Denkleştirme tazminatı, acentelik veya tek satıcılık gibi münhasırlık içeren anlaşmaların belirli nedenlerle sona ermesi halinde, bölgesindeki münhasırlığına güvenerek yapılmış olan pazar yatırımlarına karşılık olarak firmadan talep edilebilen tazminattır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 122'nci maddesi ile düzenlenen denkleştirme tazminatının amacı, acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle, acentenin, belirli bir süre pazarda faaliyette bulunacağına güvenerek yapmış olduğu reklam ve tanıtım faaliyetleri ile pazar ve müşteri portföyü oluşturan, bu anlamda sözleşmenin feshedilmesinden sonra dahi müvekkil firmanın yarar sağlamasına vesile olması nedeniyle belli oranda tazminata hak kazanması suretiyle hakkaniyetin ihdas edilmesi düşüncesidir.

6762 sayılı eski Ticaret Kanunu ("eTTK") tarafından düzenlenmeyen, ancak eTTK döneminde dahi Yargıtay içtihatları ile tanınan ve mahkemelerce uygulanan denkleştirme tazminatı, Avrupa Birliği mevzuatına uyum çalışmaları neticesinde 6102 sayılı TTK ile düzenlenerek kanuni dayanağa kavuşmuştur.

TTK, aşağıda sıralanan şartların kümülatif olarak gerçekleşmesi halinde acente müvekkilinden uygun bir tazminat isteyebileceğini hüküm altına almaktadır.

  1. Müvekkilin, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi,
  2. Acentenin, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetmesi,
  3. Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşmesi,

Buna göre denkleştirme tazminatı istenebilmesi için işletmeye acente tarafından yeni müşteri kazandırılmış olması ve sözleşme devam edilseydi acentenin, işletmeye kazandırdığı "yeni" müşteriler dolayısıyla ücret alacak olması şartları aranmaktadır.

Buna ek olarak denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olması gerekmektedir. Hakkaniyet şartının gerçekleştiğini mahkemeler tarafından acentenin gayretleri, imaj yaratma, müvekkili ve ürünü tanıtma, bilinilirlik oluşturma ve rekabet piyasasından pay alma çalışmaları incelenmek suretiyle tespit edilmektedir.

Bunların yanında, acentenin denkleştirme tazminatı talebinde bulunabilmesi için sözleşmenin haklı bir sebep olmaksızın acente tarafından feshedilmiş olması veya haklı bir sebebe dayanarak müvekkil tarafından feshedilmiş olması gerekmektedir.

Denkleştirme Miktarının Belirlenmesi

Denkleştirme miktarının belirlenmesi için hangi yöntemin uygulanacağı TTK tarafından düzenlenmemektedir. Ancak denkleştirme tazminatının üst sınırını acentenin son beş yıllık faaliyeti neticesinde aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalaması olarak belirtmektedir. Acente beş yıldan daha az bir süre için faaliyette bulundu ise faaliyette bulunduğu süre boyunca aldığı komisyon veya diğer ödemelerin ortalaması üst sınır olarak belirlenmektedir.

Buna göre mahkemeler somut durumun özelliklerine göre, üst sınırı yukarıdaki yöntem ile hesaplanan miktarı aşmamak kaydıyla hakkaniyete uygun bir tazminata hükmetmektedirler.

TTK, acentenin denkleştirme isteminden önceden vazgeçmesini yasaklamaktadır. Buna göre acentelik sözleşmesinde denkleştirme tazminatı istenemeyeceğine dair bir hükmün bulunması halinde ilgili hüküm geçersiz sayılmaktadır. Ancak sözleşmenin yapılmasından sonra denkleştirme isteminden vazgeçilmesi, herhangi bir hile veya kanunu dolanmak anlamını taşımamak kaydıyla mümkündür.

TTK aslen acenteler için düzenlenmiş olan denkleştirme talebinin, hakkaniyete aykırı düşmemek kaydıyla tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanacağı hüküm altına alınmaktadır.

Böylelikle birbirlerine çok benzeyen iki sözleşme tipi olan acentelik sözleşmesi ile tek satıcılık sözleşmesi arasında denkleştirme talebi yönünde oluşacak hakkaniyete aykırı farklılıkların engellenmesi amaçlanmaktadır.

Yargıtay herhangi bir ihtilaf halinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini, aralarında akdedilmiş bulunan sözleşme hükümlerini incelemek suretiyle karar tespit etmektedir. Acentelik veya tek satıcılık sözleşmesi, yazılı olma koşuluna bağlanmamaktadır. Buna göre yazılı olarak anlaşma yapmamış taraflar aralarında anlaşma olduğunu ve bu anlaşmanın münhasırlık unsurlarını haiz olduğunu her türlü delil ile ispatlama hakkına sahiptirler.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.