ÖZET
Haziran 2017 tarihinde imzalanan “Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımını Önleyici Vergi Antlaşmalarını Konu Edinen Çok Taraflı Konvansiyonu”nuna yürürlük kazandıran kanun teklifi hâlen TBMM Komisyonu'nda beklemekte olup bu durum, teklifin akıbeti konusunda önemli bir merak uyandırmaktadır. Özellikle halihazırdaki yatırımlar üzerinde önemli maliyet etkileri olabilecek düzenlemeler içeren Sözleşme, kamu ve özel sektör arasında önemli lobi faaliyetlerine sahne olmaktadır. Sonucu ne olursa olsun, nihai şekle bir an önce karar verilerek, yapılacak yeni yatırımlarda özel sektörün önünü görebilmesine imkân tanınması gerekmektedir. Keza en kötü çözüm bile çözümsüzlüğe yeğdir. Yazımızda özel sektör tarafından azami önem atfedilen Sözleşme'nin 5. maddesindeki Türkiye'nin tutumu ve bu tutumun değiştirilmek istenmesi halinde, kanun yapma aşamalarına göre iç hukukumuzda değerlendirilebilecek yöntemlere değinilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımını Önleyici Vergi Antlaşmalarını Konu Edinen Çok Taraflı Konvansiyonu, Uygun Bulma Kanunu.
GİRİŞ
OECD'nin öncülüğünde şekillendirilen “Matrah Aşındırma ve Kâr Aktarımını Önleyici Vergi Antlaşmalarını Konu Edinen Çok Taraflı Konvansiyon” (“Sözleşme”; “MLI”), Türkiye tarafından Haziran 2017'de imzalanarak resmileşmesine karşın, hâlen iç düzenlemeler çerçevesinde yasama ve yürütmeye bağlı onay işlemlerinin tamamlanmamasından dolayı bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Söz konusu Sözleşme'nin Türkiye hukuk sisteminde yürürlük kazanabilmesi adına, Sözleşme'nin yasama organı tarafından uygun bulunduğuna dair bir kanun çıkarılarak, bu kanunun Cumhurbaşkanı tarafından ısdâr edilmesi ve kanunun Resmi Gazete'de yayımlanması gerekmektedir. Bu amaçla, kanun teklifinin TBMM Meclis Başkanlığı'na 2 Haziran 2020'de verildiğini ve teklifin TBMM İç Tüzüğü'nde yer alan düzenlemeler çerçevesinde doğrudan doğruya tali komisyon vazifesini üstlenmek üzere 3 Haziran 2020'de Plan ve Bütçe Komisyonu'na sevk edildiği TBMM kayıtlarından takip edilebilmektedir. Buna karşın her ne kadar İç Tüzük'te, komisyonların 45 gün içerisinde çalışmalarını tamamlamalarına ilişkin düzenleme bulunsa da hâlen ilgili komisyonlarca inceleme raporunun Meclis Başkanlığı'na sunulmadığı görülmektedir. Bu gecikmenin sebebinin, finans çevrelerinde yapılan görüşmelerin içeriğine bakıldığında, Sözleşme'nin Türk sermayesinden müteşekkil uluslararası yatırımcılara getireceği ilave vergi maliyetleri olduğunu söylemek pek isabetsiz bir tahmin olmayacaktır. Yazımızda bu gelişmeler ışığında, Sözleşme'nin en dikkat çekici, çifte vergilendirmenin önlenmesi hükümlerine ilişkin düzenlemelerini ve her ne kadar Hazine'nin hedeflediği gelirleri elde edememesi anlamına gelecek olsa da sözleşmenin özel sektörün talepleri doğrultusunda tadil edilmesinin veya etkisinin azaltılmasının mümkün olup olmadığını tartışacağız.
- SÖZLEŞMENİN İÇERİĞİ
Çok taraflı Sözleşme, temelde iki olguyu amaçlamaktadır. Birincisi, sayısı bini aşan ve güncel vergi gelişmelerine kimi zaman cevap vermekte yetersiz kalan yürürlükteki çifte vergilendirmeyi önleme antlaşmalarının hızlıca günün beklenti ve koşullarına uygun hâle getirmektir. Çok taraflı antlaşmalar, tek tek taraflarca yenilenmesi on yılları alabilecek antlaşmaların bu sayede ortak bir metinde tek seferde ve önceden düzenlenmiş hazır sözleşme metin-leri ile birlikte hızlıca ele alınarak ilgili ülkelerin kısa bir sürede ve yine tek seferde iç hukuk adımlarını tamamlamalarına yardımcı olmayı hedeflemektedir. Bu sayede yürürlük kazandırılan Sözleşme ile ikili vergi anlaşmaları tadil edilmeyecek ancak sonraki düzenleme önceki düzenlemeyi ilga edeceğinden (Lex posterior derogat legi priori) mevcut antlaşmalar sözleşme ile birlikte yeniden yorumlanacaktır. Fakat bu anlamıyla Sözleşme'nin getirdiği yeni düzenlemeler, antlaşmaların protokolleri gibi antlaşmaların değişmez ve tamamlayıcı bir eki olarak görülmeyecek veya var olan antlaşmaları hükümsüz kılmayacaktır. Değişiklik yapılmayan maddeler yürürlükte kalmaya devam edecektir.
Sözleşme'nin kazandırmayı amaçladığı ikinci fayda ise, özellikle transfer fiyatlandırması düzenlemeleri ile birlikte yıllar içinde birçok ülkeler arası uyuşmazlıkta çözüme kavuşturulamayan ve devamlı suretle biriken milletler arası vergi ihtilafları yükünü, devletler arası vergi uzlaşma müessesesini etkinleştirerek hafifletmektir. Türkiye, Sözleşme'nin tahkim ile ilgili tüm maddelerine çekince koyduğundan, bu maddeler Türkiye'nin taraf olduğu antlaşmalara uygulanmayacaktır.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.