Finansal piyasaların küresel bir nitelik kazandığı günümüzde, kurumsal kredi ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına finansman araçlarının çeşitlendiğini ve sınır ötesi bir nitelik kazandığını söylemek mümkün. Bu durumun, rekabet hukukuna yansımalarından biri ise ilgili pazar tanımı bakımından ortaya çıkmaktadır. Çok taraflı kurumsal krediler olarak da adlandırılan sendikasyon kredilerine dair incelemelerde neden daha geniş bir ilgili pazar tanımı gerektiğini Şahin Ardıyok ve Emin Köksal, European Competition Law Review dergisinde yayımlanan makalelerinde değerlendirdiler.

Sendikasyon kredileri Avrupa Komisyonu'nun gündemine geçtiğimiz yıl hazırlanan bir rapor ile gelmişti1 . Türk Rekabet hukuku bakımından ise bu karşılaşma 2017 yılında Rekabet Kurulu'nun, aralarında dünyanın en büyük uluslararası bankalarının da bulunduğu 13 banka hakkında verdiği kararı ile gerçekleşmişti2 . Bu soruşturmanın en dikkat çekici ve eleştirilere maruz kalan noktalarından biri Kurul'un ilgili pazar tanımını gerekli görmemesi olmuştu. Hâlbuki pazar tanımının, yapılacak değerlendirmelerin ürün ve coğrafya ekseninde sınırlarını belirlemesi sebebiyle, rekabet analizinin vazgeçilmez unsurlarından biri olduğu açıktır. Bu yönüyle, olması gerekenden daha dar bir pazar tanımı rekabetçi baskı uygulayan ürün ve coğrafyaları ihmal ederken, olması gerekenden daha geniş bir pazar tanımı ise rekabete aykırı davranışların belirlenmesini engellemektedir.

Güncel uygulamalara bakıldığında, kurumsal finansman için sendikasyon kredilerinin önemli bir kaynak haline geldiğini görmekteyiz. Sendikasyon kredileri, birden çok borç verenin birlikte finanse etmek üzere anlaştığı çok taraflı kredileri temsil eden genel bir kavram olup ayrıca, borç alanın sendikasyon üyelerini kendisinin seçtiği kulüp kredilerini de kapsamaktadır. İlgili makalede, bu krediler bakımından pazar tanımının değerlendirilmesi için temel iki araç olarak, hem sanayi iktisadı literatüründe hem de rekabet otoritelerinin kılavuzlarında yer alan, talep ve arz ikamesi kullanılarak iki ana eksende – ürün ve coğrafya – pazarın doğru bir şekilde tanımlanmasına yarayacak tespitlere yer verilmektedir. Bu bağlamda, talep tarafları bakımından, sendikasyon kredileri üzerinde rekabetçi baskı yaratacak diğer finansal ürünlerin varlığına dikkat çekilerek şirket bonoları ve orta vadeli senetler gibi belli kurumsal finansman araçlarının işletmeler için sendikasyon kredilerinin doğrudan ikamesi olduğuna işaret edilmektedir. Ayrıca, resmin arz tarafını temsil eden bankaların da diğer kurumsal krediler ile sendikasyon kredilerini yakın ikame olarak gördükleri vurgulanmaktadır. Öte yandan, sendikasyon kredilerinde borç alma ve borç verme işlemlerinin ülke sınırlarının ötesinde, uluslararası bir boyutu olduğu da değerlendirilmektedir. Dolayısıyla söz konusu tespitlerden yola çıkılarak, sendikasyon kredilerinin diğer kurumsal finansman araçlarından bağımsız bir pazar olarak tanımlanmaması gerektiği ve uluslararası niteliği de göz önüne alınarak ilgili pazar tanımının ulusal sınırlar ile sınırlandırılamayacağı belirtilmektedir.

İlgili makalenin referansını ve özetinin erişim linkini aşağıda bulabilirsiniz:

Köksal, E. & Ardıyok, Ş. (2019). Necessity of a Broader Market Definition in the Analysis of Syndicated Loans Markets. European Competition Law Review, 40(11), 547-555. Özetine erişim için https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3365828

Footnotes

1 European Commission (2019). EU loan syndication and its impact on competition in credit markets. https://ec.europa.eu/competition/publications/reports/kd0419330enn.pdf.

2 17-39/636-276 sayılı ve 28.11.2017 tarihli Rekabet Kurulu Kararı. https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=b8a26358-485b-4af7-9d42-dc40652899fb.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.