Kişisel Verileri Koruma Kurulu ("Kurul"), Facebook hakkındaki 18.09.2019 tarihli ve 2019/269 sayılı kararını 3 Ekim 2019 tarihinde yayınladı. Böylece Facebook hakkında ikinci kez kişisel verilerin güvenliğini ihlal ettiği gerekçesiyle Kişisel Verileri Koruma Kanunu'nun ("Kanun") 18 (1) (b) hükmü uyarınca yeni bir idari para cezasına hükmedilmiş oldu. Üstelik bu sefer de bir önceki cezaya benzer olarak, toplam 1.600.000 TL tutarında ciddi bir idari para cezası kesildi.

Kurul'un, 11 Nisan 2019 tarihli, veri ihlalinden, 7 milyona yakın kullanıcının etkilendiğinin tespit edildiği ilk Facebook kararında özetle,

  • Facebook kullanıcı fotoğraflarına erişmek için üçüncü taraf uygulamalara izin veren bir fotoğraf API hatası keşfedildiği,
  • Hatanın 12 gün boyunca devam ettiği,
  • Söz konusu üçüncü taraf uygulamaların yalnızca zaman çizelgesinde yer alan fotoğraflara erişmesi gerekirken, paylaşılmayıp taslak halinde bulunan fotoğraflara dahi erişimin gerçekleşmiş olduğu,
  • Facebook'un kendi platformundaki veri akışını kontrol etme noktasında sıkıntılar yaşandığı,
  • Facebook'un ilgili kişilerin uygulamada paylaşmaya izin verecekleri kişisel verilerinin neler olması gerektiği ve yükleme aşamasında gizlilik ayarlarıyla ilgili seçimlere imkan sağlamayarak, kişisel verilerin bu şekilde işlenmesini açık rızaya dayandırdığı,
  • İhlalden 3 ay sonra Kuruma bildirim yapıldığı,

belirtilerek, Kanun madde 18 (1) (b) hükmü uyarınca, Facebook'a veri sorumlusu olarak veri güvenliğini sağlamaya yönelik gerekli teknik ve idari ve tedbirleri almaması (m.12/1) gerekçesiyle 1.100.000 TL ve en kısa sürede bildirimde bulunma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi gerekçesiyle (m.12/5) 550.000 TL idari para cezası kesilmişti.

18 Eylül 2019'da alınan ikinci Facebook ihlal kararı ise, iki temel gerekçeye dayanıyor: Kurul, ilk olarak Facebook'un Kanun'un 12. maddesinde belirtilen veri güvenliğine ilişkin teknik ve idari tedbirlerin alınmasında kusurunun bulunduğunu tespit ediyor. İkinci olarak ise Facebook'un ihlali tespit etmesine rağmen bunu Kuruma bildirmemiş olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla kararın, veri sorumluları tarafından, hem veri ihlalinin gerçekleşme şekli hem de bunun bildirim süresi olmak üzere farklı açılardan büyük bir önemle ele alınmasında fayda var.

Bu yazıda da, kararı detaylarıyla ele aldıktan sonra, çıkarılması gereken sonuçları değerlendirerek özellikle veri sorumlularının dikkat etmeleri gereken noktalara dikkat çekmek istiyoruz:

1 Karara konu veri ihlali nasıl gerçekleşti?

İhlal, Facebook sisteminin üç ayrı özelliğinde bulunan hataların birbiriyle etkileşimi sırasında gerçekleşmiştir: "Başkasının Gözünden Gör" modu "Doğum Günü Kutlayıcı" ve "Video Yükleyici" özellikleri arasındaki etkileşim halinde görüntülenen erişim jetonları (Access token) aracılığıyla kişinin profilinin görüntülenmesine ve burada yer alan verilere ulaşılmasına neden olmuştur.

Başkasının Gözünden Gör, kullanıcıların, kendi profillerinin başkaları tarafından nasıl görüntülendiğini görebilmesini sağlayan bir gizlilik özelliği olan Facebook'a ait bir ara yüzdür. Bu ara yüz yalnızca profil görüntülemek üzere tasarlanmış olmasına rağmen, bir yanlışlık sonucu, spesifik olarak kişilerin, arkadaşlarının doğum günlerini kutlamalarını sağlayan Doğum Günü Kutlayıcı versiyonu üzerinden, kişilerin Facebook'a içerik yüklemesini sağlayan bir kutucuk aracılığıyla Başkasının Gözünden Gör ara yüzüne video yüklenmesi imkânı tanınmıştır. Söz konusu Video Yükleyicisi, ilk defa yayınlandığında barındırdığı hata sebebiyle uygulamaya 2017 Temmuz tarihinde tekrar konulan versiyon olup, bu kez, hatalı bir şekilde Facebook uygulamasının izlerini taşıyan bir erişim jetonu oluşturmuştur. Tam da bu noktada Video Yükleyicisi, Başkasının Gözünden Gör ekranı üzerinde görüntülendiğinde, görüntüleyene değil; görüntülenen kullanıcıya ait bir erişim jetonu oluşturmakta ve bu jeton suretiyle oluşan açık, Facebook'un kendi kodu üzerinde meydana geldikten bir süre sonra erişim jetonlarına yetkisiz erişilmesine neden olan saldırılar gerçekleşmiştir. Böylece birbirinden farklı üç hatanın bir araya gelmesiyle kullanıcıların profillerinde yer alan bilgilere ulaşılması suretiyle veri ihlali yaşanmıştır.

2 Facebook, söz konusu güvenlik ve gizlilik açığını daha öncesinde giderebilir miydi?

Kurul'un incelemede bulunurken ilk olarak bu açığın boyutuna ve veri sorumlusu tarafından uygulamaya konulmadan önce giderilip giderilemeyeceği üzerinde durduğunu görüyoruz. Başkasının Gözünden Gör ara yüzünde gelen ekranda, arkadaşlarına doğum günü gönderme opsiyonu verilmekte, bu opsiyon video yükleyici ile beraber kullanıldığında ise saldırganların kişisel verilere hukuka aykırı bir şekilde erişmesine imkan tanıyan söz konusu erişim jetonu üretilmektedir.

Kurul, bu şekilde gerçekleşen açıkları, uygulamaya konulacak özelliklerin test aşamasında tespit edilerek giderilebilecek nitelikte bulmuştur. Buradan da veri sorumlusunun, Kanun'un 12. maddesinde belirtilen "kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek" ile ilgili teknik ve idari tedbirleri alma noktasında kusurlu olduğu tespitine ulaşmıştır.

Öyleyse, bir veri ihlalinde, veri sorumlusunun söz konusu ihlali daha önceden tespit ederek giderip gideremeyeceğinin büyük önem taşıdığını anlıyoruz. Bu bağlamda uygulamaları, araçları veya yeni özellikleri kullanıma açmadan önce veri sorumlusunun mutlaka yeterli düzeyde test yapmasının beklendiği aşikâr. Testlerin ne kadarının yeterli olacağı da önemli elbette. Her ne kadar test aşamalarında tüm sorunlar ortaya çıkmayabilirse de, Facebook gibi iş modeli veri işleme üzerinde kurulmuş ve çok büyük miktarda kişisel veri işleyen veri sorumlularının veri güvenliği açısından standart bir yazılım geliştiricisinden daha ağır yükümlükler altında olacağını dikkate almak gerekiyor.

Giderilebilecek bir açığı gideremeyen veri sorumlusu, alması gereken teknik ve idari tedbirler bakımından kusurlu bulunabilir.

Kullanıma açılmadan önce sorunların tespit edilip giderilmesi gerektiği görüşü, Kurul'un, incelemelerinde, Avrupa Veri Koruma Genel Tüzüğü'nde (GDPR) öngörülen tasarımda gizlilik (privacy by design) yükümlülüğünü benimsediğini gösteriyor. Bunun ilkesel olarak bu kararda tanımlanmış olmasını önemsiyoruz. Nitekim bu husus, Kurul'un yayınları ve rehberleri vasıtasıyla da sık sık dile getirdiği duruşuyla da uyumlu.

3 Güvenlik açığının uzun süre boyunca devam etmesi denetim ve kontrol eksikliğini gösterir!

Erişim jetonlarının Facebook kodunda meydana gelmesi Temmuz 2017 tarihine ait. Bununla birlikte bu erişim jetonlarının saldırganlar tarafından kullanılarak, kullanıcıların profillerinin görüntülenmesi suretiyle gerçekleşen saldırı, 14-28 Eylül 2019 tarihlerinde söz konusu olmuştur. Dolayısıyla bu açık 14 ay boyunca devam etmiş ve aslında her ne kadar güvenlik açığı, Facebook'un kendi bünyesinde kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesine neden olsa da, hukuka aykırı erişim, çok uzun bir süre sonra meydana gelmiştir. Facebook'un, bu süre içerisinde gerekli denetim ve kontrolleri yapmış olması halinde ilgili hukuka aykırı erişimi engellemesinin mümkün olduğuna işaret ediliyor. Kurul, bu açıdan da Facebook'u "kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek" ve "kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek" ile ilgili teknik ve idari tedbirleri alma noktasında kusurlu bulmuştur.

Belli periyotlar halinde veya belirlenen tarih gelmemiş olmakla birlikte herhangi bir şüphe veya trafiğin fark edilebileceği bir mekanizmanın kurulması ve buna göre gerekli denetim ve kontrollerin yapılması da başlı başına bir veri güvenliği yükümlülüğüdür.

Öyleyse, veri sorumlusunun veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerinin, sadece güvenlik açığının meydana gelmemesinden ibaret olmadığı, aynı zamanda olası bir açığa dair ön denetim ve kontrolleri de kapsadığı anlaşılmaktadır. Aksi takdirde veri sorumlusu kusurlu bulunabilir.

4 İhlalin tespit tarihi ve veri sorumlusunun ihlale ilişkin aksiyon alma tarihi arasındaki ilişki ne kadar önemli?

Bu soru, veri sorumlusunun, veri koruma hukuku bilinciyle üzerine düşen teknik ve idari tedbirleri alma konusundaki samimiyet ve ciddiyetinin belki de en iyi tespit edilebileceği noktalardan biridir.

İhlal, buradaki anlamıyla saldırı, kaç gün boyunca devam etti? Veri sorumlusu bunu ne zaman tespit etti? Tespit edildikten sonra hangi süre içerisinde aksiyon almaya başladı? Son olarak, saldırıyı ne zaman bertaraf etti? Bu soruların hepsinin, Kurul'un olası bir idari para cezası kararında son derece önemli olduğunu anlıyoruz.

Olayda, saldırı 14-28 Eylül 2018 tarihleri arasında olmak üzere 13 gün boyunca gerçekleşmiştir. Daha da önemlisi saldırı, Facebook tarafından 25 Eylül 2018 tarihinde tespit edilmiş olmasına rağmen 2 gün daha devam etmiştir. Nihayet 27 Eylül 2018 tarihinde açığa yönelik bir aksiyon geliştirilmiş ve 28 Eylül tarihinde Başkasının Gözünden Gör özelliği bütünüyle devre dışı bırakılmıştır. Kurul, bu süreleri, gerçekleşen ihlale zamanında müdahale edilmediğinin bir göstergesi olarak yorumlamıştır. Bu süreler esasında kısa olarak değerlendirilebilecekse de Facebook'un teknolojik imkanları, bünyesindeki veri miktarı ve Kurul'un da belirttiği gibi profillemeye elverişli olması sebebiyle zaman kıstasının daha dar değerlendirildiği söylenebilir. Bu bağlamda bakıldığında, tedbirlerin gerçekleştirilmesinde risk ve imkân değerlendirilmesinin önemli bir kriter olduğu sonucuna varılabilir.

Buradan veri sorumlusunun, kendisine yönelik gerçekleşen bir saldırı karşısında, kendi imkanları ve veri ihlalin oluşturacağı riski değerlendirerek ne derecede ve ciddiyette, gerekli aksiyonları, hangi sürelerle aldığının Kurul tarafından ne kadar önemsendiğini çok açık bir şekilde görebiliyoruz.

5 İhlale konu olan kişiler, sayıları ve veri kategorileri birçok açıdan önemli.

İhlalden 300 bine yakın Facebook'u "Türkçe kullanan kullanıcının" etkilendiği belirtilmiştir. Kurul'un, özet kararında, Türkiye'de bulunan kullanıcıları değil de; Türkçe kullanan kullanıcıları esas alması ise dikkat çekicidir. Karar özetinden bunun nedeni net olarak anlaşılmamakla birlikte, ihlal bildiriminde yapılan bildirimin bu dil kıstası esas alınarak yapılmış olabileceğini düşünüyoruz. Ancak, Kanun'un yersel kapsamının (diğer bir deyişle, extra-territorial/ülke dışı uygulamasının) nasıl yorumlanması gerektiği doktrinde ve uygulamacılar arasında en çok tartışılan konulardan biri. Bu nedenle özet kararda kapsamın dil seçeneği dikkate alınarak belirlenmesinin, olayla sınırlı bir durum mu olduğu yoksa devam eden tartışmalar açısından yabancı veri sorumluları açısından genel olarak dikkate alınması gerekecek bir kriter mi olduğunun Kurul tarafından açıklığa kavuşturulması faydalı olacaktır.

Elbette ki, ihlale konu kişi sayısı de ihlal kararında bir ölçüt. Bunu, Kurul'un vermiş olduğu her kararında, tespit edilebildiği ölçüde, ihlalden etkilenen kişi sayısına ve veri kategorisine yer vermesinden çok net bir şekilde anlıyoruz.

Veri kategorisi açısından ise, daha ziyade ihlalden etkilenen kişisel verilerin özel nitelikli kişisel veri de barındırıp barındırmadığının önemi zaten Kurul kararıyla daha öncesinde somutlaştırılmıştı. Bu noktada Kurul'un 31.01.2018 tarihli ve 2018/10 sayılı "Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesinde Veri Sorumlularınca Alınması Gereken Yeterli Önlemler" kararını hatırlatmakta fayda var. Zira ihlalden özel nitelikli kişisel verilerin de etkilenmiş olması, söz konusu kararda belirtilen yeterli önemlerin de alınıp alınmadığı incelemesi bağlamında olası bir ihlal anlamına gelmektedir.

Facebook kararında da ihlalden etkilenen kimlik, iletişim, eğitim gibi bilgilerinin yanı sıra din bilgisi gibi özel nitelikli kişisel veriler de söz konusudur ve Kurul tarafından yukarıda belirtilen karara da atıf yapılmıştır. Ayrıca etkilenen veri kategorilerine baktığımızda gidilen yerlerin bilgisi ve Facebook'ta son zamanlarda yapılan arama bilgisi gibi, başka verilerle ilişkilendirilerek (aradığı veya gittiği yerin özel bir klinik olması, aramaların özel bir ilaca yönelik olması gibi) kullanıcılara ait özel nitelikli kişisel veri meydana getirebilecek veriler de mevcut.

Nitekim Kurul da; ihlalden etkilenen kişisel verilerin çokluğunu, bu veriler üzerinde yapılabilecek olası bir profilleme tehlikesine değindirmiştir. Profilleme, temel olarak kişisel verilerden yola çıkarak kişinin sevdiği, ilgilendiği şeyleri, hatta kimi durumlarda ırkına, siyasi, felsefi görüşüne ve dinine kadar tahmin etme, değerlendirme ve analiz etme faaliyetlerine dayanmaktadır. GDPR'da yapılan açık tanım uyarınca, "gerçek bir kişiye ilişkin belirli kişisel verilerin değerlendirilmesi için kişisel verilerin kullanımı anlamına gelen otomatik bir kişisel veri işleme biçimi" olarak tanımlanabilir.

Profillemenin de ayrımcılıktan özel hayatın gizliliğinin ihlaline kadar pek çok riske sebep olacak bir işleme faaliyeti olması da; GDPR'da özel düzenlemeye tabi olmasının sebeplerinden biri.

Kurul tarafından yapılacak olası bir ihlal tespiti ve yorumlaması, mevzuatın lafzi bir yorumuyla değil, kişisel verilerin korunması ile ilgili uluslararası ve güncel standartları göz önünde bulundurarak yapılmaktadır.

Kurul'un yerel mevzuatta yer almayan fakat uluslararası kişisel verilerin korunması standartları bakımından en önem arz eden konulardan biri olan profilleme tehlikesine değinmesini, Kurul'un daha önce de açıkça ifade ettiği gibi GDPR'a uyumlu ve paralel uygulamalarda bulunma hedefini net bir şekilde desteklemesi bakımından önemli buluyoruz. Kurul'un yine açık rızanın hizmet şartına bağlanmaması gerektiği, diğer hukuka uygunluk sebepleri varken açık rızanın alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğuna yönelik verdiği kararlar da Kurul'un bu yaklaşımını gösteriyor. İlerleyen zamanlarda da bu şekilde kararların devam edeceğini tahmin ediyoruz.

6 Veri sorumlusunun ihlali Kurum'a bildirme yükümlülüğü hafife alınmamalıdır.

Veri sorumlusu, bir ihlal karşısında ihlali bertaraf etmek üzere alacağı aksiyonlar ile söz konusu ihlali Kurum'a bildirme ve gerekirse Kurum'la işbirliği yapma süreçlerini eş zamanlı olarak gerçekleştirmelidir. Tabi ki Kurum, bu konuda değerlendirmesini yaparken, veri sorumlusunun faaliyetlerini, ölçeğini, tecrübesini, bu çerçevede ihlali tespit ve önleme bakımından imkanlarını, GDPR'da olduğu gibi, her bir olay ve veri sorumlusu özelinde değerlendirmelidir.

Olayda, Facebook temsilcisi tarafından Kurum'a e-posta yoluyla bilgilendirme yapılmıştır. Kararda bildirim yapılmadığı ifadesi kullanılmış olmakla birlikte, bu kanaate aradan geçen sürenin uzun olması nedeniyle mi; yoksa bildirimin tam olarak yapılmamış olması nedeniyle mi varıldığı özet karar içeriğinden tam olarak anlaşılamamaktadır.

Burada yeri gelmişken, Kurul'un Kişisel Veri İhlal Bildirim Usul ve Esaslarına İlişkin 24.01.2019 tarihli ve 2019/10 sayılı kararına ilişkin duyurusunu hatırlamak iyi olabilir. Her ne kadar bahsi geçen ihlal bildirimi açısından zamansal olarak uygulama alanı bulmamış olabilir ise de, Kurul'un kararı uyarınca veri ihlal bildirimlerinin, veri sorumlusunun öğrenme anından itibaren "gecikmeksizin ve en geç 72 saat içerisinde" Kurum'un kendi internet sitesinde yer alan "Veri İhlal Bildirim Formu" aracılığıyla yapılması gerektiğini unutmamak gerekir.

7 Facebook, iki temel ihlalden ciddi idari para cezasına çarptırılmıştır.

Kurul, söz konusu veri ihlali kapsamında Kanun'un 12. maddesi uyarınca alınması gereken idari ve teknik tedbirlerin alınmaması bakımından idari para cezası kararı vermiş olup; kendisine yapılması gereken ihlal bildiriminin yapılmamasını da Kanun'un 12. maddesinin 5. fıkrası uyarınca ayrıca para cezasına tabi tutmuştur.

Sonuç ve Öneriler

Her şeyden önce değerlendirme konusu kararın, teknik boyutu da büyük önem arz etmekle beraber, özellikle veri sorumlusunun yapması ve dikkat etmesi gereken noktalarla birlikte okunmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu noktada özellikle aşağıdaki hususları not etmek isteriz:

  • Veri sorumlularının veri güvenliğine dair yükümlülükleri kapsamından, Madde 12 çerçevesinde tasarımda gizlilik (privacy by design) yükümlülükleri de olduğunu unutmamaları çok önemlidir.
  • Güvenlik/gizlilik açığının yapılacak ön testlerle giderilebilecek nitelikte olması halinde, veri sorumluları bunu gerçekleştirmemiş oldukları oranda kusurlu sayılabileceklerdir.
  • Açığın devam ettiği sürenin uzunluğunun, (veriye izinsiz erişim daha sonraki bir tarihte meydana gelse de) veri güvenliği anlamında veri sorumlusunun kusurunu arttıracağının
  • ve bu süre zarfında denetim ve kontrollerin yapılmamış olmasının veri sorumlusunun yükümlülüğünün ihlali olarak nitelendirilebileceğinin göz önünde bulundurulması gereklidir.

Tespit edilen bir ihlalin bertaraf edilmesi amacıyla veri sorumlusunun imkanları ve riskin boyutu da değerlendirilerek derhal somut ve ciddi adımlar attığını gösterebilir olması, kusur sorumluluğunu azaltabilir.

  • İhlalden etkilenen kişi sayısının fazlalığı idari para cezasının üst limitten verilmesine yol açan faktörlerden biridir.
  • İhlalden etkilenen kişisel verilerin, özel nitelikli kişisel veriler olması halinde Kurul kararında özel nitelikli kişisel verilerin güvenliğine dair belirlenen önlemlerin alınmamış olması, veri sorumlusunun sorumluğunu ağırlaştıran bir faktör olur.

Kanun'da açıkça tanımlanmamış olsa dahi uluslararası standartlarda riskli sayılacak bir veri işleme faaliyetinin gerçekleşme ihtimali riskler değerlendirilirken dikkate alınmalıdır. Tespit edilen bir ihlalin hangi sürede ve ne şekilde Kuruma bildirildiğine dair Kurul'un Kişisel Veri İhlal Bildirim Usul ve Esaslarına İlişkin 24.01.2019 tarihli ve 2019/10 sayılı kararına ilişkin kararına uyulmalıdır. Veri ihlal bildirimlerinin, veri sorumlusunun öğrenme anından itibaren "gecikmeksizin ve en geç 72 saat içerisinde" Kurumun kendi internet sitesinde yer alan "Veri İhlal Bildirim Formu" aracılığıyla yapılması gerekir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.