ÖZET
Kripto varlıkların hukuki durumu ve parasal niteliği, Türkiye'de ve dünyada önemli bir gündem konusu olarak tartışılmaya devam etmektedir. 2024 yılında yaşanan gelişmeler sonucu yapılan yasal düzenlemelerle kripto varlıklar tanımlanmış ve hukuk düzlemindeki varlıkları kabul edilmiş olsa da bunların hukuki niteliği konusunda tartışmalar devam etmektedir. Öğretideki görüşe göre; kripto varlıklar ile ödeme yapılması, para ödeme borcu kapsamına girmemekte ve bu nedenle kripto varlıkla karşı edim ödemesi kararlaştırılan sözleşmelerin batıl kabul edilebileceği ileri sürülmektedir. Mevzuatta son gerçekleşen değişiklikler de dikkate alındığında, kripto varlıkların para yahut elektronik para niteliğinde olmadığı ve fakat bir hak ihtiva etmeleri gereği sözleşme serbestisi ilkesi de dikkate alındığında sözleşmelerde bir tarafın edimi karşında ifa edilecek borç olarak kripto varlıklarla belirleme yapılmasının mümkün olduğu değerlendirilmektedir.
GİRİŞ
Teknolojinin hızla gelişmesi ticaret, finans, muhasebe ve hukuk gibi pek çok alanda büyük dönüşümlere yol açmıştır. Dijitalleşmenin hayatımıza girmesiyle birlikte, ticaretin birçok unsuru çevrimiçi platformlara taşınmış olup bu süreçte dikkat çeken unsurlardan biri de yüksek güvenlikli şifreleme algoritmaları ile oluşturulan ve dijital ödeme süreçlerinde kullanımı yaygınlaşan kripto varlıklardır.
Son yıllarda, kripto varlıkların hukuki durumu ve sözleşmelerdeki yeri sıkça tartışılmaktadır. Türkiye'de 2024 yılında yapılan mevzuat değişiklikleri ile kripto varlıklar yasal düzenlemeye tabi tutulmuş ve bazı temel kavramlar tanımlanmış ise de bunların sözleşmelerde nasıl değerlendirileceği hâlâ tartışma konusudur. Kripto varlıkların sözleşmelere konu edilmesi ve hukuki geçerliliği, günümüz hukuki tartışmalarının önemli bir parçası hâline gelmiştir. Kripto varlıkların sözleşmelerde edim olarak kararlaştırılma potansiyeli, mevcut hukuki düzenlemelerle uyumluluğunu sorgulayan önemli bir meseledir.
Geçmiş süreçte uygulamada, kripto varlıklar bakımından açık ve kapsamlı düzenlemelerin yapılması yoluyla mevcut belirsizliklerin giderilmesi ve yatırımcıların korunması gibi görüş ve talepler dile getirilmiş olsa da benzer hukuki kavram ve kurumlarla karşılaştırma ve kıyas yapılarak kripto varlıklar özelinde ortaya çıkabilecek sorun ve uyuşmazlıklarda uygulama alanı bulacak hukuk kurallarının tespit edilmesi öncelikli olarak tercih edilebilecek yöntemlerdendir. Aksi hâlde, teknolojinin de etkisiyle değişen her uygulama ve karşımıza çıkan yeni kurum için yeni hukuki düzenlemeler getirilmesi yönünde uygulanabilir ve makul olmayan bir sonuç ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla yeni kavramların, hukuki alanda hâlihazırda mevcut düzenlemeler ile ticari örf ve adet kuralları da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu doğrultuda kripto varlıkların parasal niteliği ve temel anlamıyla “para” olmasa da sözleşmelerde para yerine kullanılıp kullanılamayacağı hem mevcut yasal düzenlemeler, sözleşmeler hukuku ve ticaret hukukunun temel ilkeleri hem de ticari örf ve adet kuralları kapsamında yapılacak değerlendirme ve kıyaslarla belirlenebilecek yahut en azından belirlenebilir olacaktır.
I. KRİPTO VARLIK KAVRAMI VE PARA OLARAK KABUL EDİLİP EDİLMEDİĞİ
a. Genel Bir Bakış
Son on yıl içinde dünya genelinde yaygınlaşan ve çeşitli kesimlerin dikkatini çeken dijital ürünlerden birinin kripto varlıklar olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Kripto varlıklar blokzincir sistemleri üzerinden oluşturulan ve çoğunlukla ekonomik amaçlarla çıkarılan ve transfer edilen elektronik bir varlık tipini ifade eder. En temelde birer bilgisayar kodundan ibaret olan kripto varlıklar, elektronik ortamda tutulan birer veridir. Bu veri birden fazla yerde depolandığı ve internet üzerinden transfer edildiği için herkesin değil sadece ilgili kişilerin bu verilere erişebilmesini sağlamak adına veriler açık birer metin olarak değil belirli kriptografik yöntemler/algoritmalar kullanılarak şifrelendikten sonra depolanmaktadır.1
Bu doğrultuda en temel açıklamasıyla kripto varlık, ileri düzey şifreleme algoritmaları kullanılarak dijital ortamda yazılı olarak oluşturulan varlıklardır. Bu şifreleme teknolojileri, kripto varlıkların güvenliğini sağlamaktan ziyade, dijital bir muhasebe sistemi olarak da kullanılabilmesi mümkündür. Güvenli, hızlı ve daha düşük maliyetli ödeme transferi olarak da bilinen kripto varlıklar fiziksel bir varlığı olmadan merkezi bir otoriteye bağlı olmaksızın elektronik ortamda işlem görmektedir2.
b. Kripto Varlıkların Mevzuattaki Karşılığı
Güncel durumda Türk Hukuku'nda kripto varlık kavramını tanımlayan bazı düzenlemeler mevcuttur. Bunlardan ilki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (“TCMB”) tarafından 16 Nisan 2021 tarihinde yayımlanan Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik (“TCM Yönetmeliği”) olup bu yönetmelik hukukumuzda kripto varlık kavramına tanım getirmiş ve bu varlıkların geleneksel finansal araçlar kategorisine girmediğini vurgulamıştır.
Akabinde 26 Haziran 2024 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi (“TBMM”) Genel Kurulu'nda kabul edilen 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nda Kripto Varlıklara İlişkin Olarak Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Değişikliği (“Kanun Değişikliği”) “kripto varlık”, “platform”, “kripto varlık hizmet sağlayıcı”, “kripto varlık saklama hizmeti” ve “cüzdan” gibi temel kavramların net bir şekilde tanımlanmasını sağlamıştır.
Bu doğrultuda güncel mevzuat kapsamında kripto varlıklar; dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak elektronik olarak oluşturulup saklanabilen, dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan “değer veya hak ifade edebilen gayri maddi varlıklar” olarak kabul edilirken bunların “itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen” gayri maddi varlıklar olduğu da vurgulanmaktadır.
Mevzuattaki bu düzenlemeler doğrultusunda, uygulamada ödeme aracı olarak da karşımıza çıkan ve kimi zaman bir para (coin) niteliğinde olan kripto varlıkların, sözleşmeler kapsamında ödeme için kullanılması da yasaklanmıştır.
Doktrinde, konvansiyonel paraların değer saklama, bir devlet tarafından tedavüle alınma, ölçü birimi olma ve alım satım aracı olma gibi özelliklerinin bulunduğu ve kripto paraların, bu özelliklerin tamamını karşılayamadığı farklı örneklerde açıklanmakta3 ; kripto varlıkların “para” olarak nitelendirilmesi için mevcut gereklilikleri sağlayamamalarına rağmen para kavramının zaman içindeki doğal evrimine istinaden sanal para olarak ödeme süreçlerinde yaygınlaşması gerektiği ifade edilerek bu sırada tüketicilerin ve piyasanın korunabilmesi için yasal düzenlemeler öngörülmesi önerilmektedir.4
Bu noktada önemle eklemek isteriz ki yabancı ülkeler tarafından kripto varlıkların resmi para birimi olarak kabul edildiği örnekler söz konusu olup bu hâllerde bir dövizin varlığı gündeme gelmektedir.
Sonuç olarak, mevcut durumda kripto varlıklar Türk Hukuku'nda “para” olarak kabul edilmemekte, bu durum ise kripto varlıklarla ödeme yapılması öngörülen sözleşmeler bakımından bir inceleme yapılmasını gerektirmektedir.
II. KRİPTO VARLIKLARIN SÖZLEŞME İÇERİSİNDEKİ YERİ
Satıcı ve alıcının anlaşması çerçevesinde, sözleşme serbestisi ilkesine dayanarak karşı edimlerin kripto varlık olarak belirlenmesi genel itibarıyla mümkün görülmekle birlikte Yönetmelik kripto varlıkların ödemelerde doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasını yasaklamakta, Kanun Değişikliği ve TCMB Yönetmeliği kapsamında kripto varlıkların para veya ödeme aracı olarak nitelendirilmediği düzenlenmektedir. Bu bakımdan Türkiye'deki mevzuatsal gelişim ve ilgili kurum ve otoritelerin yaklaşımı, kripto varlıkların günlük hayat ve ticaret içerisindeki kullanımının sınırlandırılması yönündedir
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yapılan bir açıklamaya göre kripto varlıkların denetim mekanizmasının olmaması, piyasa değerinin aşırı oynaklık göstermesi, anonim yapıları nedeniyle yasa dışı faaliyetlerde kullanılabilmesi gibi pek çok nedenle, bunların kullanımının risk barındırdığı da ifade edilerek Türkiye'deki hukuki durumun gerekçesine de ışık tutulmuştur5.
Hukukumuzda sözleşme serbestisi gereğince kanun koyucunun açıkça sınırlamadığı hâllerde tarafların kanuna, ahlaka ve emredici hükümlere uygun şekilde sözleşmenin edimlerini diledikleri gibi kararlaştırmaları mümkündür. Bu nedenle kanuni sınırlama bulunmayan hallerde kripto varlıkların sözleşmeye konu olması mümkün olmaktadır. Bilindiği üzere sözleşme serbestinin, bir diğer ifadeyle sözleşmenin muhteviyatını ve şekli unsurlarını belirleme serbestisinin, belli başlı sınırları söz konusudur ki bunlar; emredici hukuk kurallarına aykırılık, ahlaka ve adaba aykırılık, kişilik haklarına aykırılık, kamu düzenine aykırılık, hukuka aykırılık ve imkânsızlıktır. Bu sınırların aşıldığı hâllerde ise yapılan sözleşme geçerlilik taşıyamayacak ve batıl olarak kabul edilecektir6.
Bu yaklaşımla, sözleşme türleri özelinde yapılacak bir incelemeyle, bazı sözleşme tipleri bakımından kripto varlıkla ödeme yapılacağının belirlenmesinin sözleşmeyi batıl kılacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 207 uyarınca satış sözleşmesinde, satıcı satılanın alıcıya devredilmesi ile yükümlü iken alıcı ise belirli bir bedel ödemekle yükümlüdür. Doktrinde ilgili maddede ifade edilen bedelin bir para borcu olduğunu belirten görüşler7 mevcut olmakla birlikte Yargıtay tarafından verilen kararlarda ise bedelin mutlaka para borcu olması gerekmediği yönünde değerlendirmeler mevcuttur.8 Nihayetinde, bir satış sözleşmesinde karşı edimin kripto varlık olarak belirlenmesi hâlinde, sözleşmedeki bedelin “para” olması gerektiği görüşünden ve ilgili düzenlemeler uyarınca kripto varlıkların para niteliğinde olmadığının düzenlenmiş olmasından hareketle, bu sözleşmenin batıl olduğu ileri sürülebilecektir.
Bir diğer örnek olarak, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesinde işçilere ücret olarak yalnızca para ödenebileceği açık şekilde düzenlemektedir.9 Kripto varlıkların para olmadığına ilişkin mevzuat hükümleri çerçevesinde, işçilere, gördükleri iş karşılığında kripto varlıklarla ödeme yapılmasının İş Kanunu'na aykırı olduğu ileri sürülebilecektir.
Bununla birlikte kripto varlıkların “eşya” niteliğinde olup olmadığı tartışmaları10 ile kripto varlıkların değer veya hak ihtiva ettiğine yönelik mevzuat hükümleri dikkate alındığında, sözleşme serbestisi ilkesi ve bu ilkenin sınırlarına riayet etmek şartıyla, kripto varlıkların sözleşmelere edim olarak konu olması söz konusu olabilecek ve fakat bu sırada TCMB Yönetmeliği uyarınca kripto varlıkların ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılamayacağı kuralına da dikkat edilmesi gerekecektir. Zira bir değer ihtiva ediyor olmaları, üzerinde fiziki hakimiyet kurulabilen ve tasarrufta bulunulabilen anahtarların söz konusu olması ve sair gerekçelerle kripto varlıkların eşya niteliğinde olduğu ve dolayısıyla eşyalara özgü tasarruf biçimlerinden faydalanılabileceği doktrinde ifade edilmektedir.11 Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri, eşya niteliğinde kabul edilen kripto varlığın konu olduğu sözleşme ilişkisi ve kurgusu ile tarafların iradelerinin detaylı şekilde incelenmesi ve ilgili tasarrufun TCMB Yönetmeliği ve sair düzenlemeler ile getirilen yasakların dolanılmasını teşkil etmemesidir.
Kripto varlıkların para yahut ödeme aracı olarak kabul edilip edilmeyeceği Türkiye'de olduğu gibi dünyada da önemli bir tartışma konusudur. Bu bağlamda, İngiltere Yüksek Mahkemesi›nin önüne gelen bir uyuşmazlıkta taraflardan birinin, uyuşmazlık sürecinde kripto varlık olarak teminat depo etme talebi, kripto varlıkların değer kaybı riski taşıması ve geleneksel güvence biçimleri kadar koruma sağlamaması nedeniyle reddedilmiştir. Bu karar, İngiliz mahkemelerinin kripto varlık birimlerinin doğasında bulunan dalgalanma nedeniyle tarafların kripto varlık piyasalarında faaliyet göstermelerine rağmen teminat olarak kripto varlık kabul etmekte isteksiz olduklarını ortaya koymaktadır.12
SONUÇ
Hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda kripto varlıkların hukuki statüsü ve sözleşmeler ile ödeme süreçlerinde başvurulabilirliği önemli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Türkiye'de kripto varlıkların para niteliğinde kabul edilmemesi ve kripto varlıklarla doğrudan veya dolaylı nitelikte ödeme yapılmasının yasaklanması, kripto varlıkların kullanımını kısıtlamaktadır. Her ne kadar kripto varlıklar hukukumuzda resmi olarak tanınmasa da uygulamada sözleşme serbestisi ilkesi doğrultusunda hukuki işlemlerde kullanılabilecek olup bu kullanımlarda hukuk kurallarına uygunluğuna ve kullanımın ilgili mevzuatın dolanılmasını teşkil etmediğine dikkat edilmelidir.
Kripto varlıkların konu olduğu sözleşmelerin kanunlarda tanımlanan sözleşme türlerine uygun olmayabileceği göz önünde bulundurulduğunda, bunların sui generis sözleşmeler olarak kabul edilmesi ve içeriğine bağlı olarak diğer kanun hükümlerinin niteliğine uygun bir şekilde uygulanması gerekeceği düşünülmektedir.
Nihayetinde, kripto varlıklar mevcut tüm para birimleri karşısında belirli bir alım-satım değerinin bulunmaması, para olarak kabul edilmek için gereken ödeme aracı olma özelliğini haiz olmaması ve bir devlet tarafından tedavüle alınmayarak bu alanda yetkisi olmayan herkesçe oluşturulabilmesi nedenleriyle hukuken para niteliğinde olmayıp uygulamada yatırım aracı ve eşya gibi farklı örneklerle karşımıza çıkmaktadır.
Footnotes
1. Alper ÖRNEK, Dila GÜNEŞ, “Yenibir Varlık: Kripto Varlık [Genesıs] Blokzincir, Kripto Varlık ve Kripto Varlıkların Regüle Edilebilirliği Üzerine Hukuki Değerlendirmeler”, NAZALI Gündem, Sayı 17, S. 3-13
2. Nazan Güngör Karyağdı, Melik Yolci, “The Concept And Control Of Crypto Money”, Business Journal, 2023
3. Asuman TURANBOY, “Kripto Paraların Ortaya Çıkmaları ve Hukukî Nitelikleri”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2019; Nesibe KURT KONCA, Seyhan SELÇUK, “Kripto Varlık Alacaklarına İlişkin Davalarda Görevli Mahkeme”, TBB Dergisi, 2023, s.61-100
4. Rabia Üzümcü, Yasin Yıldırım, “Kripto Paraların Hukuki Statüleri ve Sözleşmeler İçerisindeki Yerleri”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 2022, S.271-291; Bozkurt Yüksel, Armağan Ebru, “Elektronik Para, Sanal Para, Bitcoin ve Linden Doları'na Hukuki Bir Bakış”, İÜHFM C. LXXIII, 2015, S.173-220
5. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, “Ödemeler Alanına İlişkin Basın Duyurusu”, Erişim Tarihi: 19.08.2024 https://www. resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/04/20210416-4.htm
6. ÜZÜMCÜ/YILDIRIM, a.g.m.
7. Haluk Nami NOMER, Baki İlkay ENGİN, Türk Borçlar Kanunu Şerhi Özel Borç İlişkileri, Seçkin Yayıncılık, 2018, s.59
>8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 28.09.2020 tarih ve E.2019/4024, K.2020/4530 sayılı kararı ile 16.09.2020 tarih ve E.2020/1503 K.2020/4119 sayılı kararı
9. 4857 sayılı İş Kanunu madde 32 “Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.”
10. ÖRNEK, GÜNEŞ, a.g.m., s. 8-10
11. KURT KONCA, ŞELÇUK, a.g.m., s. 8
12. High Court of Justice Business and Property Courts Of England And Wales, [2022] EWHC 141 (Ch), BL-2021-000313
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.