Türk Hukukunda Anonim Şirket Hisse Senetleri Üzerinde İntifa Hakkı

SO
Sakar Law Office

Contributor

Sakar is a client and solution oriented, investigative and innovative law firm based in Istanbul. Our Firm is committed to provide our clients with high-quality legal services and business-minded approach. We are a full service law firm to clients across a wide range of areas including Mergers and Acquisitions, Corporate and Commercial, Contracts, Banking and Finance, Competition, Litigation, Employment, Real Estate, Energy, Capital Markets, Foundations, E-commerce, Media and Technology, Data Privacy and Data Protection and Intellectual Property. In order to offer the best possible service for our clients, we harness the latest market developments in legal technology and innovation and we closely follow the legislative changes in Turkish Law. Our lawyers are multi-specialists, equipped to handle a broad range of legal matters. In addition to our depth of experience and awareness of market practice, clients know they will benefit from our team’s innovative mindset and willingness.
Pay senetleri, nama veya hamiline olsun bir taşınır oldukları için üzerlerinde intifa hakkı kurulabilir. Payın senede bağlı olması, intifa hakkının konusunun bir hak olduğu gerçeğini değiştirmez...
Turkey Corporate/Commercial Law
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

I. Giriş

Pay senetleri, nama veya hamiline olsun bir taşınır oldukları için üzerlerinde intifa hakkı kurulabilir. Payın senede bağlı olması, intifa hakkının konusunun bir hak olduğu gerçeğini değiştirmez; sadece pay üzerinde intifa hakkı tesis etmek için gerekli olan şeklî işlemler açısından önemlidir.1 Payın senede bağlanması hâlinde tasarruf işlemi, kıymetli evrakın devrine ilişkin kurallara uygun olarak gerçekleşir.2

Bu minvalde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (‘Medeni Kanunu') 795 inci ve 6102 sayılı Ticaret Kanunu (‘Ticaret Kanunu') 647 uncu maddeleri uyarınca, hamiline yazılı pay senetleri üzerine intifa hakkı kurulması için senetlerin zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesi gereklidir. Bu durum, ayrıca, özel bir kanun maddesi ile de düzenlenmiştir (Ticaret Kanunu, m. 489). Ancak, hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında ancak zilyetliğin geçirilmesi suretiyle payı devralan tarafından Merkezi Kayıt Kuruluşuna yapılacak bildirimle hüküm ifade edecektir (Ticaret Kanunu, m. 489).

Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler (Ticaret Kanunu, m. 490). Nama yazılı pay senetlerinde Medeni Kanunu 795 inci ve Ticaret Kanunu 647 inci maddesi uyarınca emre yazılı senetlere ilişkin hükümler uygulanır. İşbu senetler, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Dolayısıyla, emre yazılı senetlerin devrine ilişkin hükümlere tabi olarak devrolunurlar. Bu nedenle, nama yazılı pay senetleri üzerinde intifa hakkı kurulabilmesi için zilyetliğin devri yanında ciro işlemi de uygulanmalıdır (Ticaret Kanunu, m. 490/2). Unutmamak gerekir ki ciro işleminde ‘intifa için' ibaresine yer verilmesi, senedin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı devrini engeller.3 Ancak, kanunî intikallerde ciro ve zilyetliğin devrine gerek yoktur.4

Bu şekil şartları önemlidir. Çünkü, payın usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz (Ticaret Kanunu, m. 499/2).

II. Pay defterine kayıt sorunu

Pay defteri, ticarî defterdir (Ticaret Kanunu, m. 64/4). İntifa hakkının, anonim şirkete karşı ileri sürülmesi için pay defterine kayıt şartı getirilmiştir (Ticaret Kanunu, m. 499/1). İlgili maddenin devamında, şirketle ilişkilerde sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimsenin intifa hakkı sahibi olarak kabul edileceğini belirtilmiştir (Ticaret Kanunu, m. 499/4). Diğer bir deyişle, intifa hakkı hukuken mevcut ve geçerli olsa bile, pay defterine kaydedilmediği sürece şirket tarafından tanınmayacağı anlamına gelir. İlgili hüküm pay defterinin tutulması, açılış ve kapanış onayları ile saklanması bakımlarından anlam taşır, yoksa pay defterinin özel olmak karakterini etkilemez ve pay defterine yapılan kayıtlara kurucu nitelik kazandırmaz.5

III. Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde İntifa Hakkı Sınırlandırılması

Hamiline yazılı payların devri sınırlandırılmazken, Türk Ticaret Kanunu 491 vd. maddeleri uyarınca nama yazılı payların devredilebilirliğine bağlam hükümleri kapsamında kanunî ve sözleşmesel sınırlandırmalar getirilebilir. Anonim şirkette ilke, nama yazılı payın serbestçe devredilebilmesidir. Bu ilkenin Ticaret Kanunu'nda öngörülen tek istisnası bedellerinin tümü ödenmemiş nama yazılı paylardır.

Buna göre, mirasın paylaşımı veya cebrî icra yolu gibi kanunî bir yolla gerçekleşmiyorsa bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir (Ticaret Kanunu, m. 491/2). Dolayısıyla, nama yazılı pay senetlerinin devri, anonim şirketin onayına bağlandığında nama yazı pay senetleri üzerinde intifa hakkı kurulamayacaktır.6 Böyle bir durumda, işbu senetler için intifa hakkının tesisinden önce yönetim kurulunun zilyetliğin geçirilmesine izin vermesi gerekecektir. Bu hüküm, ödenmemiş pay bedelinin güvencesidir.7 Onay için yapılan başvuru, ancak devralan kişinin ‘ödeme yeterliliğinin şüpheli olması' ve ‘anonim ortaklık tarafından istenilen teminatın verilmemesi' durumunda reddedilebilecektir. Anonim ortaklık, devralan kişiden teminatı keyfî olarak talep edemez; bunun için devralanın ödeme gücü ve dürüstlüğü tereddüt yaratmalıdır.8

Diğer taraftan, esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir (Ticaret Kanunu, m. 492). Ticaret Kanunu, sadece ilkeyi belirlemiştir. Yani, ilke, sınırlamanın esas sözleşme ile ve devrin şirketin onayına bağlanması suretiyle yapılabileceğidir.9 Esas sözleşme, böyle bir sınırlama getirmemişse payın serbestçe devri kuralı geçerli olur.10 İntifa hakkının kurulmasında böyle bir sınırlamanın geçerli olacağı hükmü ile şirketin, payın mülkiyetinin geçmesine hangi sebeplerle karşı koyabiliyorsa, aynı sebeplere dayanarak payın üzerinde intifa hakkı kurulmasını da reddedebileceği kastedilir. İntifa hakkının açık bir hükümle düzenlenmesinin nedeni, intifa hakkı sahibinin oy hakkını haiz olmasıdır.11 Bir diğer husus, bağlam hükümlerinin öngörüldüğü anonim şirketlerde, temsilcinin ancak pay sahiplerinden biri olabileceği kararlaştırılabilir. Amaç, kanunî veya esas sözleşmesel bağlam hükümlerinin dolanılması önlemektir. Çünkü, nama yazılı pay senedi devrinin yönetim kurulunca reddi hâlinde pay sahibi, reddedilen devralanı temsilci atayıp genel kurula katılmasını ve oy kullanmasına imkân sağlayabilir. Bu nedenle, uygulamada, esas sözleşme öngörülmeksizin, oy temsilcisinin pay sahibi olması kabul edilebilir.12

IV. Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde İntifa Hakkı Sahibinin Hakları

Geniş anlamda, intifa hakkı sahibinin hakları ele alındığında bu haklar, malvarlığı hakları ve yönetime katılma hakları olarak ayırıma tabi tutulabilir. İntifa hakkı sahibinin yönetime katılma hakları; oy hakkı ve oy hakkının uzantısı olarak iptal davası açma hakkı, genel kurul toplantısına katılma hakkı, bilgi alma ve denetleme hakkı olarak sayılabilir. Bu makalede, intifa hakkı sahibinin oy hakkı ve oy hakkına bağlı olarak genel kurula katılma hakkı, iptal davası açma hakkı üzerinde durulmuştur.

V. Oy hakkı

Bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa oy hakkı, intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak, intifa hakkı sahibi, pay sahibinin menfaatlerini hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olması dolayısıyla pay sahibine karşı sorumludur (Ticaret Kanunu, m. 432/2). Hakkını, özen göstererek kullanmanın önemi vurgulanmıştır (Medeni Kanunu, 803/2).

VI. Genel Kurul Toplantılarına Katılma Hakkı

Yukarıda bahsedildiği üzere, nama yazı pay senedine intifa hakkı tesis edildiğinde sahibine bundan dolayı oy kullanma hakkı da kanunen verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda genel kurul toplantısına katılan kimse intifa hakkı sahibi olduğunu belgelendirmek zorundadır.13

VII. Genel Kurul Toplantılarına Karşı İptal Davası Açma Hakkı

Anonim ortaklıkta kararların alınmasında çoğunluk ilkesi geçerlidir (Ticaret Kanunu, m. 418, 421). Yokluk ve butlandan farklı olarak, kararların iptal edilebilirliği için mutlaka bir dava açılması gerekmektedir. Mahkeme kararın iptaline karar verirse karar hükümsüz olacaktır.14 Davanın tarafına ilişkin olarak, iptal davası açma hakkının pay sahibine ait olduğu belirtilmiştir (Ticaret Kanunu, m. 446).

Oy hakkının doğal bir sonucu olarak, genel kurul toplantılarına katılma hakkının, intifa hakkı sahibine tanınması gerektiği görüşünün öğretide kabul gördüğünü yukarıda bahsetmiştik. Fakat, genel kurul kararlarına karşı iptal davası açma hakkının, intifa hakkı sahibine tanınıp tanınmaması gerektiği konusu tartışmalıdır. Çünkü, pay üzerinde çıplak mülkiyete sahip olan ortak da genel kurula katılabilir. Yargıtay bir kararında (olayda 1/2 intifa hakkı söz konusudur), “kurulda oy kullanma hakkı intifa hakkı sahibine ait olduğuna göre kurul kararının iptalini dava etme hakkının da intifa hakkı sahibin olması gerektiği” yönünde görüş beyan etmiştir.15 Bu minvalde, öğretide, intifa hakkı sahibi kişilerin genel kurula katılıp oy kullanmalarının, kendilerine genel kurul kararının iptalini dava etme hakkını tanımayacağını; çünkü, bu hakkın Ticaret Kanunu 446 ncı maddesi uyarınca pay sahiplerine tanındığını da kabul görmektedir.16 Fakat, pay sahibinin toplantıya katılmadığı hâllerde bu hakkın intifa hakkı sahibine tanınabileceği17 veya dava hakkının oy hakkından kaynaklanmadığı düşüncesiyle iptal davası açma hakkının pay sahibine ait olacağı ancak hukukî yararı itibarıyla intifa hakkı sahibine de iptal davası açma hakkı tanınabileceği18 yönünde görüşlerde öğretide vardır. Çünkü, kuru mülkiyet hakkı sahibi ile intifa hakkı sahibi arasında ihtiyarî bir dava arkadaşlığı bulunduğunu, genel kurula katılma ve oy hakkı gibi pay sahipliği haklarını kullanabilen intifa hakkı sahibinin, bu haklarının hukukî güvencesini oluşturan iptal davası açabilme imkânından yoksun bırakılmasının doğru olmadığı ve üzerinde intifa hakkı bulunan payda hem pay sahibinin ve hem de intifa hakkı sahibinin çıkarları söz konusu olduğu beyan edilmektedir.19 Ancak, unutmamak gerekir ki, her halükârda, iptal davasının açılabilmesi için intifa hakkı sahibinin ya da oy hakkı kendisine bırakılan pay sahibinin muhalefetini tutanağa geçirtmesi icap edecektir.20

Footnotes

1. Esra Cenkci, (2021), “Fracture of Shareholders' Rights to Participate in Management in Joint Stock Company: Establishment of Usufruct on the Share”, 70 Annales de la Faculté de Droit d'Istanbul.

2. HGK., E. 2013/2101 K. 2014/222 ve 5.3.2014 tarihli karar.; Reha Poroy ve diğerleri, (2019), “Ortaklıklar Hukuku II”, 14. bası, İstanbul: Vedat Kitapçılık, s. 126, 140.

3. Esra Cenkci, s. 56.

4. Ticaret Kanunu, m. 490 Gerekçesi.

5. Yavuz Akbulak, (2016), “TTK Işığında Anonim Şirketlerde Pay Senetleri”, Sayı 1, Ankara Barosu Dergisi, s. 522.

6. Reha Poroy ve diğerleri, s. 140.

7. Yavuz Akbulak, s. 510.

8. Ticaret Kanunu, m. 491/2 Gerekçesi.

9. Şafak Narbay, (2012), “6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanununa Göre Anonim Ortaklıkta Pay Ve Pay Senetlerinin Devri”, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XVI, Sayı 3-4, s. 217.

10. Yavuz Akbulak, s. 511.

11. Ticaret Kanunu, m. 492 Gerekçesi.

12. Hasan Pulaşlı, (2022), “Şirketler Hukuku Genel Esaslar”, 8. Baskı, Ankara: Adalet Yayınevi, s. 580.

13. Yavuz Akbulak, (2021), “Anonim Şirket Pay Sahiplerinin Genel Kurula Katılma Hakkı”, Lexpera Blog.

14. Mehmet Bahtiyar, s. 209.

15. 11. HD., E. 1981/2243 K. 1981/2678 ve 28.05.1981 tarihli karar.; 11. HD., E. 2002/12676 K. 2003/4234 ve 29.04.2003 tarihli bir diğer kararda da intifa hakkı sahibinin genel kurul kararının iptali dava etme imkânı olduğunu hüküm altına almıştır.

16. Hasan Pulaşlı, s. 368.

17. Reha Poroy ve diğerleri, (2021), “Ortaklıklar Hukuku II”, 15. bası, İstanbul: Vedat Kitapçılık, s. 609.

18. Yavuz N. Okçuoğlu, (1985), “Anonim ve Kooperatif Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali İçin Gerekli Olan Muhalefet ve Muhalefetin Tutanağa Geçirtilmesi (TTK m. 381/1 ve Koop K. m. 53/1)”, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu II, 11-12 Ocak 1985, Ankara, 1985, s. 280-281.

19. Erdoğan Moroğlu, s. 265-266.

20. Erdoğan Moroğlu, s. 267.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

We operate a free-to-view policy, asking only that you register in order to read all of our content. Please login or register to view the rest of this article.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More