1 Ağustos 2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin ("AYM") 2022/120 esas sayılı kararı ile Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından ileri sürülen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ("Kanun") 231'inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ("HAGB") müessesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiası yerinde bulunarak ilgili kanun hükmünün iptaline karar verildi.

İlgili Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

A. HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KURUMU

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da diğer adıyla hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumu, ceza muhakemesi ve infaz hukukunda düzenlenen erteleme kurumlarından biri olup, temelinde bir mahkumiyet hükmüne dayanmaktadır. Söz konusu kurum ile verilen mahkumiyet hükmünün doğuracağı sonuçlar geri bırakılmakta, bir başka ifadeyle kurulan hüküm sanık hakkında hükme bağlanan hukuki sonuçları doğurmamaktadır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan istifade edilebilmesi için Kanun tarafından aranan birtakım objektif ve subjektif şartlara aşağıda yer verilmiştir. Buna göre,

  1. yargılamanın sonunda verilen mahkumiyet hükmünün iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması,
  2. sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması,
  3. mahkemenin, sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda bir kanaate ulaşması,
  4. sanık hakkında daha önce verilmiş ve denetim süresi devam eden HAGB kararı bulunmaması,
  5. suç ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın sanık tarafından giderilmesi ve
  6. sanığın kendisi hakkında HAGB kararı verilmesini kabul etmesi

gerekmektedir. Aksi halde HAGB şartları oluşmayacağından mahkeme tarafından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesiyle, sanık hakkında beş yıllık denetim süresi başlar. Bu sürede mahkeme tarafından, sanığın belli yerlere gitmekten men edilmesi veya bir sanat ya da meslek programına devam etmesi gibi koruyucu tedbirlerin uygulanmasına karar verilebilir. Kanun'un öngördüğü denetim süresi içinde sanığın kasten bir suç işlemesi veya mahkeme tarafından hükmedilen tedbirlere uymaması halinde, geri bırakılan hüküm açıklanarak normal bir mahkumiyet gibi sonuçlarını doğurur.

Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesiyle başlayan beş yıllık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlememesi ve mahkeme tarafından hükmedilen yükümlülüklere uygun davranması halinde HAGB, sanığın siciline işlenmeksizin beş yılın sonunda ortadan kalkar. Bu durum, verilen mahkumiyet hükmünün hiçbir sonuç doğurmaması anlamına gelmektedir.

B. AYM'NİN İPTAL GEREKÇELERİ

I. HAGB Kararlarına Karşı Kanun Yolu Mekanizmalarına Başvurulamaması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması teknik anlamda hüküm değil, karar olduğundan başvurulacak kanun yolu mekanizmaları açısından uygulamada çeşitli sorunlar yaratmaktaydı. Açıklanması geri bırakılan hüküm ile ilgili istinaf kanun yoluna başvurmak mümkün olmamakla birlikte, HAGB kararının bizatihi kendisine karşı itiraz yoluna başvurulmaktaydı.

AYM, iptal kararında HAGB kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulamamasını Anayasa'nın 36'ncı maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirmiştir. Zira, Kanun tarafından tanınan istinaf yoluna başvurma hakkının kısıtlanması, hükmün denetlenmesini talep etme hakkı ile mahkemeye erişim hakkına müdahale niteliğindedir. Her ne kadar söz konusu haklardan feragat etmek mümkün olsa da bu feragatin geçerli olabilmesi için irade beyanının açık olması, sonuçlarının öngörülebilir olması, adil yargılanma hakkına ilişkin asgari güvencelerin sağlanmış olması ve feragati meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının bulunmaması şarttır. Uygulamada sanığa HAGB isteyip istemediğinin sorulması ve istemesi halinde istinaf kanun yoluna başvurmaktan feragat etmiş sayılmasının, anılan şartlar gerçekleşmiş olmadığından feragati meşru zeminden çıkardığı değerlendirilmiştir.

II. Sanığın HAGB Yönündeki İradesinin Sorulmasının Sanık Üzerinde Haksız Bir Baskı Yaratması

Sanığın HAGB'ye ilişkin irade beyanının ne zaman sorulacağı konusunda yasal bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle AYM, uygulamada yargılama sona ermeden sanığın kendisi hakkında ne yönde bir hüküm tesis edileceğini bilmeden iradesini beyan ettiğine, bu durumun sanığı mahkumiyet tehdidinin varlığı karşısında savunmasız duruma soktuğuna ve henüz doğmamış istinaf kanun yoluna başvuru hakkından peşinen feragat etmeye zorladığına dikkat çekmiş ve bu itibarla hükmün kanunilik şartını sağlamadığına ve sanığa aşırı külfet yüklediğine kanaat getirmiştir. AYM, iptal kararında bu hususla ilgili olarak sanıkların maruz kaldığı güvence eksikliğine dikkat çekerek adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerin denetiminin kanun yolunda yapılamadığını ve bu durumun da hak ihlallerine yol açtığını belirtmiştir. Bu itibarla sanığa HAGB'yi kabul edip etmediğine yönelik sorunun mahkumiyet hükmünün ardından sorulmasına yönelik bir usule ilişkin güvencenin bulunmaması nedeniyle anılan kuralın kanunilik şartını sağlamadığı, ayrıca sanığa aşırı bir külfet yüklediği ve ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

III. HAGB Halinde Müsadere İşlemlerinin Hangi Aşamada İnfaz Edileceğine Dair Belirsizlik Olması ve Yeterince Güvence Sağlanmamasının Maliklere Aşırı Külfet Yüklemesi

HAGB kararı verildiği durumlarda, müsaderenin hangi aşamada infaz edileceğine ilişkin açık bir kanun hükmü bulunmaması nedeniyle infaz zamanında belirsizliklerin olması, anayasal hak olan mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan sınırlamanın keyfi olup olmadığının ileri sürülebileceği istinaf kanun yoluna başvuru imkanının askıya alınması ve yeterli güvencenin sağlanamaması sebebiyle AYM, ilgili kanun hükmünün kamu yararı ile kişilerin mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi bozduğu ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşmıştır.

IV. HAGB ile Mağdurun Anayasal Güvence Altında Olan Maddi ve Manevi Varlığını Geliştirme Hakkının İhlal Edilmesi

İlgili iptal kararında AYM, Anayasa'nın 17'nci maddesinin amacının kişinin maddi ve manevi varlığına yönelik ölüm ya da yaralama olayları gerçekleştiğinde mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların tespit edilmesini sağlamak olduğuna dikkat çekmiş ve HAGB kurumunun uygulanmasının, sanığın infazla edilebilir bir ceza almaması sonucu doğurduğunu ve mağdur açısından manevi bir telafi sağlanamadığı için yeterli ve etkili olmadığını ifade etmiştir.

AYM bilhassa, söz konusu kötü muamelede bulunan fail aynı zamanda bir kamu görevlisi ise bu duruma hoşgörü gösterilmemesi gerektiğinin ve HAGB kurumunun işkence, eziyet, kötü muamele gibi suçlardan yargılanan kamu görevlileri için uygulanmasını yasaklayan bir kanun hükmünün bulunmamasının orantılılık ve mağdurlara uygun giderim sağlanması ilkeleri açısından ihlal teşkil ettiğinin altını çizmiştir.

C. YÜRÜRLÜK

AYM tarafından ilgili kanun hükmünün iptali sebebiyle doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını zedeleyeceği göz önünde bulundurularak iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

D. SONUÇ

Yukarıda özetlenen gerekçeler ile HAGB kurumu, Anayasa Mahkemesi tarafından 1 Ağustos 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere iptal edilmiştir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.