Rekabet Hukukunda Uzlaşma Mekanizmasının Türk ve AB Mevzuatı Bakımından İncelenmesi

C
CBC Law Firm

Contributor

CBC Law (Formerly Cetinkaya) is a full-service law firm based in Istanbul servicing local and international clients. Our lawyers have extensive expertise in advising on dispute resolution, business crime, technology, data protection and intellectual property. CBC Law prides itself on helping clients navigate their way through a constantly changing and challenging legal landscape. With a seamless multidisciplinary approach positioned at the intersection of industry knowledge and legal expertise, we provide our clients with legal solutions that are tailored to their needs in Turkey.
Rekabet hukukunda uzlaşma mekanizmasını AB mevzuatı ile karşılaştırmalı olarak kapsamlı bir şekilde ele aldığımız makalemizde...
Turkey Antitrust/Competition Law
To print this article, all you need is to be registered or login on Mondaq.com.

Rekabet hukukunda uzlaşma mekanizmasını AB mevzuatı ile karşılaştırmalı olarak kapsamlı bir şekilde ele aldığımız makalemizde, uzlaşmaya başvuru koşulları ve nedenleri incelenmekte, uzlaşma prosedürü ve sonuçları detaylandırılmakta ve başvuru kararı öncesinde yapılacak değerlendirmenin önemi vurgulanmaktadır.

Avrupa Komisyonu tarafından 2008 yılından bu yana bir alternatif olarak uygulanan uzlaşma mekanizması mevzuatımıza 2020 yılında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un "Soruşturmaya Başlanması, Taahhüt ve Uzlaşma" başlıklı 43. Maddesi ile eklenmiştir. Uzlaşma müessesine ilişkin esaslar ise 15.07.2021 tarihli Rekabet Kurulu tarafından çıkarılan ve uygulamada "Uzlaşma Yönetmeliği" olarak bilinen "Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik'' ile düzenlenmektedir.

Avrupa Üçlemesi

Uzlaşma Yönetmeliği ile Avrupa üçlemesine uyum sağlanması amaçlanmaktadır. Rekabet hukukunda başvurulan alternatif çözüm yollarını ifade eden Avrupa üçlemesi, olası rekabet ihlallerinin etkilerinin hızla azaltılmasına yardımcı olur ve inceleme süreçlerinde kaynak ve zaman tasarrufu sağlar. Üçleme "de minimis", "taahhüt" ve "uzlaşma"dan oluşmaktadır. Söz konusu üçlemenin amacı rekabet soruşturma süreçlerinde zaman ve kaynak tasarrufudur. Bu bağlamda, teşebbüsler mevzuatımızda yer alan alternatif çözüm yollarının uygulanmasında Kurum ile iş birliği yapmaya teşvik edilmektedir.

Taahhüt: 24 Haziran 2020 tarihli Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ("Değişiklik Kanunu") ile hukukumuzda kendisine yer bulan "taahhüt" müessesesi, şirketlerin bir rekabet ihlali halinde Kurum'a başvurarak ihlali önlemeye yönelik belirli tedbirleri almayı taahhüt etmelerine ve başvurunun kabul edilmesi halinde idari para cezasına maruz kalmamalarına imkan tanımaktadır.

De Minimis: Rekabet Kurulu, kartelleşmenin önüne geçmek amacıyla teşebbüsler arasındaki bazı anlaşmalar ve birleşme ve devralmalara izin vermemektedir. Hoşgörü kuralı olarak da bilinen de minimis kuralının önemi burada ortaya çıkmaktadır. Değişiklik Kanunu ile getirilen ve 16 Mart 2021 tarihli, 2021/3 sayılı tebliğde düzenlenen bu kural ile rekabet üzerindeki etkisi kayda değer kabul edilemeyecek kadar az olan küçük ölçekli teşebbüsler arasındaki anlaşmalar yasak kapsamının dışında tutulmaktadır.

Uzlaşma: Uygulamadaki ilk örnekler incelendiğinde gerek teşebbüslere sağladığı indirimler gerekse Kurul'un süreç yönetimi bakımından usul ekonomisine olan katkısıyla uzlaşma mekanizması her geçen yıl daha fazla tercih edilmektedir. Bu eğilim, uzlaşma mekanizması usulünün ve sonuçlarının kavranmasının önemini vurgulamaktadır.

Uzlaşma Mekanizmasına Başvuru Koşulları ve Tercih Nedenleri

Rekabet Kurulu tarafından başlatılan soruşturmaların büyük çoğunluğunu Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar başlıklı 4. Maddesi ve Hakim Durumun Kötüye Kullanılması başlıklı 6. Maddesi ile ilgili ihlaller oluşturmaktadır. Uzlaşma mekanizması ise haklarında soruşturma başlatılan teşebbüslerden ihlalleri kabul edenler için uygulama alanı bulmaktadır.

Uzlaşma, ihlalin kabulü neticesinde soruşturma sonunda hükmedilecek idari para cezasında indirim yapılması sebebiyle teşebbüsler tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca soruşturma sırasında paylaşılabilecek ticari sırların ifşası ve süreç içerisinde marka değerinin zarar görmesi gibi riskleri önüne geçilmesi de diğer önemli tercih sebepleridir. Soruşturma süresinin kısalması hem teşebbüse hem de Rekabet Kurumu'na fayda sağlamakta, Kurum açısından maliyetleri en aza indirerek kamu kaynaklarının etkin kullanımını desteklemektedir.1

Teşebbüsler açısından uzlaşmanın tercih edilmediği durumlar da söz konusudur. Eğer teşebbüs herhangi bir ihlalde bulunmadığı iddiasındaysa ve buna bağlı olarak ceza almayacağını öngörüyorsa, uzlaşma bir bakıma ihlali kabul yerine geçtiğinden bu yolu tercih etmeyecektir.

Ayrıca, uzlaşma nihai kararlarının idare mahkemelerinde dava konusu edilememesi ve dolayısıyla Kurum'un nihai kararlarında yer alan ceza ve yaptırımların uygulanması zorunluluğu uzlaşmanın tercih edilmemesinin ve soruşturmanın sürdürülmesinin en büyük sebeplerindendir.

Uzlaşma Usulü

Uzlaşma süreci, (i) sürecin soruşturma bildirimini alan teşebbüsün talebiyle veya re'sen başlatılması, (ii) uzlaşma görüşmeleri, (iii) uzlaşma ara kararı, (iv) uzlaşma metni ve (v) uzlaşma nihai kararı olmak üzere beş temel aşamadan oluşmaktadır.

Uzlaşma, soruşturma açılmasından sonra teşebbüs talebi ile veya Kurul tarafından re'sen başlatılabilir. Talep yazılı olarak iletilebileceği gibi E-Devlet üzerinden de başvuru yapılması mümkündür. Bu durumda başvurunun soruşturma raporunun tebliğine kadar yapılması gerekmektedir.

Talep üzerine Kurul talebi reddedebilir, kabul edebilir veya varsa ilgili diğer tarafları da uzlaşmaya davet edebilir. Sürecin Kurul tarafından re'sen başlatılması durumunda ise teşebbüsler yazılı olarak on beş günlük kesin süre içinde cevaplarını bildirmelidir. Süre tamamlandıktan sonra yapılan bildirimler dikkate alınmaz.

Belirtmek gerekir ki, uzlaşma metinlerinin sunulmasına kadar uzlaşmadan çekilmek mümkündür. Uzlaşma görüşmelerine başlamış olmak teşebbüs açısından soruşturmaya konu olan ihlalin kabulü anlamına gelmez.

Uzlaşma yolunun tercih edilmesi durumunda taraflar uzlaşma görüşmelerine başlamakta ve tutanak ile kayda alınması zorunlu olan bu görüşmeler neticesinde bir ''ara karar'' verilmektedir. Kararda soruşturmanın temelini oluşturan rekabet hukuku ihlaline, bunun doğrultusunda planlanan idari para cezasına ve iş birliği doğrultusunda uygulanabilecek indirim oranlarına ve söz konusu ihlalle ilgili mevcut delillere yer verilmektedir. Uzlaşma ara kararında yer verilen bu hususlar taraflarca müzakere konusu yapılamaz.

Uzlaşma sürecine devam edebilmek için ara kararda yer verilen hususların kabulü gerekir. Buna göre, hakkında soruşturma açılan taraflar ara kararı kabul ettiklerine dair bir uzlaşma metni sunmalı ve metinde ihlalin varlığının, kapsamının ve Kurul'un vereceği idari para cezasının oranının kabul edildiğine dair açık beyan yer almalıdır. Uzlaşma metni on beş günlük kesin süre içerisinde Kurum'a gönderilmelidir. Uzlaşma metninde eksiklikler olması halinde bunların giderilmesi için Kurum bir defaya mahsus olmak üzere teşebbüse yedi günlük süre tanır. Eksiklikler bu süre içerisinde tamamlanmazsa, sürecin uzlaşma ile sonuçlanmadığı kabul edilerek olağan soruşturma usulü takip edilir.

Gönderim sonrasında başlayacak olan on beş günlük  süre içinde ise nihai karar verilmektedir. Nihai kararda Kurum'un olağan soruşturma sonunda verildiği nihai kararlarda yer verilen hususlara ek olarak, aşağıdaki hususlara da yer verilir:

  • Uzlaşma tarafı hakkında ileri sürülen iddiaların içeriği,
  • İhlalin niteliği ve kapsamı ile uzlaşma tarafı hakkında ihlal tespitine dayanak teşkil eden deliller,
  • Uygulanan indirim oranı ve verilen idari para cezası,
  • İhlalin varlığının ve idari para cezasının uzlaşma tarafınca kabulü

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 52. Maddesi uyarınca Kurul'un kararda yer verdiği hususların her biri için gerekçe gösterme yükümlülüğü, Avrupa uygulamasında yer almayan, ancak ülkemizde var olan bir yükümlülüktür.

Uzlaşma Sürecinin Sona Ermesi

Görüşmeler her zaman uzlaşma ile sonuçlanmayabilir. Bu durum bir tarafın uzlaşmadan çekilmesinden, uzlaşma metninin süresinde gönderilmemesinden veya süresinde gönderilen uzlaşma metninde varsa belirtilen eksikliklerin giderilmemesinden kaynaklanabilir. Ek olarak Uzlaşma Yönetmeliği'nin m.4/6 hükmünde uzlaşmanın esasına ilişkin sona erme hallerine yer verilmektedir. Bunlar:

  • Uzlaşmadan beklenen usuli faydanın sağlanamayacağının anlaşılması,
  • Tarafların ihlalin varlığına ve kapsamına ilişkin ortak bir kanaate ulaşamaması,
  • Delillerin karartılması tehlikesi ve
  • Yönetmelik'in 12. Maddesi uyarınca uzlaşma tarafının görüşme sürecinde eriştiği bilgi ve belgeleri verilecek nihai karara kadar gizli tutmasını öngören gizlilik yükümlülüğünün yerine getirilmemesidir.

Bu durumların varlığı halinde Kurul, nihai karara kadar uzlaşma sürecini taraflardan biri veya birkaçı için sona erdirebilir. Sürecin uzlaşma ile sonlanmaması halinde açılan soruşturma olağan usule göre devam eder. Bu durumda uzlaşma görüşmeleri kapsamında taraflarca sunulan bilgi ve belgeler dosya kapsamından çıkarılacak ve olağan soruşturma sonucunda verilecek nihai karara temel oluşturmayacaktır.2

Gizlilik yükümlülüğünün ihlalinin nihai karar sonrası tespit edilmesi durumunda karar geri alınır ve teşebbüs hakkında yeni bir soruşturma açılabilir. Bu halde açılan soruşturma bazı durumlarda teşebbüse verilecek idari para cezası için ağırlaştırıcı sebep olabilir.

Diğer seçenek olan görüşmelerin uzlaşma ile sonuçlanması halinde ihlalde bulunan teşebbüse verilecek olan idari para cezasından yüzde on asgari oran olmak üzere, yüzde yirmi beşe kadar indirim uygulanmaktadır. Uzlaşmaya konu olan hususların daha sonra dava konusu yapılması mümkün değildir. 3

Teşebbüsler Uzlaşma Yönetmeliği'nin yanı sıra, uzlaşma sürecinde 16.12.2023 tarihli ve 32401 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma ve Eylemlere Karşı Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik'te ("Aktif İşbirliği Yönetmeliği") düzenlenen pişmanlık hükümlerinden de yararlanabilmektedir. Bunun için taraflar uzlaşma metninin sunulmasından önce başvuruda bulunmalıdır. Zira uzlaşma metni ile ihlalin varlığı kesin olarak kabul edilmiş olacak ve pişmanlık müessesine esasen bir aykırılık oluşacaktır.

Belirtmek gerekir ki, Uzlaşma Yönetmeliği uzlaşma sürecine dair usul ve esasları düzenlemekteyken, Aktif İşbirliği Yönetmeliği ise, kartelleşmenin önüne geçmek amacıyla teşebbüsleri Kurum ile işbirliği yapmaya teşvik etme amacı taşımaktadır.

Uzlaşma sürecinin pişmanlık başvurusu ile birlikte değerlendirilmesi neticesinde indirim oranları birleştirilerek uygulanmaktadır.

Sonuç

Avrupa'dan yıllar sonra ülkemizde uygulama alanı bulan uzlaşma mekanizması giderek daha fazla tercih edilmektedir. Yeni düzenlemeler ile birlikte Avrupa Komisyonu uygulamalarına paralellik sağlanmaya çalışılsa da uygulamadaki farklılıklar göze çarpmaktadır. Örneğin Avrupa Komisyonu'nun verdiği kararlarda idari para cezalarında uygulanan indirim oranı yüzde on iken bizdeki yönetmeliğe göre yüzde on yalnızca asgari tutar olup indirim oranı genelde yüzde yirmi beş olarak uygulanmaktadır. Yine Avrupa'da yalnızca kartel ihlalleri için söz konusu olan indirim ülkemizde 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4 ve 6. Maddelerinin kapsamındaki tüm ihlaller için uygulanabilmektedir.

Uzlaşma mekanizması, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve hâkim durumun kötüye kullanılması gibi ihlallerle ilgili olarak başlatılan soruşturmalar için söz konusu olmaktadır. Teşebbüslerin ihlalleri kabul etmeleri durumunda uygulanacak idari para cezasından indirim yapılması ve soruşturma sürecinin kısalması hem teşebbüsler hem de Rekabet Kurumu açısından fayda sağlanmaktadır. Uzlaşma, yasal süreçlere kıyasla çok daha hızlı ve kolay bir çözüm sunarak zaman ve paradan tasarruf sağlar. Bu sayede şirketler, uzun ve karmaşık davaların yol açabileceği olumsuzluklardan da korunmuş olurlar.

Uzlaşma, şirketler için birçok yönden faydalı bir çözüm olabilir. Ancak indirim tutarları ve sürecin daha hızlı ilerlemesi nedeniyle tercih edilse de her durum için uygun değildir. Teşebbüs herhangi bir ihlalde bulunmadığını iddia ediyorsa uzlaşma yoluna başvurmamalıdır. Bu durumda karar vermek için kısıtlı süresi olan şirketlerin doğru tercihte bulunabilmeleri için bir "risk değerlendirme kültürüne" sahip olmaları önemlidir. Bu sayede, şirketler uzlaşmanın potansiyel faydalarını ve risklerini daha iyi değerlendirebilecek ve bilinçli kararlar verebileceklerdir. Yine süreç başladıktan sonra, belirli bir aşamaya kadar uzlaşmadan çekilmek de mümkündür. Ancak bunu takip edecek olağan soruşturma sürecindeki olası yaptırımlar karşısında dikkatli bir planlama yapılması gerekir.

Kaynakça

ASLAN, Y. Rekabet Hukuku Dersleri. Ekin Yayınevi.

COŞKUN, S. Y. (2020, 09 11). Türk Rekabet Hukukunda Uzlaşma Müessesesine Eleştirel Bir Bakış. DergiPark: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1232008 adresinden alındı

TANLI, D. (2023, 5 2). Rekabet Hukukunda Uzlaşma Kurumu. İstanbul Hukuk Mecmuası, 81 (1), 21-79: https://cdn.istanbul.edu.tr/file/JTA6CLJ8T5/AFCC425EA2BE4E1194D4D4FB7C8F537D adresinden alındı

Footnotes

1. (COŞKUN, 2020)

2. (TANLI, 2023)

3. (ASLAN)

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More