ARTICLE
28 February 2025

Sermaye Şi̇rketleri̇nde Sermaye Kaybi/Borca Batiklik Durumu Ve Sonuçlari

N
Nazali

Contributor

“Nazali is a law firm founded by Ersin Nazali, providing a wide range of legal services (consultancy and litigation in all areas of law) to its national and international clients, through its trustworthy and experienced legal team. There are thirteen partners, forty lawyers, four sworn financial advisors and ten certified public accountants working for Nazali. Our philosophy is quality in delivery, timely response and business minded approach.“
Şirketlerin ticari faaliyetlerinde, zaman zaman finansal zorluklarla karşılaşmaları olağan bir durumdur.
Turkey Corporate/Commercial Law

ÖZET

Şirketlerin ticari faaliyetlerinde, zaman zaman finansal zorluklarla karşılaşmaları olağan bir durumdur. Bu durum şirketlerin sermayelerini kaybetmeleri veya borca batık konuma gelmeleri ile sonuçlanabilmektedir. Kanun koyucu, ticari hayatın olağan akışının olabildiğince az etkilenmesi amacıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK")'nun 376. Maddesi ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 376. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") hükümleri çerçevesinde sermaye şirketlerinde sermaye kaybı ve borca batıklık durumlarının tespiti ve bu durumlara karşı alınması gereken hukuki ve mali önlemleri düzenlemiştir.

İşbu makalemizde ise sermayenin korunması ilkesinden hareketle, borca batıklık veya sermaye kaybı durumlarında yönetim kurulu ile genel kurulun sorumlulukları incelenecek, TTK ve Tebliğ hükümlerine göre sermaye kaybı ve borca batıklık durumlarının sonuçları, alınabilecek önlemler ve birleşme süreçlerindeki özellikli durumlar ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Borca Batıklık, Sermayenin Karşılıksız Kalması, İşletmenin Devamlılığı İlkesi, Sermayenin Tamamlanması.

GİRİŞ

Sermaye şirketleri TTK'nın 124. maddesinin 2. fıkrasında anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler olarak belirlenmiştir. TTK'nın ilgili şirket türleri bakımından benimsediği en önemli ilkelerden biri işletmenin devamlılığı ve şirket malvarlığının korunması esasıdır. Şirket malvarlığının korunması ilkesi, öncelikle alacaklıların menfaatlerinin korunması düşüncesine dayanmaktadır.1 Dolayısıyla kanun koyucu şirketlerin mali durumlarının her zaman istendiği gibi gitmemesi durumunda şirketlerin doğrudan müflis konumuna düşmemesi adına yönetim kurulu ve genel kurulun temel sorumluluklarını düzenleme gereği duymuştur. Bu nedenle sermaye kaybı ve borca batıklık hallerinin hesaplanması, şirketle- rin ticari hayatının devamlılığı açısından oldukça önemli bir husustur. Sermaye şirketleri açısından bu durumların sonuçları ve TTK kapsamında alın- ması gereken önlemler işbu makalemizin konusu- nu oluşturacaktır.

1. BORCA BATIKLIK VE SERMAYE KAY- BININ HESAPLANMASI

Sermayenin kaybı ve borca batıklık hallerinde şirket nezdinde alınabilecek önlemlere ilişkin çer- çeve düzenleme TTK'nın "Sermayenin Kaybı, Bor- ca Batık Olma Durumu" başlıklı 376. maddesinde2 yapılmaktadır.

Borca batıklık veya sermaye kaybının varlığı, şirket bilançosunun aktif ve pasif kalemlerinin incelenmesi yoluyla belirlenebilecektir. Bu inceleme, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara uyulması ve uygulaması suretiyle hazırlanacak finansal tablolar esas alınarak belirlenmelidir.3 Aktifler, şirketin sahip olduğu varlıklar olup duran ve dönen varlıklar gibi kalemlerden oluşmaktadır. Pasifler ise şirketin kısa ve uzun vadeli borçlarından oluşmaktadır. Bu borçlar aktiflerden çıkarıldığında şirketin özsermayesine ulaşılmaktadır. Şirketin özsermayesi, işletme sahibinin veya şirket ortaklarının bilanço tarihinde işletmeye yapmış oldukları yatırımları, ödenmiş sermayeyi, sermaye yedeklerini, kâr yedeklerini, geçmiş yıllar kârları ve geçmiş yıllar zararlarını ve dönem net kâr veya zararını gösteren bir kaynaktır. Dolayısıyla özsermayenin yarısından fazlasının kaybı veya negatif hale gelmesi borca batıklık veya sermaye kaybının tespitinde önemli bir işarettir.

Sermaye, şirket ortakları tarafından şirkete tesis edilen ve şirket esas sözleşmesinde yer alan malvarlığı değeri olup işletme faaliyetlerinin ana maddi kaynağıdır. Bu maddi kaynağın korunması için kanun koyucu, TTK'nın 519. maddesi ve bu maddenin limited şirketlere de uygulanmasını öngören 610. madde uyarınca kanuni yedek akçe ayrılması gerekliliğini öngörmüştür. Bu kapsamda, sermayenin korunması ilkesine uygun olarak TTK ve Tebliğ hükümleri sermaye kaybı ve borca batıklık durumlarına ilişkin belirli hesaplama ve düzenlemeler öngörmektedir.

TTK ve Tebliğ hükümleri uyarınca sermayenin kaybının iki şekilde gerçekleşmesi durumuna farklı sonuçlar bağlamaktadır. İşbu hükümlere göre sermayenin kaybı;

  • Sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kalması: Öz kaynaklar ≤ (Sermaye + Kanuni Yedek Akçeler) / 2 ve
  • Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması: Öz kaynaklar ≤ (Sermaye + Kanuni Yedek Akçeler).2/ 3

şeklinde gerçekleştiğinde genel kurul ve yönetim kurulu tarafından alınması gereken önlemler de farklılık gösterecektir.

Ayrıca TTK ve Tebliğ hükümleri borca batıklık halini sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının tamamının karşılıksız kalması olarak tanımlamaktadır. Bu durumda borca batıklık: Özkaynaklar ≤ Sermaye + Kanuni Yedek Akçeler şeklinde hesaplanabilecektir.

2. SERMAYE KAYBININ TTK VE TEBLİĞ BAKIMINDAN SONUÇLARI

a. Yönetim Kurulu'nun Sorumluluğu

TTK'nın mezkûr 376. maddesi uyarınca anonim şirketlerde yönetim kurulunun, limited şirketlerde ise TTK'nın 633. maddesinde sermayenin kaybı ve borca batıklığa ilişkin hükümlerin limited şirketlere kıyasen uygulanması öngörüldüğünden müdürler kurulunun genel kurulu ivedilikle toplantıya çağırması ve uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunması gerekmektedir. Tebliğ hükümlerinde ise yönetim organının görevlerine ve genel kurulun verebileceği kararlara ilişkin detaylara yer verilmektedir.

b. Sermaye ile Kanuni Yedek Akçeler Toplamının En Az Yarısının Zarar Sebebiyle Karşılıksız Kalması Halinde Genel Kurul

Tebliğ hükümleri uyarınca sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kalması durumunda ivedilikle toplanan genel kurulda şirketin yönetim organı, son bilançoyu genel kurula sunarak şirketin finansal açıdan içinde bulunduğu durumu bütün açıklığıyla ve her ortağın anlayabileceği şekilde anlatır. Bu hususta genel kurula rapor da sunulabilir. Yönetim organı, şirketin mali durumundaki kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi iyileştirici önlemleri alternatifli ve karşılaştırmalı olarak aynı genel kurula sunar. Genel kurul, sunulan iyileştirici önlemleri aynen kabul edebileceği gibi değiştirerek de kabul edebilir ya da sunulan önlemler dışında başka bir önlemin uygulanmasına karar verebilir.

c. Sermaye ile Kanuni Yedek Akçeler Toplamının En Az Üçte İkisinin Zarar Sebebiyle Karşılıksız Kalması Halinde Genel Kurul

Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması halinde toplanan genel kurul tarafından aşağıdaki kararların alınması zorunludur.

  1. TTK kapsamında sermaye azaltımı yapılmasına,
  2. Sermayenin tamamlanmasına,
  3. Sermayenin artırılmasına.

Sermaye azaltımı yapılması halinde şirket, TTK'nın 473 ile 475. maddelerine göre, sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının özkaynak içerisinde korunması şartıyla asgari sermaye tutarına kadar indirebilmektedir. Tebliğ hükümleri uyarınca bu madde kapsamında yapılacak sermaye azaltımında şirket yönetim organının, alacaklıları çağrı yapmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçme imkânı bulunmaktadır.

Genel kurul tarafından sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi ise bilânçodaki sermaye kaybına neden olan açıkların ortakların bazıları veya tamamı tarafından kapatılmasıdır. Bu durumda kanuni yedek akçelerin tamamlanmasına gerek yoktur. Ortaklar tarafından yapılan ödemelerin geri alınması mümkün olmamakla birlikte bu ödemeler karşılıksızdır ve ileride yapılacak bir sermaye artırımında avans olarak değerlendirilemez. Sermayenin tamamlanmasını isteyen her ortak payları oranında katılabilecektir. Bilanço zararının kapatılması amacıyla yapılan ödemeler özkaynaklar içerisinde "sermaye tamamlama fonu" hesabında toplanarak bu hesapta takip edilecektir. Bu fon sadece zararların mahsup edilmesi suretiyle kullanılabilir.

Genel kurul tarafından sermayenin artırılması kararı alınması halinde halka açık anonim şirketler için özel hüküm niteliğinde olan sermaye piyasası mevzuatı saklı kalmak kaydıyla bu sermaye artırımının farklı şekillerde gerçekleştirilmesi mümkündür. Şöyle ki;

  • Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması ile birlikte eş zamanlı olarak istenilen tutarda artırımı yapılabilir. Bu şekilde yapılacak sermaye artırımında, anonim şirketlerde nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az %25'i tescilden önce TTK'nın 344. maddesi uyarınca ödenmesi gerekmekte olup TTK'nın 585. maddesi uyarınca bu gereklilik limited şirketler bakımından uygulanmamaktadır.
  • Sermayenin zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden sadece sermaye artırımına da karar verilebilir. Bu şekilde yapılacak sermaye artırımında, tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özkaynak içerisinde korunmasını sağlayacak tutarın sermaye artırımının tescilinden önce ödenmesi zorunludur.
  • Aynı genel kurul toplantısında, bedelleri tamamen ödenmek suretiyle, sermayenin istenilen düzeyde artırılmasına ve daha sonra azaltılmasına karar verilebilir. Bu şekilde gerçekleştirilecek işlemler sonucunda, tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özkaynak içinde korunması zorunludur.

Şirket genel kurulunun sermaye azaltımı veya artırımı ve sermayenin tamamlanması önlemlerinden birine karar vermemesi halinde şirketin kendiliğinden sona ermesi hali söz konusu olacaktır. Bu şekilde sona eren şirketler hakkında TTK'nın tasfiyeye ilişkin hükümleri uygulanır.

3. BORCA BATIKLIĞIN TTK VE TEBLİĞ BAKIMINDAN SONUÇLARI

Şirketin borca batık olma durumu şirket aktiflerinin borçlarını karşılayamaması hali olup bu durum şirketin yıllık ve ara dönem finansal tablolardan, denetime tabi şirketlerde denetim raporlarından, erken teşhis komitesinin raporlarından, yönetim organının belirlemelerinden ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda yönetim organının, şirketin borca batık olduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartması gerekmektedir. Bu esaslara göre hazırlanacak bilançodan aktiflerin şirket alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması ve genel kurulun makalemizin önceki bölümünde bahsetmiş olduğumuz sermaye azaltımı veya artırımı ve sermayenin tamamlanması önlemlerinden birini almaması halinde yönetim kurulu tarafından şirketin iflası için mahkemeye başvurulacaktır.

Bir anonim şirket borca batık olduğu takdirde, yönetim kurulu borca batıklık durumunu şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirerek şirketin iflasını istemek zorundadır. Aksi halde yönetim kurulu üyeleri İcra İflas Kanunu'nun 345. maddesinin a bendi ve sair madde hükümleri uyarınca bir alacaklının şikâyeti üzerine cezai yaptırıma maruz kalabilirler ve ayrıca Türk Ceza Kanunu'nun 162. maddesi çerçevesinde cezalandırılmaları da söz konusu olabilecektir.4 Ancak kanun koyucu TTK'nın 376. maddesinin 3. fıkrasının devamında şirketin iflasını önleyici bir araç öngörmüştür. Bu açıdan bakıldığında, TTK'nın 376. maddesinin 3. fıkrasında, Türk hukukuna, borca batık şirketin yönetim kurulunu iflas talebinde bulunmaktan muaf kılan yeni bir imkân getirmiş olmaktadır. Genel bir yaklaşımla denebilir ki hukukumuzda sırada sona yerleştirilme, alacakları tutarı en az borca batıklık durumunu ortadan kaldıracak kadar olan bir kısım şirket alacaklısının, alacaklarını borçlu şirketin borca batıklığı devam ettiği sürece talep ve tahsil etmemeye ve borçlu şirketin iflası halinde de tüm diğer şirket alacaklılarından sonra almaya razı olmasını, yani diğer şirket alacaklılarının alacaklarının tam olarak ödenmesinden sonra kendi alacağının ödenmesine sıra gelmesini kabul etmesini ifade eder.5

4. SERMAYE KAYBI VE BORCA BATIK OLMA DURUMUNDA BİRLEŞMEYE KATILMA

Sermaye kaybı veya borca batık durumda olan bir şirketin kimi zaman faaliyetlerinin devam edebilmesi ve varlıklarının korunması amacıyla bir başka şirket ile birleştirilmesi tercih edilebilmektedir. Bu kapsamda uygulanacak prosedürler olağan birleşme işlemi ile benzer özellik göstermektedir. Ancak kanun koyucu tarafından sermaye kaybı ve borca batıklık durumlarında birleşme olması halinde birleşen şirketlerin menfaatlerinin korunduğundan emin olmak amacıyla TTK'nın 139. maddesinde ve Tebliğ'in 14. maddesinde birtakım ek yükümlülükler ve koşullar öngörmüştür. TTK'nın 139. maddesinin 1. fıkrasında sermayesiyle kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya borca batık durumda bulunan bir şirketin, kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe tasarruf edilebilen özkaynağa sahip bulunan bir şirket ile birleşebileceği öngörülmektedir. TTK'nın 139. maddesinin 2. fıkrasında ise bu durumu ispatlayan belgelerin Ticaret Sicil Müdürlüklerine sunulması gerekli tutulmuş olup bu belgelerin neler olduğu ise Tebliğ'in 14. maddesinin 2. fıkrasında açıklığa kavuşturulmuştur. Mezkûr madde hükmü uyarınca birleşmeye taraf olan diğer şirketin kaybolan sermayeyi veya borca batıklık durumunu karşılayacak miktarda serbestçe tasarruf edebileceği özvarlığa sahip bulunduğu ve buna ilişkin tutarların, hesap şekli de gösterilerek doğrulandığı veya belirtilen durumların mevcut olmadığının doğrulandığı yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ile ortaya konulması gerekmektedir. İlaveten devrolunan şirketlerin bağımsız denetime tabi olması halinde bu raporun denetime tabi şirketin denetçisi tarafından da hazırlanması mümkündür.

Sonuç olarak, sermaye kaybı veya borca batıklık durumundaki şirketlerin birleşme yoluyla yeniden yapılandırılması hem şirket varlıklarının korunmasını hem de ticari faaliyetlerin sürdürülebilirliğini sağlamak açısından önemli bir hukuki çözüm olarak öne çıkmaktadır. TTK ve Tebliğ hükümlerindeki bu ek yükümlülük ve koşullar da birleşmenin tarafları açısından adil ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesini güvence altına almakla birlikte birleşme işlemlerinin hukuka ve piyasa dinamiklerine uygun bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktadır.

SONUÇ

Sermaye kaybı ve borca batıklık, sermaye şirketlerinin mali yapısında karşılaşılabilecek önemli sorunlardan biridir. Bu durumların etkin bir şekilde yönetilmesi, şirketin varlığını sürdürebilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. TTK ve Tebliğ hükümleri, şirketlerin bu tür mali sorunlarla karşı karşıya kaldığında, alınması gereken önlemleri ve izlenmesi gereken süreçleri açıkça düzenleyerek hem alacaklıların hem de şirketin menfaatlerini korumaktadır. Bu sayede, şirketlerin devamlılığı ile birlikte ticaretin sürdürülebilirliği ve piyasa güveninin artması da sağlanmaktadır.

Footnotes

1 Hasan PULAŞLI, "Şirketler Hukuku Şerhi", Adalet Yayınevi, Ankara 2018, s.717

2 "(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.
(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.
(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi halde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur."

3 Emek Deniz ŞİMŞEK & Zülküf DEMİR, "Karşılıksız Sermaye & Borca Batık Bilanço, Türk Ticaret Kanunu 376. Maddesi Kapsamında Yapılacak Sermaye Artırımı ve Azaltımı", MDERGI, Mart 2021

4 Selçuk ÖZTEK, "Borca Batık Anonim Şirketlerde İflası Önleyen Yeni Bir Araç Olarak Sırada Sona Yerleştirme (Sıradan Vazgeçme)", Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S.2321

5 ÖZTEK, a.g.m., S.2323

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More