gerçekte kullanılmayıp yedeklemek,
  3. Marka ticareti yapmak,
  4. Markanın ticaret yapmak için değil, başkalarına şantaj yapmak, para koparmak, başkalarının ticaretine engel olmak için tescil edilmesi,
  5. Kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak markayı kendi adına tescil ettirmek,
  6. Sözleşme hükmüne aykırı olarak markayı kendi adına tescil ettirmek.

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6. maddesinin son fıkrasında ise kötü niyetli tescil, "Nispi Hükümsüzlük Nedeni" olarak düzenlenmiştir.16

G- Hükümsüzlük davası görülürken, hükümsüzlüğü istenen marka hakkında yeniden tescil talebinde bulunulması:

Giriş kısmında da belirttiğimiz üzere;

Marka tescili hakkında başvuru sonrası Türk Patent ve Marka Kurumu, prosedürel bir eksiklik olmadığına karar verirse, mutlak hükümsüzlük/red sebeplerinden birinin veya birkaçının var olup olmadığını kendiliğinden inceler. Bu sebeplerden birine veya birkaçına denk gelmesi halinde başvuru reddedilir. Denk gelinmezse, marka başvurusu marka bülteninde 2 aylık süre boyunca yayımlanır. Bu süre içerisinde nispi hükümsüzlük/red nedenlerinden birinin var olduğu iddiasıyla şikayette bulunulabilecektir. Türk Patent ve Marka Kurumu'nun şikayeti yerinde görmesi halinde ilgili marka sicile tescil edilmez.

Peki böyle bir şikayette bulunulması sonrası Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde alınan sonuç ilgili hak sahibini memnun etmez ve hak sahibi hükümsüzlük davası açarsa; dava görülürken aynı marka için tekrardan tescil başvurusunda bulunulması, başvuruda bulunan kişinin "kötü niyetli" olduğuna delil teşkil edecek midir?

Konu hakkında verilmiş Yargıtay kararları17 uyarınca; dava görülürken davaya konu marka hakkında tekrardan tescil talebinde bulunmak, davacının iddiasını kuvvetlendirmek için yararlanacağı bir argüman olmakla beraber kesin olarak kötü niyete delil teşkil etmez.

H- Sonuç:

Sonuç olarak markanın hükümsüzlüğü hukukumuzda iki ana temel üzerinde söz konusu olabilir. Bunlar mutlak veya nispi hükümsüzlük sebepleridir.

Mutlak hükümsüzlük sebepleri 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nda sınırlı sayıda sayılmışken; nispi hükümsüzlük sebepleri, adı geçen kanunda sınırlı sayıda sayılmamıştır. Mutlak red sebepleri kamu menfaatini korumayı amaçlarken, nispi red sebepleri şahısların önceye dayalı hak ve menfaatlerini korumayı amaçlar. Mutlak red nedenlerinden birinin varlığı hali, mahkemece re'sen gözetilebilecekken; nispi red nedenlerinden birinin varlığı hali, mahkemece re'sen gözetilemez.

Ayrıca kötü niyetle tescilin nispi hükümsüzlük nedenlerinden biri olarak Sınai Mülkiyet Kanunumuzda öngörüldüğü de unutulmamalıdır.

Hükümsüzlük davasında davacı, hükümsüzlüğünü talep ettiği markanın sicile tescil edilmesi tarihinden itibaren 5 yıl içinde bu davayı açmalıdır. Aksi takdirde davalı taraf, zamanaşımı def'inde bulunabilecektir. En nihayetinde hükümsüzlük davası sonucunda verilecek karar geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracak, ilgili markanın haksız yere sicile tescil edildiği andan itibaren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu korumasından yararlanması engellenecektir.

Footnotes

1. AYHAN, Rıza; ÇAĞLAR, Hayrettin; YILDIZ, Burçak; İMİRLİOĞLU, Dilek: Sınai Mülkiyet Hukuku, Ankara 2021, Adalet Yayınevi, Birinci baskı, sayfa: 47, paragraf: 2, 3.

2. YASAMAN, Hamdi; AYOĞLU, Tolga; YUSUFOĞLU-BİLGİN, Fülürya; MEMİŞ-KARTAL, Pınar; YÜKSEL, Sinan; YASAMAN, Zeynep: Sınai Mülkiyet Kanunu Şerhi, Ankara 2021, Seçkin Yayınevi, Birinci baskı, Cilt 1, s. 308, par.3

3. TEKİNALP, Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2004, Beta Yayınevi, 3. Bası, sayfa 435, paragraf 1.

4. MEMİŞOĞLU, Sami Özgür: Marka Hukukunda Mutlak Ret Sebepleri, Ankara 2019, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, s.113, par. 1

5. YASAMAN, Hamdi; AYOĞLU, Tolga; YUSUFOĞLU-BİLGİN, Fülürya; MEMİŞ-KARTAL, Pınar; YÜKSEL, Sinan; YASAMAN, Zeynep: Sınai Mülkiyet Kanunu Şerhi, Ankara 2021, Seçkin Yayınevi, Birinci baskı, Cilt 2, s. 923, par.2

6. ÇOLAK, Uğur; Türk Marka Hukuku, İstanbul 2016, On İki Levha Yayınevi, 3. Baskı, s.848, par.1

7. Bkz: Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 1997/5417 K. 1997/9676 T. 25.12.1997, Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2012/11724 K. 2012/17519 T. 06.11.2012, Yargıtay Kararı - HGK., E. 2013/1709 K. 2015/1108 T. 27.3.2015

8. YASAMAN, Hamdi; ALTAY, Sıtkı Anlam; AYOĞLU, Tolga; YUSUFOĞLU, Fülürya; YÜKSEL, Sinan: Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi, İstanbul 2004, Vedat Kitapçılık, 1. Bası, Cilt 2, sayfa:853, paragraf:2.

9. TEKİNALP, Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2004, Beta Yayınevi, 3. Bası, s. 439, paragraf 13. (Kitap kaleme alındığında haksız fiil zamanaşımı 1+10 yıl olduğundan bu süre gözetilerek kitaptaki ifadeler yazılmıştır. Günümüzde bu süreler 2012 Türk Borçlar Kanunu TBK değişikliği sonrası 2+10 yıldır.)

10. YASAMAN, Hamdi; ALTAY, Sıtkı Anlam; AYOĞLU, Tolga; YUSUFOĞLU, Fülürya; YÜKSEL, Sinan: Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi, İstanbul 2004, Vedat Kitapçılık, 1. Bası, Cilt 2, sayfa: 868, paragraf: 1

11. Bkz: Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2022/522 K. 2023/3892 T. 20.6.2023 "Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kötü niyetin varlığı halinde marka hükümsüzlüğü davasının 5 yıl geçtikten sonra açılmasının mümkün olmasına ve asıl davanın davalısının dava konusu markayı birleşen davalı şirketin ortaklarından ve yetkili temsilcisi olan eşinden dava dışı... İyriboz'dan devralmasına, birleşen davalı şirket ile davacının markayı birlikte kullandığının asıl davanın davalısı tarafından bilinmesine göre davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.................. temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,............. 20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi."

12. MEMİŞOĞLU, Sami Özgür: Marka Hukukunda Mutlak Ret Sebepleri, Ankara 2019, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, s.137, par. 2.

13. ÇOLAK, Uğur; Türk Marka Hukuku, İstanbul 2016, On İki Levha Yayınevi, 3. Baskı, s.847 son paragraf, s. 848 ilk paragraf.

14. Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2015/13241 K. 2017/1472 T. 13.3.2017

Oysa, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16/07/2008 tarihli 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere kötü niyetli tescil başlı başına bir hükümsüzlük sebebi olup, genel olarak tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. Bu nedenle, mahkemece, davacının kötü niyetli tescil iddiasında da bulunduğu dikkate alınarak, davalının marka tescilinde kötü niyetli olup olmadığı hususu tartışılmaksızın, markanın kapsadığı mal ve hizmetlerden 03. sınıf bakımından hükümsüzlük talebinin reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

15. Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2019/2725 K. 2021/445 T. 26.1.2021

Olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK'da açıkça düzenlenmese de, Dairemiz uygulamalarında KHK'nın 35/1, 42/1-a maddeleri ile TMK'nın 2.maddesi birlikte yorumlanarak, kötü niyet bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmektedir. Marka başvurusunun hangi hallerde kötü niyetle yapıldığı her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, Daire uygulamalarında daha ziyade markanın ticaret yapmak için değil, başkalarına şantaj yapmak ve para koparmak, başkalarının ticaretine engel olmak veya kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak markayı kendi adına tescil ettirmek, sözleşme hükmüne aykırı olarak markayı adına tescil ettirmek gibi hususlar genel kötü niyet sebepleri olarak görülmekte ve kötü niyetli marka tescilinde, başvuru konusu tüm mal ve hizmetler yönünden marka başvurusunun reddi gerekmektedir.

16. UZUNALLI, Sevilay: Kullanma Zorunluluğu Bağlamında Tekrar Marka ve Hukuki Sonuçlarının Değerlendirilmesi, Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, Yıl 2023, Cilt: 9 Sayı: 1, Sayfa 106, paragraf 1.

Ayrıca bkz: Yargıtay Kararı - HGK., E. 2017/2405 K. 2021/163 T. 25.2.2021

"Hemen belirtilmelidir ki; 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/9 maddesinde, kötü niyetle yapılan marka başvurularına itirazın nispi ret nedeni olduğu açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca hükümsüzlük hâllerinin düzenlendiği SMK'nin 25. maddesinde nispi ret nedenlerinden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda kötü niyetli tescil 556 sayılı KHK döneminde öğreti ve uygulama ile hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilmiş iken SMK ile birlikte artık açıkça hükümsüzlük hâli olarak düzenlenmiş bulunmaktadır."

17.Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2020/2319 K. 2021/3491 T. 8.4.2021

"Davalı.....davacının hükümsüzlük davası devam ederken aynı marka ile ilgili olarak hükümsüzlük davası neticesinde verilecek hükmü dolanmak için yeni müracaatta bulunmasının TMK'nın 2. maddesine aykırılık oluşturduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir............. İlk Derece Mahkemesince....... davacı şirket başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığına ilişkin delil bulunmadığı, davacı başvurusunun 25. sınıfta yer alan "Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Baş giysileri" emtiası açısından tescil engeli bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK'in 2016-M-3120 sayılı kararının, "koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç dış giysiler çoraplar baş giysileri" yönünden iptaline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir................. Bölge adliye mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı şirket vekili ve davalı TPMK vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı TPMK vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir."

Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2021/6071 K. 2023/686 T. 8.2.2023

"Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı adına tescilli markanın bulunduğu 27 inci sınıftaki mal ve hizmetlerin davacı markası ile ilgili olduğunu, dava devam ederken davalının aynı marka için 1, 2, 19, 27, 35 ve 37 nci sınıflarda da tescil başvurusunda bulunduğunu, bu durumun kötü niyeti gösterdiğini, davalının kötü niyetli olması nedeniyle Mahkemece tam hükümsüzlük kararı verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir............ Dairemizin yerleşik içtihatlarında (Yargıtay 11. H.D. 2020/1837 E., 2021/1722 K.) da belirtildiği gibi mülga 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca önceye dayalı hakların ihlali, tanınmış markanın aynı veya benzeri ibarelerin marka olarak tescil ettirilmesi gibi hususlar tek başına kötü niyetli başvuru olarak görülemez................. Bu durumda ilk derece mahkemesince, 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca; davacının daha önce gerçek hak sahibi olduğu mal ve hizmetler ile davalı markası kapsamındaki aynı veya ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer mal ve hizmetler yönünden davanın kabulü isabetli olmakla birlikte, davacı markasının birden fazla ülkede ayrı ayrı tescillenmiş olmasının tek başına Türkiye'de o markayı tanınmış yapmayacağı hususu da gözönünde bulundurularak, davacı tarafça dosyaya sunulan deliller itibariyle davacının yurt dışında tescilli markalarının Türkiye'deki ilgili çevrede tanınmışlığın ispatı halinde yalnızca tanınmışlığın ve markanın ayırt edicilik düzeyi de dikkate alınarak tanınmışlık ileri sürülen ilgili sektördeki mal ve hizmetler bakımından dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken davalının kötü niyetli olduğundan hareketle hatalı değerlendirme ile Bölge Adliye Mahkemesince tüm başvuru yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamış ve kurulan hükmün bozulması gerekmiştir."

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More