Şirketlere sermaye getirme yollarından biri de "ayni sermaye koyma" yöntemidir. Ayni sermaye nakdi değeri olan hisse senetleri olabileceği gibi, kanunda sayıldığı üzere, üstünde haciz, sınırlı bir ayni hak veya tedbir olmayan ayınlar ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer de bu kapsamda yer alabilir.  Özellikle son dönemde teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte ayni sermaye olarak fikri mülkiyet haklarının getirilmesi yöntemi yaygınlaşmıştır.

09 Temmuz 1959 tarihli mülga Ticaret Kanunu, ticaret şirketlerine ayni sermaye olarak getirilecek değerler arasında fikri mülkiyet haklarını saymamış olmakla birlikte, uygulamada bu hakların sermaye olarak konulabileceği kabul edilmekteydi.

14 Şubat 2011 yılında yürürlüğe giren yeni Ticaret Kanunu ise 127. maddesinde fikri mülkiyet haklarını sermaye olarak konulabilecek değerler arasında saymıştır.

"MADDE 127- (1) Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;

  1. Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
  2. Fikrî mülkiyet hakları,
  3. Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
  4. Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
  5. Kişisel emek,
  6. Ticari itibar,
  7. Ticari işletmeler,
  8. Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
  9. Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
  10. Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer, konabilir."

Buna paralel olarak Ayni Sermaye başlıklı 342 ve 581. maddelerde fikri mülkiyet haklarının ayni sermaye olarak konulabileceği açıkça belirtilmiştir.

"MADDE 342- (1) Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. "

Bu hükümlerde geçen fikri mülkiyet hakları 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nda; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent ve faydalı model olarak tanımlanmış, böylece ticaret şirketlerine ayni sermaye olarak getirebilecek değerlerin neler olabileceği konusunda şüpheye yer verecek bir husus kalmamıştır.

Bir ayın veya hakkın ticaret şirketlerine ayni sermaye olarak getirilebilmesi için onun değerinin saptanması gerekir. Ancak uygulamada bu konuda birçok zorlukla karşılaşılmaktadır. Örneğin; halka açık bir şirketin hisse senetlerinin ayni sermaye olarak konulmasında çok fazla bir zorluk yoktur. Hisseler günlük olarak piyasada belirlenmektedir. Ancak diğer ayni sermaye değerlerinin tespitinde sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. 6102 sayılı yeni kanun da ayni sermaye olarak konulan bu hakların değerlerinin nasıl saptanacağına dair bir düzenleme getirmemiştir. Bu nedenle, bu değeri saptamak için mahkemeler bilirkişiler atamaktadır. Bilirkişilerin uzmanlık dereceğine göre tespit ya kolaylaşmakta ya da zorlaşmaktadır.

Markalar

Marka değerinin saptanması için birçok farklı yöntemden bahsedilse de her markanın değerlendirmesinde kullanılan tek bir yöntem mevcut değildir. 2008 tarihli bir bilirkişi raporunda bu yöntemlerden biri olan lisans bedelinin esas alınması kabul edilmiş ve değerleme buna göre yapılmıştır. Raporda; marka lisans suretiyle kullanılmak istendiğinde ne kadar lisans bedeli ödeneceği hesaplanmış ve bu bedel lisans süresiyle çarpılarak markanın değeri hesaplanmıştır. Yine aynı raporda ayırt edici gücü daha düşük olan başka bir markanın değeri sadece tescili için yapılan masraflarla sınırlı olarak hesaplanmıştır.

Buradan da görülmektedir ki her markanın ayırt edici gücü, lisans süresi ve kullanım alanı gibi özgün durumlara göre farklı değerleme yöntemleri seçilecektir.

Değer hesaplamasında asıl sorun ise yeni tescil edilmiş ve lisans bedeli hesaplanamayan markalarda ortaya çıkmaktadır.

Yazılımlar

Yazılımların değer tespiti ise hayli zordur. 2015 tarihli bir bilirkişi raporunda bir yazılımın değeri rayiç değeri hesaplanarak tespit edilmiştir. Ancak örneğin lisans satışlarına yeni başlayan bir yazılımın değeri nasıl tespit edilecektir? Yazılımların maliyetine bakarak değer tespiti yapmak ironik bir durumdur. Öte yandan; pazar payı, hacmi, kapasitesi gibi konuların incelenmesi, değer araştırılmasında her zaman kolaylık arz etmemektedir. Bu nedenle yazılım değer tespit taleplerinin, yönteminin talepten önce kurgulanması, bilirkişilere anlatılması ve bilirkişilerin ikna edilmesi gerekmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.