ÖZET

Sermaye artırımı birçok şirket için piyasa koşullarına uyum sağlayabilme, rakip firmalarla rekabet güçlerini artırma noktasında avantaj sağlayabilmektedir. 6637 sayılı Kanun ile vergi mevzuatımıza eklenen nakit sermaye artırımlarında faiz indirimi uygulaması, sermaye artırımını nakit olarak gerçekleştiren şirketlerin sermaye artırımı yanında sağladığı vergi indirimi ile de ciddi bir yarar sağlamaktadır.

Bu makalemizde nakdi sermaye artırımından kaynaklanan faiz indirimi uygulamasında özellikli konular açıklanmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Nakit Sermaye Artırımı, Faiz İndirimi, Vergi Avantajı.

GİRİŞ

Şirketler, artan enflasyon karşısında azalan sermayelerini güçlendirmek veya fon ihtiyacını karşılamak amacıyla sermaye artırımına yönelmektedirler. Bu durumda şirketler sermaye artırımını nakdi ya da ayni sermaye artışı şeklinde gerçekleştirmektedirler.

Nakdi sermaye artışı, sermaye şirketlerince ilgili hesap döneminde ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi artışlar ile yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakdi olarak karşılanan kısmını ifade etmektedir.

6637 sayılı Kanun ile 01.07.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe konulan nakit sermaye artırımından kaynaklanan faiz indirimi uygulamasında tereddüt edilen bazı hususlarla ilgili değerlendirmelerimiz bu makalemizin konusunu oluşturmaktadır.

I. GENEL OLARAK NAKİT SERMAYE ARTIRIMINDA FAİZ İNDİRİMİ UYGULAMASI

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 10. maddesinde "Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50'si"nin beyanname üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla matrahın tespitinde indirim olarak dikkate alınabileceği belirtilmektedir.

Kanun metninde indirim oranını çeşitli kriterler dikkate alınarak belirlemeye Bakanlar Kurulu'nun (700 sayılı KHK'nın 173'üncü maddesiyle Cumhurbaşkanı'nın) yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. Bakanlar Kurulu kendisine verilen bu yetkiyi 2015/7910 sayılı kararı ile kullanmış ve bazı durumlarda faiz indirimi uygulamasında kullanılacak oranları belirlemiştir. Söz konusu karara göre;

  • Gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri için indirim oranı %0 olarak uygulanacaktır.
  • Aktif toplamının %50 veya daha fazlası bağlı menkul kıymetler, bağlı ortaklıklar ve iştirak paylarından oluşan sermaye şirketleri için indirilebilecek tutarın hesaplanmasında indirim oranı %0 olarak uygulanacaktır.
  • Artırılan nakdi sermayenin başka şirketlere sermaye olarak konulan veya kredi olarak kullandırılan kısmına tekabül eden tutarla sınırlı olmak üzere indirilebilecek tutarın hesaplanmasında indirim oranı %0 olarak uygulanacaktır.
  • Arsa ve arazi yatırımı yapan sermaye şirketlerinde arsa ve arazi yatırımına tekabül eden tutarla sınırlı olmak üzere indirilebilecek tutarın hesaplanmasında indirim oranı %0 olarak uygulanacaktır.
  • 9/3/2015 tarihinden Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 10'uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin yürürlüğe girdiği 1/7/2015 tarihine kadar olan dönemde, sermaye azaltımına gidilmiş olması halinde, azaltılan sermaye tutarına tekabül eden miktarla sınırlı olmak üzere indirilebilecek tutarın hesaplanmasında indirim oranı %0 olarak uygulanacaktır.

Şirketlerin nakit olarak artırdıkları sermaye tutarı üzerinden belli bir faiz hesaplanması ve bu tutarın yarısının sermayesi artan kurumun beyannamesi üzerinde matrahtan indirilmesi esasına dayanan uygulama ile ilgili açıklamalara Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 9)'de yer verilmektedir.

Söz konusu Tebliğ'de, aşağıda yer verilen sermaye artırışlarında faiz indirimi uygulamasından yararlanılmasının mümkün olmadığı hüküm altına alınmıştır.

  • Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklanan sermaye artışları,
  • Sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından kaynaklanan sermaye artışları,
  • Öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan sermaye artışları,
  • Ortaklarca veya ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artışları,
  • Şirkete nakdi sermaye dışında hisse senedi, tahvil veya bono gibi kıymetlerin konulması suretiyle gerçekleştirilen sermaye artışları,
  • Bilanço içi kalemlerin birbiri içinde mahsubu şeklinde gerçekleştirilen sermaye artışları.

II. SERMAYE ARTIMINA İLİŞKİN TUTARIN BAŞKA ŞİRKETE SERMAYE OLARAK KONULMASI YA DA KREDİ OLARAK KULLANDIRILMASI

Özellikle grup şirketlerinde, sermaye artırımında bulunan şirketlerin, sermaye olarak ortak tarafından şirkete konan tutarı, diğer grup şirketine göndererek o şirketin de sermaye artırımı gerçekleştirmesini sağladıkları son dönemlerde sıkça görülmektedir. Bu yöntemde esasen tek bir sermaye tutarı ile birden fazla şirketin sermaye artışı gerçekleştirilebilmektedir.

Bakanlar Kurulu özellikle grup şirketlerinde sıklıkla rastlanan bu uygulamada tek bir şirketin faiz indiriminden yararlanması gerektiği düşüncesi ile kendisine verilen yetkiyi kullanarak başka şirkete sermaye olarak gönderilen tutarda faiz indirimi hesaplamasında oranın %0 olarak uygulanacağı düzenlemesine gitmiştir.

Örneğin; A gerçek kişisi sahibi olduğu X Anonim Şirketi'nin sermaye artırımı için 10.000,0000 TL tutarında parayı şirketin banka hesabına sermaye olarak göndermiştir. X Anonim Şirketi söz konusu tutarı sermaye artırımı olarak tescil ettirdikten sonra iştirak ettiği Y Anonim Şirketi'ne göndermiştir. Y Anonim Şirketi de söz konusu tutarı sermaye artırımı olarak tescil ettirdikten sonra iştirak ettiği Z Şirketine göndermiştir. Bu durumda nakit sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi uygulamasından yalnızca Z Şirketi yararlanabilecektir.

Şirketler sermaye artışlarından gelen tutarları iştirak ettikleri şirketlere sermaye olarak gönderebildikleri gibi, iştirak ettikleri ya da grup şirketi mahiyetine olan diğer şirketler ya da yalnızca ticari iş ilişkisinde bulundukları şirkete kredi olarak kullandırabilmektedirler. Bakanlar Kurulu bu durumda da yine faiz indirimi uygulamasında indirim oranının %0 olarak dikkate alınacağını belirtmektedir. Diğer bir ifade ile sermaye artırımına gidildikten sonra söz konusu tutarın başka şirkete kredi olarak kullandırılması halinde nakit sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi uygulamasından faydalanılamayacaktır.

III. ORTAKLARA BORÇLAR HESABINDAN KARŞILANAN SERMAYE ARTIRIMLARI

Şirketler bazı durumlarda sermaye artırımına ilişkin tutarların nakit olarak yerine getirilmesi yerine bilançolarında yer alan ortaklara borçlar hesabının mahsubu yöntemini tercih edebilmektedirler. Bu durumda şirket nezdinde sermaye artışı gerçekleştirilmekte ancak ortaklar tarafından nakit olarak bir sermaye konulması ya da taahhütte bulunulması söz konusu olmamaktadır. Diğer bir ifade ile ortaklar şirketten olan alacaklarının sermaye olarak şirkete konulması yöntemini tercih etmektedirler.

Şirket ortaklarının sermaye artırımını nakit olarak gerçekleştirmeksizin şirketten olan alacaklarını sermaye artırımına konu etmeleri halinde nakit sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi uygulamasından yararlanamayacakları Tebliğ hükmünde açıkça ifade edilmektedir. Her ne kadar Tebliğ'de konu hakkında düzenleme bulunsa dahi ortaklara borçlar hesabından yapılan sermaye artırımının faiz indiriminden yararlanıp yararlanmayacağının belirlenmesinde söz konusu borcun kaynağının araştırılması gerektiği kanaatindeyiz. Şayet Ortaklara Borçlar hesabında yer alan bakiye geçmiş dönemlerde şirket ortağı tarafından şirkete yapılan nakit bir ödemeden kaynaklanıyorsa bu tutarın sermaye artırımına konu edilmesi halinde faiz indirimi uygulamasından yararlanılması gerektiği düşüncesindeyiz. Çünkü yapılan sermaye artırımının asıl kaynağı yine nakit olarak karşılanmış bir borç ilişkisine dayanmaktadır.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere her ne kadar Tebliğ'de açıkça bir düzenleme yer alsa dahi Ortaklara Borçlar hesabından yapılan sermaye artışları için de nakit sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi uygulamasından yararlanılabilmesi gerekmektedir. Bu durumda olan mükellefler tarafından ilgili dönem kurumlar vergisi beyannamesinin ihtirazi kayıtla verilerek durumun dava konusu edilmesi halinde yargı önünde müspet sonuç alınma ihtimalini yüksek görüyoruz.

SONUÇ

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 10. maddesinin "ı" bendindeki düzenleme, çeşitli nedenlerle mevcut sermayenin yetersiz kalması durumunda sermayenin güçlendirilerek şirketleri nakdi sermaye artırımına teşvik etmektedir. 

Bakanlar Kurulu tarafından sermaye artışına konu tutarın başka şirkete sermaye olarak konulan ya da kredi olarak kullandırılan kısmının faiz indirimi uygulamasından yararlanmaması gerektiği hususundaki düzenlemenin yerinde olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü yazımızda izah edildiği üzere, tek bir sermaye unsuru ile birden fazla şirketin sermaye artımını gerçekleştirmek ve faiz indiriminden yararlanmak, teşvik unsurundan yersiz ve fazla yararlanmaya yol açacaktır.

Kanun düzenlemesinde yer alan bilanço içi kalemlerin mahsubu şeklinde gerçekleşen sermaye artırımlarının faiz indiriminden yararlanamayacağına ilişkin düzenlemenin gözden geçirilerek revize edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim bu durumun yargıya intikal ettirilmesi halinde yargı tarafından Ortaklara Borçlar hesabından karşılanan sermaye artışlarının nakit sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi uygulamasından yararlanabileceği yönünde karar verme ihtimalini yüksek görüyoruz. Ortaklara Borçlar hesabından sermaye artışında bulunan mükelleflerin ilgili dönem kurumlar vergisi beyannamesini ihtirazı kayıtla vererek faiz indiriminden yararlanamamaları hususunu dava konusu etmeleri halinde olumlu sonuç alacakları düşüncesindeyiz.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.