21. yüzyılda havacılık sektöründe yapılmış önemli düzenlemelerin başında gelen Taşınır Donanım Üzerindeki Teminatlar Hakkında Cape Town Konvansiyonu (“Konvansiyon”) ve Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşmeye İlişkin Hava Aracı Donanımına Özgü Konulara Dair Protokol (“Protokol”) ülkemizde 10 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Konvansiyon, akit devletlerde geçerli uluslararası bir güvence rejimi oluşturmayı ve uluslararası bir teminat sicili ihdas ederek alacaklılar açısından uluslararası ticari ilişkilerden doğabilecek riskleri asgari seviyeye indirmeyi ve böylelikle havacılıkta borç finansmanını tüm ilgili taraflarla bakımından kolaylaştırmayı amaçlamıştır.

Konvansiyon ve Protokol, güvence lehtarının haklarını korumakla birlikte hava araçlarını mülkiyeti muhafaza kaydıyla satan veya bu araçları leasing ya da kiralama suretiyle üçüncü kişilere bırakan maliklerin mülkiyet hakkını da korumaktadır. Konvansiyon kapsamında alacaklı olarak tanımlanan kimseler, borçluların ödemede temerrüde düşmeleri, iflas etmeleri ya da başka bir nedenle tasfiye haline girmeleri halinde rüçhanlı alacak hakkına sahip olmaktadır. Cape Town sisteminin getirdiği yollardan yararlanmak için teminatın tescil edilmesi zorunlu değilse de kendisinden sonra gelen (bilhassa tescil edilmiş) teminatlara karşı ileri sürülebilmesi için tescil edilmiş olması gereklidir.

Alacaklıların temerrüt halinde sahip olduğu temel haklar, Konvansiyon'da üç ana başlık altında düzenlenmiştir. Bunlar (i) üzerinde uluslararası teminat olan taşınır donanımının zilyetliğini veya kontrolünü elde etmek (fiili hakimiyet), (ii) üzerinde uluslararası teminat olan taşınır donanımını satmak veya kiraya vermek ve (iii) üzerinde uluslararası teminat olan taşınır donanımının kullanılmasından veya idaresinden doğan semereleri tahsil etmektir. Bu haklara ek olarak Protokol ilave bir imkân daha sunmaktadır. Buna göre alacaklı, IDERA olarak bilinen gayrikabil-i rücu sicilden terkin ve ihraç talebi yetki formunu yetkili mercilere ibraz etmek suretiyle hava aracının sicilden terkinini veya ihracını sağlayabilmektedir. Bu imkânlar, alacaklının taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin veya sözleşmeye uygulanacak hukukun öngördüğü dava, tahkim, geçici hukuki koruma tedbirleri gibi diğer yasal yollara başvurmasına mani değildir.

Konvansiyon ve Protokol'ün Türkiye tarafından kabulünden sonra uyumlaştırma çalışmaları kapsamında Türk Sivil Havacılık Kanunu'na bir ilave yapılmıştır. İlaveten Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından IDERA'nın kaydı, icrası ve terkini hususlarını düzenleyen bir Talimat yayımlanmıştır. Son olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na (“İİK”) eklenen Ek Madde 2 hükmü ile güvence lehtarının hava aracının zilyetliğinin veya kontrolünün devredilmesine ilişkin talepleri bakımından yetkili icra dairesi ve diğer hususlar düzenlenmiştir.

İİK Ek Madde 2 uyarınca hava aracının zilyetliğinin veya kontrolünün kendisine devrini talep eden alacaklı bu talebini herhangi bir yargı kararı aranmaksızın, Ankara İcra Dairesi huzurunda ileri sürecektir. Bunun için öncelikle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne başvurarak ilgili hava aracının Konvansiyon'un uygulama alanına girdiği tespit ve tevsik eden bir belge ile hava aracına ait tescil sertifikası sureti alması gerekmektedir. Alacaklının Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden temin ettiği belgeyi icra müdürlüğüne sunması akabinde icra müdürlüğünün, başkaca herhangi bir araştırma yapmaksızın, talebin gereğini yerine getirmesi ve bu yöndeki kararı borçluya tebliğ etmesi gerekmektedir. Kararın borçlu tarafından üç iş günü içerisinde yerine getirilmemesi durumunda karar icra dairesi tarafından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne iletilecek ve bu suretle icra edilecektir.

Konvansiyon, Protokol ve ulusal mevzuattaki düzenlemeler alacaklıya oldukça kuvvetli bir koruma sağlamaktadır. Bilhassa Cape Town sistemine özgü bir araç olan IDERA borçlu tarafın hareket alanını etkili bir biçimde kısıtlama potansiyeline sahiptir. Ne var ki uygulamada IDERA'nın veya İİK Ek Madde 2'de öngörülen yolun icrası düzenlemelerde öngörüldüğü kadar kolay olmamaktadır. Borçluların hava aracının zilyetliğinin devrine yönelik icra müdürlüğü tarafından tebliğ edilen muhtıraların gereğini yerine getirmediği ve şikâyet yoluna başvurduğu, alacaklının kendisine tanınan başvuru yollarından birkaçına başvurması durumunda mükerrerlik veya derdestlik gibi iddialarla süreci uzatmaya çalıştığına rastlanmaktadır. Ek Madde 2 hükmünde bahsi geçen yönetmeliğin halen yayımlanmamış olması ve hava araçlarının Türk mahkeme ve icra dairelerinin yetki sınırlarının dışına çok hızlı şekilde çıkma kabiliyetine sahip olması da alacaklının işini zorlaştıran diğer unsurlardır. Bu nedenle mevzu bahis bir hava aracına ilişkin sözleşmenin gelecekte meydana gelebilecek uyuşmazlıklar dikkate alınarak kaleme alınması, teminatların tescili, IDERA kaydı gibi işlemlerin eksiksiz ve zamanında yapılması ve uyuşmazlık meydana geldiğinde hava aracının durumuna ve güvence lehtarının beklentisine uygun bir uyuşmazlık stratejisinin takip edilmesi son derece önemlidir. Aksi durumda, alacaklılar Cape Town sistemine özgü bu çözüm yollarından mahrum kalabilirler.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.