Rekabet Kurulu'nun E-Ticaret Platformlarindan Satiş Yasaği Hakkindaki Karari

KD
Kolcuoglu Demirkan Kocakli Attorneys at Law

Contributor

Kolcuoglu Demirkan Koçakli is a full-service Turkish independent law Firm based in Istanbul, advising international clients on complex Turkish law matters and delivering practical and commercial solutions in M&A, Energy & Infrastructure, Litigation, Arbitration, Corporate & Commercial, Banking & Finance, Compliance, PPP and Employment.
İnternet kullanımının yaygınlaşması ile değişen tüketici alışkanlıklarına paralel olarak, çevrim içi pazaryerleri üzerinden yapılan satışların kısıtlanması konusu da sıklıkla gündeme geliyor.
Turkey Antitrust/Competition Law
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

İnternet kullanımının yaygınlaşması ile değişen tüketici alışkanlıklarına paralel olarak, çevrim içi  pazaryerleri (e-ticaret platformları) üzerinden yapılan satışların kısıtlanması konusu da sıklıkla  gündeme geliyor. Rekabet Kurulu'nun (“Kurul”), BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret Anonim  Şirketi'nin (BSH) yetkili bayilerinin e-ticaret platformları üzerinden satış yapmasını yasaklayan uygulamasının, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un (“Rekabet Kanunu”) 4. maddesini ihlal  ettiğine ve söz konusu uygulamaya bireysel muafiyet tanınamayacağına hükmeden kararı, Kurul'un  bu konudaki yaklaşımını ortaya koyan ilk karar oldu. İlgili karar Kurul'un, yetkili satıcıların e-ticaret  platformları üzerinden satış yapmalarını yasaklayan anlaşma hükümlerine ilişkin tutumunu  netleştirmesi bakımından önem taşıyor.

  1. BSH'nin Muafiyet Talebinin Kapsamı

Beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektöründe faaliyet gösteren BSH, Kurul'dan, yetkili bayilerinin  kendi internet sitelerinde BSH ürünlerinin satışını yapabildiği ancak e-ticaret platformlarında satış  yapmalarının tamamen kısıtlandığı dağıtım sistemine menfi tespit belgesi verilmesi/muafiyet  tanınması talebinde bulundu. BSH, yetkili bayilerin e-ticaret platformlarından satış yapmasını  yasaklamanın gerekçesi olarak; marka imajının korunmasını, seçici dağıtım ağının etkinliğinin ve  müşteri memnuniyetinin sağlanmasını, platformlardan yapılacak satışların ürünlere ilişkin fikri  mülkiyet haklarının yetkili satıcıları dışında üçüncü şahıslar tarafından kullanılmasına yol açacağını ve veri güvenliği açısından platformların güvenlik sistemlerini denetleme imkanının olmamasını öne  sürdü.

  1. Rekabet Kurulu'nun Değerlendirmesi

Kurul, yetkili bayilerin e-ticaret platformları üzerinden satış yapmasının yasaklanmasının Rekabet  Kanunu'nun 4. maddesini ihlal ettiğini ve bu yasağın Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti  Tebliği uyarınca grup muafiyetinden yararlanamayacağını tespit etti. Söz konusu yasağa ilişkin  bireysel muafiyet değerlendirmesi de yapan Kurul, bu yasağın bireysel muafiyet koşullarını  sağlamadığına karar verdi.

Kurul, e-ticaret platformlarından satış yasağının bireysel muafiyet şartlarından ilki olan etkinlik  kazanımı kriterini sağlamadığı kanaatine vardı. BSH'nin bu hususta öne sürdüğü, dağıtım  sisteminin etkinliğini sağlama ve marka imajını koruma argümanları yeterli görülmedi. BSH'nin  sektördeki çoğu rakibinin görünürlük ve müşteriye daha kolay ulaşılması gibi nedenlerle e-ticaret  platformları üzerinden satışları tercih ettiği, internet üzerinden satış yapmayanların bu seçimlerinin  temel sebebinin fiziki satışı yeterli bulmaları olduğu ve bedavacılık probleminin yalnızca  platformlara özgü bir problem olmadığı değerlendirildi.

Kurul, bireysel muafiyetin ikinci koşulu olan tüketicinin fayda sağlaması koşulunun da  sağlanmadığını tespit etti. BSH söz konusu kısıtlamayla tüketicinin yanıltılmasının önüne geçildiğini  savunsa da bu kısıtlamanın e-ticaret platformları üzerinden daha düşük fiyatlı ürünlere erişim, ürün  çeşitliliği, zaman tasarrufu ve tüketicilerin ürün yorumları ve satıcı puanı gibi uygulamalarla ürün  ve fiyat karşılaştırma imkânı gibi pek çok imkânı kısıtladığı kanaatine vardı. Kurul, bireysel muafiyet koşullarından rekabetin ortadan kalkmaması şartı açısından yaptığı  değerlendirmede, e-ticaret platformları üzerinden satış yolunun kısıtlanmasının, fiyat rekabeti ile  marka içi ve markalar arası rekabeti azaltabileceği, pazara girişleri engelleyebileceği, yetkili  satıcıların internet kanalının önemli bir kısmına erişimini engelleyeceği ve piyasadaki rekabeti  görece küçük ve zayıf teşebbüsler aleyhine bozabileceği için rekabeti olumsuz etkileyebilecek  potansiyelde olduğu sonucuna vardı.

Son olarak Kurul, BSH'nin kısıtlamanın gerekçesi olarak sunduğu marka imajının korunması,  bedavacılık ve müşteri deneyimi gibi sorunların daha az kısıtlayıcı yollarla çözülebileceği  değerlendirmesinde bulundu. Kurul, bu kapsamda bir orantılılık değerlendirmesi yaparak, e-ticaret  platformlarından satışlar için belli kriterler getirme, e-ticaret platformlarıyla çalışma koşullarının  iyileştirilmesi, müşteri şikayetlerini takip sistemi kurma zorunluluğu getirilmesi gibi yöntemlere  başvurulabilecekken, e-ticaret platformları üzerinden satışın tamamen yasaklanmasını uygun  bulmadı. E-ticaret platformları üzerinden satışın tamamen engellenmesinin rekabeti zorunlu  olandan fazla sınırladığı ve dolayısıyla 5. maddenin son şartını sağlamadığı kanaatine varan Kurul,  bayilerin kendi internet sitelerine uygulanan standartlara benzer somut ve objektif standartların e[1]ticaret platformlarındaki satışlar için de getirilerek marka imajını koruma ve bedavacılık sorununu  çözme amacına daha az sınırlayıcı alternatif yollarla da ulaşılabileceğini değerlendirdi.

  1. Kararın Etkisi

Kurul'un BSH kararındaki yaklaşımı, Avrupa Birliği (AB) rekabet hukukunda benimsenen  yaklaşımdan ayrılmaktadır. AB'de Coty kararı1 ile şekillenen ve sonrasında Avrupa Komisyonu'nun Dikey Kısıtlamalara İlişkin Taslak Kılavuzu'nda da yer bulan yaklaşım uyarınca, seçici dağıtım  sistemlerinde yetkili satıcıların e-ticaret platformları üzerinden satış yapmasının engellenmesi  muafiyet koşullarını sağlayabiliyor. Kurul, Coty kararında ilgili yasağın lüks ürünlerin imajında  meydana gelebilecek bozulmaları önlemek için getirildiğini ancak BSH ürünlerinin lüks ürün  kapsamına girmediğini değerlendirerek, AB yaklaşımının sadece lüks ürünler bakımından  uygulanabileceğine işaret etti. Kurul'un Coty kararındaki yaklaşımdan ayrılmasının bir diğer  gerekçesinin ise Türkiye'de tüketicilerin çevrim içi alışverişleri içinde e-ticaret platformlarının  öneminin yüksek olması olduğu anlaşılıyor. Bu bakımdan Kurul'un, sağlayıcıların bayilerinin e[1]ticaret platformları üzerinden yapılan satışlarını tamamen kısıtlanmasına karşı katı bir yaklaşım  benimsediği ve bu yaklaşımın yansımalarının farklı sektörlere de etki edebileceği söylenebilir.

© Kolcuoğlu Demirkan Koçaklı Attorneys at Law 2020

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More