ÖZET

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ("RKHK") ile birlikte piyasalardaki rekabeti önleyecek, bozacak ya da kısıtlayacak eylem veya davranışların önlenmesi ve güçlü konumda olan işletmelerin bu gücünü kötüye kullanmasının önüne geçilmesi amacıyla bağımsız bir otorite olan Rekabet Kurulu ("Kurul") kurulmuştur. Bu Kurul ise RKHK'nın 40. maddesinde belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik faaliyette bulunmakta ve birçok karar almaktadır. Rekabet Kurumu'nun karar organı Rekabet Kurulu olmakla birlikte Kurul'un kararları sonuçları itibariyle yalnızca soruşturmanın taraflarını ilgilendirmekle kalmayıp gerek ulusal gerekse uluslararası düzeydeki piyasaları da etkilemektedir.

Anahtar Kelimeler: Rekabet Kurulu, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, Yargısal Denetim, Danıştay, Nihai Karar, Ara Kararı, İdari Para Cezası

GİRİŞ

Mal ve hizmet piyasalarındaki rekabetin korunması, düzenlenmesi ve geliştirilmesi için kamu kuruluşları arasında önemli bir yere sahip olan Rekabet Kurumu, Türkiye'nin yurt dışındaki piyasalarda da etkinliğini arttırması ile birlikte daha da önem kazanmıştır. Rekabet Kurumu'nun karar organı olan Kurul, RKHK'da sayılan amaçları gerçekleştirmek için idari karar niteliğinde birçok karar almaktadır. Kurul kararları, Anayasa'nın 125. maddesinde belirtildiği üzere idarenin her türlü eylem ve işleminin yargısal denetime açık olması sebebiyle yargı denetimine tabiidir. Anılan bu düzenleme ve Kurul'un idarenin bir parçası olması sebebiyle Kurul'un kararlarının idari nitelikte ve yargı denetimi altında olduğu tartışmasızdır.

Bu çalışmanın konusunu ise Kurul kararları, bu kararların hukuki niteliği ve bu kararlara karşı ilgililerin başvurabileceği yargı yolları oluşturmaktadır.

1. KURUL KARARLARININ ALINMASI SÜRECİ

Rekabet hukukunun yegane amacı piyasalardaki rekabet ortamını bozacak bütün etmenleri yok ederek piyasaların doğal ortamında gelişmesini sağlamaktır. Bir bakıma Kurul, yüklendiği amaçlarla birlikte ekonomik anlamdaki kamu düzenini sağlamakla görevli otorite olarak hareket etmekte ve bu anlamda kolluk faaliyeti icra etmektedir. Kurul'un kolluk faaliyetini yerine getirirken diğer idari işlemlerde olduğu gibi bir usul izlemesi gerekmektedir. Nitekim Kurul'un vereceği kararlar esas yönünden denetime tabi olacağı gibi usul yönünden de denetlenecektir.

Kurul'un karar alma süreci RKHK'un 40. maddesinde belirtildiği üzere re'sen ya da Rekabet Kurum'una yapılacak başvurular üzerine başlamakta ve süreç şu şekilde devam etmektedir: Ön Araştırma, Soruşturma, Sözlü Savunma Toplantısı ve Nihai Karar.

Dört aşamadan oluşan bu süreçte Kurul, birçok farklı niteliğe sahip karar almaktadır.

2. REKABET KURULU KARAR TÜRLERİ ARA KARARLAR

Bilgi İsteme Yerinde İnceleme Kararları

Kurul, RKHK'un kendisine verdiği görevleri yerine getirirken, gerekli gördüğü her türlü bilgiyi tüm kurum, kuruluş, teşebbüs veya teşebbüs birliklerinden isteyebilir. Bu makamlar ise istenilen bilgiyi kurula vermek zorundadır. Bilgi isteme ve yerinde inceleme kararı, Kurul'ca istense dahi nihai karara ulaşmada bir hazırlayıcı işlem niteliğinde olmasından dolayı ara karar niteliğine haizdir ve bu karara karşı yargı yoluna gidelemeyeceğine karşı kuşku bulunmamaktadır. Ancak teşebbüsler, bilgi isteme ya da yerinde inceleme kararları yerine, bu kararlar nedeniyle hakkında verilen nihai kararlara karşı dava açmaları halinde bilgi isteme ve yerinde inceleme kararlarının yargısal denetimini yaptırabilmektedirler1.

Ön Araştırma ve Soruşturma Açılması Kararı

Ön araştırma safhası zorunlu olmamakla birlikte ön araştırma ve soruşturma açılması kararı ara karar niteliğinde bulunduğundan yani nihai karara ulaşılmasında geçen prosedür içinde yer alması nedeniyle iptal davasına konu edilemez.

Geçici Tedbir Kararı

Kurul, soruşturma aşamasında ve nihai karardan önce yasak faaliyetlerin tespiti halinde bu ihlallere son verilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verebilir. Ancak, diğer hukuk alanlarının aksine ihtiyati tedbir kararı bir ara karar olmasına karşın, ilgili teşebbüslerin haklarını doğrudan doğruya ve derinden etkileyebileceğinden dolayı, onların savunma haklarının tam korunabilmesi için, aynı nihai kararlar gibi bunlar aleyhine de yargı denetimi mümkündür2.

Görüş Bildirme

Kurul tarafından RKHK'nın 9. maddesi uyarınca rekabetin ihlaline ilişkin verdiği görüşleri bilgi verici ve açıklayıcı işlemlerden olup; icrai özelliklerden yoksun bulunmasından dolayı iptal davasına konu edilemezler.

NİHAİ KARARLAR

Önaraştırma veya Soruşturma Açılması Talebinin Reddi

RKHK'nın gerekçesinde de belirtildiği üzere Kurul, her başvuru için ön araştırma veya soruşturma açmak zorunda değildir. Ön araştırma safhası Kurul'a yapılan bütün başvuruların ciddi bir şekilde değerlendirilmesini sağlasa bile her olay için bu yolun işletilmesi Kurul'un yükünü arttıracaktır. Bu sebeple ihlale ilişkin yeterli kanıt olmaması halinde bu istemler açıkça veya zımnen reddedilebilir ve nihai karar olmasından dolayı idari yargıda denetlenebilir. Danıştay da bu bağlamda ön araştırma veya soruşturma açılmasına gerek bulunmadığı yolundaki kararları nihai karar olarak kabul ederek esastan incelemektedir3.

Soruşturma Sonunda İhlalin Bulunmadığına İlişkin Ret Kararı

Kurul, soruşturma sonunda herhangi bir kısıtlayıcı ya da engelleyici bir fiilin işlenmediğini veya hakim durumun kötüye kullanılmadığını tespit ederse bu tür ihlallerin bulunmadığına ilişkin red kararı verebilir ve bu tür kararlar da nihai karar niteliğindedir.

İhlale Son Verme Kararı

Kurul yaptığı araştırma ve soruşturma kapsamında anlaşma, karar veya uyumlu davranışı, rekabeti sınırlayıcı ve muafiyet verilmesi için gerekli koşullara sahip olmadığını veya hakim durumdaki bir teşebbüsün bunu kötüye kullandığını ya da kendisine bildirilmiş bir birleşme veya devrin hakim durum oluşturduğunu veya mevcut bir hakim durumu güçlendirdiğini tespit ederse bu işlemleri yasaklar veya geçersiz sayar. Bu durumların varlığı halinde Kurul, RKHK'nın 9.maddesi uyarınca ihlale son verilmesi yönünde bir karar verir. Kurul'un bu kararı da idari karar niteliğinde olup; aleyhine yargı yoluna başvurulabilinecektir.

Menfi Tespit Kararları

Teşebbüsler aralarında yapmış oldukları anlaşmaları ve birleşme/bölünmelerin RKHK'ya uygunluğunu, rekabet kurallarına uyup uymadığına dair bir inceleme yapılmasını Kurul'dan isteyebilirler. Bu sayede teşebbüsler veya teşebbüs birlikleri yasal belirsizliklerden kendilerini kurtarmış olacak ve bu tespitin sonucuna göre bir aksiyon alacaklardır. Ancak Kurul menfi tespit kararı verdikten sonra RKHK'nın 13.maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde bu kararından dönebilir. Menfi tespit kararının hukuki niteliğine gelecek olursak; hakkında verilen kişiler için bir ara karar olmakla birlikte iptalinde de menfaatleri olmadığı için bunu iptal davasına konu edemezler. Ancak bu karardan menfaati zedelenenler için ise kesin ve yürütülebilir bir idari işlem yani nihai bir karar olması sebebiyle bu kişiler kararın iptali istemiyle dava açabilirler.

Muafiyet Kararı

RKHK'nın 4. maddesinde rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar ve uyumlu eylemler yasaklanmıştır. Ancak bu yasaklanan faaliyetler bazı durumlarda da olumlu etkiler ortaya çıkarmaktadır. Bu gibi hallerde ve RKHK'nın 5. maddesinde belirtilen şartları da sağlaması halinde ilgili teşebbüslere bir muafiyet tanınmaktadır. Muafiyet kararları her ne kadar RKHK'nın 13. maddesinde yazılı koşulların mevcudiyeti halinde geri alınabilinecekse de istisnai durumlar ortaya çıkana dek muafiyet kararı hükmünü icra edecektir. Bu sebeple muafiyet kararı ile birlikte teşebbüsler açısından bir hukuki durum yaratılmasından dolayı bu kararlar icrai niteliktedir. Ancak muafiyetin kaldırılması veya geri alınması ve muafiyet takdirinin reddi kararları, beraberinde bir yasaklama kararını birlikte getirmesi tabii olduğundan, bu tür kararlara karşı ise yasaklama kararıyla birlikte yasal yollara başvurulabilir4.

Zımni Red-Zımni Kabul Kararları

2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu ("İYUK")'nun 10. maddesinde zımni redde ilişkin bir hüküm yer almasına rağmen; bu hükme benzer bir ibare RKHK'da yer almamakla birlikte yine de birçok Danıştay kararına konu olduğu gibi zımni red kararları da nihai kararlar gibi kesin ve yürütülebilir bir kurul kararı olarak kabul edilmelidir. Ancak bu konunun işlendiği istisnai bir hüküm RKHK'nın 10. maddesinde yer almaktadır. Bu maddede belirtildiği üzere; Kurul'un süresi içinde birleşme veya devralmaya ilişkin müracaata herhangi bir cevap vermedigi ya da herhangi bir işlem yapılmadıgı hallerde, birleşme ve devralma anlaşmaları, bildirim tarihinden otuz (30) gün sonra yürürlüğe girerek, hukuki geçerlilik kazanmaktadır. Bir zımni olumlu işlem olan bu işleme karşı, menfaati ihlal edilmiş olanların dava yoluna gitmeleri mümkündür5.

İdari Para Cezaları

Diğer hukuk sistemlerinde olduğu gibi rekabet hukukunda aykırı eylem ve işlemlere karşı yaptırımlar öngörülmüştür. Bu yaptırımlardan biri de para cezasıdır. RKHK'da para cezaları maktu, nisbi ve süreli para cezası olmak üzere üç yaptırım türünden oluşmaktadır. RKHK'nın 18. maddesinde de belirtildiği üzere Kurul tarafından verilen bütün para cezaları idari para cezası niteliğindedir. İdarenin bir işlemi olması dolayısıyla ise idari yargı denetimine tabidir ve iptal davasına konu edilebilirler.

3. KURUL KARARLARININ YARGISAL DENETİMİ

RKHK'nın 55. maddesinin eski halinde "Kurulun nihai kararlarına, tedbir kararlarına ve idarî para cezalarına ilişkin kararlarına karşı iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görülür." ibaresi yer almaktaydı. Ancak 05.07.2012 tarih ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun ile bu maddede değişikliğe gidilmiştir. Yeni düzenlemeye göre Kurul'un kararlarına karşı açılan davalarda yetkili mahkeme Ankara İdare Mahkemesi olmuştur. Yetkili ilk derece mahkemesinin verdiği kararların temyizi için ise bir değişiklik öngörülmemekle birlikte; bu kararlara karşı yine Danıştay'a başvurulacaktır6. Hem temyiz hem de iptal davası açısından idare hukukunun yargıya ilişkin prensipleri uygulanır.

RKHK'un 55. maddesinde dava açma süresi gösterilmemiştir. Bu nedenle idari davalara ilişkin genel kuralların uygulanacağı sonucuna ulaşılır ve İYUK'un "dava açma süresi" başlığını taşıyan 7. maddesine göre dava açma süresi özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay ve İdare Mahkemelerinde altmış gündür. Bu altmış günlük dava açma süresi ise RKHK'nın 54. maddesi dikkate alındığında gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.

SONUÇ

Sonuç olarak organik açıdan bir kamu kurumu niteliğinde olan ancak işlevsel açıdan bakıldığında ise özel bir nitelik taşıyan kurumun mal ve hizmet piyasalarını düzenlemek adına yaptığı her türlü idari işlem yargı denetimine tabiidir. Bu bağlamda Kurul'un nihai kararlarına, tedbir kararlarına ve para cezalarına karşı yargı yoluna başvurulabilirken; ara kararlarına karşı iptal davası açılamamaktadır. Kurul'un yaptırımlarına karşı yetkili ilk derece mahkemesi ise Ankara İdare Mahkemesi'dir.

Footnotes

1 Danıştay 10. Dairesi'nin 25.11.2002 tarih ve E.2000/5591; 25.11.2002 tarih ve E.2000/5592 sayılı kararları

2 "Rekabet Kurulu Kararlarının Hukuki Niteliği ve Yargısal Denetimi", Ahmet EĞERCI, Rekabet Kurumu-Lisansüstü Tez Serisi No:12

3 Danıştay 10. Dairesi'nin 12.11.2003 tarih ve E.2002/4519; 12.11.2003 tarih ve E.2002/4495 sayılı kararları

4, 5 Rekabet Hukuku ve Yargı Sempozyumu, s. 73

6 http://www.rekabet.gov.tr/tr-TR/Guncel/Rekabet-Kurulu-Kararlarina-Karsi-Basvurulacak-Yargi-Merci-Degisti

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.