Hatırlanacağı üzere bir önceki yayınımızda Sınaî Mülkiyet Hakların konularından coğrafi işaretlerin ilk ortaya çıktığı tarihten günümüze kadar olan tarihsel süreci konusunda bilgi vermiştik. Bu makalemizde de coğrafi işaret koruması kapsamındaki menşe adı, mahreç işaret ve geleneksel ürün koruma türlerinden adlarından bahsedilecektir.

Bilindiği üzere ülkemizde 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkartılarak 1995-2017 yıllarında coğrafi işaretler bakımından ülkemizde tüm ürünler için tescil alma olanağını sağlamaktaydı. Tescilin sağladığı koruma, Türkiye sınırları içinde geçerli olup, sorumlu kuruluş olarak da Türk Patent Enstitüsü (TPE) görevlendirilmişti. Coğrafi işaret türleri "menşe adı" ve "mahreç işareti" olarak ikiye ayrılmış ve genel olarak yerel yemeklere uygulanan geleneksel ürün adı korumasına yer verilmemişti.

Avrupa Birliği (AB) 1992/2081 sayılı tüzüğünün bir uyarlaması olan işbu 555 sayılı KHK, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girmesi ile ortadan kalkmış ve böylece coğrafi işaretlerle ilgili yeni bir döneme geçilerek aşağıda yer alan yenilikleri ve değişiklikleri beraberinde getirmiştir1.

555 Sayılı KHK Dönemi 6769 Sayılı SMK
Coğrafi işaret koruma kapsamındaki koruma türleri
  • Menşe Adı
  • Mahreç İşaret
Coğrafi işaret koruma kapsamındaki koruma türleri
  • Menşe Adı
  • Mahreç İşaret
  • Geleneksel Ürün Adları
Yayına itiraz süresi 6 ay Yayına itiraz süresi 3 ay
Başvuru Resmi Gazete'de ve yerel veya ulusal gazetede yayınlanır. Başvuru TÜRKPATENT tarafından Resmi Bülten'de yayınlanır.
Denetim raporları 10 yılda bir Kurum'a sunulur. Denetim raporları her yıl Kurum'a sunulur.
Coğrafi işaret ürünleri üzerinde TÜRKPATENT tarafından oluşturulan amblemlerin kullanımı zorunlu hale geldi.
5/1-i maddesine "tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği" hükmü eklendi.
48/2 maddesine "Coğrafi işaretle aynı veya benzer bir marka, coğrafi işaretin korunmasından önce iyiniyetle tescil edilmiş veya bu markanın kullanım hakkı iyiniyetle kazanılmışsa, coğrafi işaretin hak sahibine verdiği yetkiler, marka başvurusunun tesciline ve iyiniyetli kullanımına zarar vermez." hükmü eklendi.
48/3 maddesi ile "Tescilli bir markanın sahip olduğu itibar, ün ve kullanım süresi de göz önünde bulundurularak bu marka ile aynı veya benzer olması sebebiyle markanın varlığına zarar verici veya gerçek kaynağı konusunda yanıltıcı olacak nitelikteki adların coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı olarak tesciline, önceki tarihli hak sahibinin itirazı üzerine izin verilmez." Düzenlemesine yer verildi.

Bugün için Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 417 adet tescilli coğrafi işaret bulunmaktadır. Bunların %64'ünü mahreç işaretler oluştururken geriye kalan %36'lık kısmı menşe adlarından ibarettir. Geleneksel ürün adları ise yeni kanun ile birlikte ortaya çıkmasından bahisle henüz tescile bağlanmamıştır; ancak şuan için 3 adet başvuru bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan karşılaştırma tablosu ışığında bu kavramların hangi coğrafi işaretleri ve ürünleri ifade ettiğini ve aralarında ne gibi farklılıklar olduğunu açıklayacak olursak;

a. Menşe Adı

Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya istisnai durumlarda ülkeden kaynaklanan, tüm veya esas özelliklerini bu coğrafi alana özgü doğal ve beşerî unsurlardan alan, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerin tümü bu coğrafi alanın sınırları içinde gerçekleşen ürünleri tanımlayan adlar menşe adıdır2.

Menşe adları sadece ait oldukları coğrafi bölgede üretilebilmektedir; çünkü ürün niteliklerini sadece ait olduğu yöre içinde üretildiği halde kazanabilmektedir.

Menşe adına örnek olarak Finike Portakalı, Malatya Kayısısı, Afyon Kaymağı, Akkuş Şeker Fasulyesi, Arapgir Mor Reyhanı gibi çeşitli örnekler verilebilir.

Bunlardan Malatya Kayısısı'nı inceleyecek olursak; Malatya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 555 Sayılı KHK'nın yürürlükte olduğu 31 Temmuz 2000 tarihinde Malatya Kayısısı "işlenmiş ve işlenmemiş meyve ve sebzeler ile mantarlar" ürün gruplarında TÜRKPATENT nezdinde menşe adı olarak tescil edilmek üzere dosyalanmıştır.

26 Şubat 2002 yılında 32 sayısı ile tescile bağlanan Prunus armeniaca L. türüne ait olan Malatya Kayısısı başvuru aşamasında sunulan belgelerde belirtildiği üzere sadece Malatya ili ve Baskil, Gürün, Gölbaşı ve Elbistan ilçelerinde bulunan Hacıhaliloğlu, Hasanbey, Kabaaşı, Soğancı, Çataloğlu türündeki ağaçlarda ve o coğrafi bölgenin kendine özgü iklim şartlarında özel bir teknikle yetiştirilebildiği için menşe adı olarak tescil edilmiştir. Söz konusu yetiştirme tekniğini daha somut olarak belirtmek adına tescil belgesinde yer alan açıklamayı aşağıda sizinle paylaşmaktayız.

Yetiştirme Tekniği : Malatya Kayısısı kış dinlenme döneminde 1000-1600 saat soğuklama süresine ihtiyaç duyar. Çiçeklenme ve küçük meyve döneminde (çağla) meydana gelecek -1C° ve daha düşük sıcaklıklarda zarar görür. Soğuk ve sürekli kış, kurak ilkbahar ve güneşli - sıcak yaz mevsimine sahip iklim ister. Kayısı ağaçları bir yetiştirme dönemi içinde 4-6 kez sulanmalıdır. Sıcak, besin maddelerince zengin, tınlı - kireçli topraklarda iyi yetişir. Nemli ve taban suyu yüksek topraklarda yeterince oksijen alamayan kökler boğulur. Ağaçları, kendine verimli olup babalık çeşitlere ihtiyaç duyulmaz.

b. Mahreç İşaret

Coğrafi işaretin diğer bir türü olan mahreç işaret ise; coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adlardır.

Görüldüğü üzere menşe adlardaki ürün ile köken ilişkisi mahreç işaretlere göre çok daha katıdır. Menşe adlarla işaretlenen ürünlerin, temel özellikleri veya tüm özelliklerinin o yöreyle özdeşleşmiş olması şartı aranırken; mahreç işaretlerde belirgin bir niteliğin yöreyle özdeşleşmiş olması hatta ününün o yöreden kaynaklanması dahi yeterli olmaktadır. Örneğin Anamur muzu menşe adı türüne bir örnek olup bağlı bulunduğu coğrafi bölgenin durumu, iklimi, nemi, sıcaklığı ve toprak yapısı gibi faktörlerden etkilenmektedir. Bu gibi faktörlere bağlı olarak bu meyve Türkiye'de sadece Anamur ve Bozyazı ilçesi ile köyleri ve Antalya ili Gazipaşa ve Alanya ilçesi ile köylerinde yetişebilmektedir. Pervari balı da bir başka menşe adı örneği olup Pervari ilçesinde bulunan nektarlı çiçek ve bitki çeşitliliği kalitesini ve lezzetini belirleyen etkin faktörlerdir. Söz konusu örneklerden ürün ile coğrafi köken arasındaki sıkı bağ açıkça görülmektedir.

Kanunun 34/1-a maddesinde bazı istisnai durumlarda menşe adlar için coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge ve alanın yanı sıra ülkenin tamamının da ürüne kaynaklık edebileceği belirtilmektedir. Buna örnek olarak coğrafi sınırı Türkiye, coğrafi işaret türü ise menşe adı olarak tescilli Türk Rakısı verilebilir. Kanunda bu durumun istisnai olabileceğinin belirtilmesinin sebebi ise tüm ülkenin coğrafi sınır olarak kabul edilmesi halinde ürün ile köken arasındaki bağın ülkenin her yerinde aynı kuvvette olamayacağıdır. Şayet tüm ülkenin bir ürünün coğrafi kökeni olarak kabul edilmesi hali daha çok geleneksel özellikli ürünlerde ya da yüzölçümü daha küçük yani bölgesel farklılıkların çok az olduğu ülkelerde söz konusu olabilmektedir.

Menşe adların, mahreç işaretinden diğer bir farkı ise menşe adlarda üretim aşamalarının her birinin yani üretim, işlenme ve hazırlama işlemlerinin aynı coğrafyada gerçekleşmesi zorunluluğudur. Söz konusu işlemlerden herhangi birinin bu bölge dışında yapılması durumunda ürünün karakteristik özelliği bozulacaktır. Bu nedenle genellikle menşe adlar daha dar bir coğrafi alanda tutulmuştur. Konuya ilişkin olarak Urfa biberi menşe adı olarak tescilli olup bu biberde pek çok türdeki biberin tedarik edilmesi, çeşitli şekillerde uygun nem oranında kurutulması, kırılması, elenmesi, karıştırılması ve öğütülmesi işlemlerinin tümünün Şanlıurfa'da gerçekleşmesi gerekmektedir3. Mahreç işaretinde ise durum daha farklı olup ilgili aşamalardan en az birinin bu coğrafi bölgede gerçekleşmesi yeterli olduğundan geriye kalan aşamaların başka yerlerde yapılması mümkündür. Bu durum mahreç işaretlerin coğrafi alanının daha geniş olduğunun göstergesidir. Örneğin Bozdağ kestane şekeri tescilli bir mahreç işaret olup Ödemiş ilçesinde yetişen Akkoza, Tekkoza, Karaaşı türü kestane ağaçlarının meyvesinden yapılan bir şekerdir. Bu itibarla coğrafi işaret ürününün hammaddesinin ilgili coğrafi bölgeden gelmesi şartıyla diğer bir ifadeyle Bozdağ kestanesi kullanmak kaydıyla ülkenin her yerinde bu şeker üretilebilmektedir. Benzer olarak Siirt battaniyesi de; bağlı bulunduğu bölgeden elde edilen tiftikler ve bu bölgeye özgü iplik haline getirme ve dokuma tekniklerinin kullanılması ile başka yerlerde de üretilebilmektedir.

c. Geleneksel Ürün Adları

Sınaî Mülkiyet Kanunu'nun 34. Maddesine göre coğrafi işaret türlerinden olan menşe adı veya mahreç işareti kapsamına girmeyen ilgili piyasada bir ürünü tarif etmek için geleneksel olarak en az otuz yıl süreyle kullanıldığı kanıtlanan adlar, geleneksel üretim veya işleme yöntemi yahut geleneksel bileşimden kaynaklanması veya geleneksel hammadde veya malzemeden üretilmiş olması şartlardan en az birini sağlaması hâlinde geleneksel ürün adı olarak tanımlanmaktadır.

Bugün TÜRKPATENT kayıtlarında tescil edilmek üzere inceleme aşamasında olan Ezo Gelin Çorbası, Osmanlı Şerbeti ve Türk Lokumu için geleneksel ürün adı başvuruları bulunmaktadır. Bu başvuruların yiyecek ve içecek ürünlerine ilişkin olması sadece tesadüften ibarettir.

Geleneksel Ürün Adı altında getirilen yeni koruma türü 1151/2012 sayılı Avrupa Topluluğu Konsey Tüzüğünden (EU Council Directive on "Quality Schemes for Agricultural and Food Products") esinlenerek düzenlenmiştir. İsminden de görüldüğü gibi Avrupa Birliğindeki düzenleme sadece "tarım ve gıda ürünleri" için bir "kalite göstergesi ve teminatı" niteliğinde iken ülkemizdeki düzenleme, gıda ve tarım ürünlerinin yanı sıra, maden ve el sanatları ürünleri ile sanayi ürünlerinden yukarıda belirtilen şartları taşıyan her türlü ürünün, geleneksel ürün adı olarak tescil edilerek, korunmasına olanak tanımaktadır. Ancak benzeri bir koruma türünün diğer ülkelerde olmaması nedeniyle, Geleneksel Ürün Adı olarak Türkiye'de sağlanan korumanın diğer ülkelerde nasıl ve hangi şartlarda sağlanacağı hususunun açık bir soru olarak ortada olduğunu belirtmek gerekir.

Geleneksel Ürün Adların Menşe Adı ve Mahreç İşaret'ten farkı ise;

  • Geleneksel ürün adlarının geleneksel olarak 30 yıl kullanım şartı aranmakta iken mahreç işaret ve menşe adı için böyle bir zorunluluk yoktur.
  • Mahreç işaret ve menşe adlarında belli bir coğrafi bölge ile bağlantı aranmakta iken geleneksel ürün adları için belli bir coğrafi alan sınırı belirlenmemektedir. (Örneğin: aşure, ayran gibi ürünler tüm Türkiye'de benzer şekilde üretilebilmekte yani belli coğrafyadan bağımsız her yerde üretilebilen ürünlerdir.)
  • Mahreç işaretin ve menşe adlarının amblem ile birlikte kullanımı kanun kapsamında zorunlu kılınmışken geleneksel ürün adları için amblemsiz kullanımına olanak verilmiştir. (Ancak bu noktada amblemsiz kullanımların 6769 sayılı kanun hükümlerine tabii olmadığını ve kanun kapsamında sağlanan korumadan yararlanmayacağını belirtmek isteriz.)

Sonuç:

Coğrafi konumu bakımından Türkiye zengin doğal ve beşeri özellikleri sayesinde çok çeşitli coğrafi işaret potansiyeline sahiptir. Bu itibarla çok sayıda yerel ve geleneksel ürünlerin tanıtımı için festival ve şenlikler düzenlenmektedir ancak söz konusu etkinliklere konu ürünlerin çoğuna coğrafi işaret koruması sağlanması bakımından eksiklikler bulunmaktaydı. Yeni SMK ile birlikte mahreç işaret, menşe adı ve geleneksel ürün adlarının tesciline imkan tanınarak bu ürünlerin korunmasındaki eksiklikler bir nebze de olsa giderilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda coğrafi işaretlerin markalar karşısında nasıl korunduğu konusu bir sonraki yayınımızda ele alınacaktır.

Footnotes

1 TPMK, Genel Gerekçe, Md.33.

2 Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adı Tescil Süreci.

3 TEPE, Serap, Coğrafi İşaretlerin Ekonomik Etkileri, Ankara,2008.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.