Vasıta kullanarak el atmada; örneğin kişi, kendi taşınmazı ile birlikte komşunun taşınmazının tamamını veya bir kısmını kiraya vermek suretiyle el atmaktaysa bu durumda kiracı fiilen el atan, Kiraya Veren de kiracıyı vasıta olarak kullanarak el atan konumundadır.

Olası bir tespit yahut ihbar halinde gerçek hak sahipleri tarafından hukuki ve bununla bağlantılı olarak cezai yargılama süreci başlatılabilecektir.

Hukuki;

  1. Hak sahiplerinin hukuki yönden başvuracağı dava el atmanın önlenmesi davası olup, bu davanın davalısı haksız el atmada bulunan tüm gerçek ve tüzel kişiler olacaktır. Bu davada el atan kişinin kusurlu olması ya da davacının zarar görmesi aranmaz bu hususlar bir savunma olarak ileri sürülemez.
  2. Somut olayda karşılığını bulduğu gibi, bir kimse kendi taşınmazı ile birlikte komşusunun taşınmazının bir kısmını da benimdir diye kiraya vermiş ve bu suretle kiracının haksız el atmasına neden olmuşsa, kiraya veren kiracı ile birlikte davalı gösterilmelidir. Her ikisi arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Birlikte davalı gösterilmesi gereken hallerde bunlardan biri aleyhine dava açılması halinde davanın reddi yoluna da gidilmemektedir. Bu sebeple hak sahibi salt Kiracı aleyhine de bu davayı açabilecektir, bu durumda kiracının kira sözleşmesinin dışına çıktığı veya kiralananın haksız el atmanın doğmasına sebebiyet verdiği Davacı tarafından ispat olunduğu takdirde, el atmanın önlenmesi davası davalı gösterilen Kiracı aleyhine sonuçlanabilecektir.
  3. Hak sahiplerinin hukuki yönden başvuracağı bir diğer dava ise tazminat (ecrimisil) davasıdır. Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca, haklı bir sebep olmaksızın işgal edilen ve kullanılan taşınmaza yönelik olarak, hak sahibinin ecrimisil davasını açmak sureti ile tazminat talep etmesi mümkündür.

    Yargıtay'ın istikrar kazanmış bir kararında ecrimisil; Y3HD, 2007/8065 E., 2007/8303K., T. 21/05/ "Ecrimisil, hak sahibi zilyedin kötü niyetli zilyedden isteyebileceği bir tazminattır" olarak tanımlanmıştır.
  4. Hak sahibi el atmanın önlenmesi ve tazminat istemini tek bir dava ile talep edebilecektir. Tazminat davasında el atmanın önlenmesi davasından farklı olarak davalının kusursuzluk hali ve davacının zarar görmüş olması hali büyük önem arz etmektedir. Kiracının fiili el atmada kusuru olduğunu ve davacı hak sahibinin bundan zarar gördüğünün ispat yükü iddia sahibi davacıya ait olacaktır.
  5. Ecrimisilin talep edilme şartları; Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında açıkça belirlenmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında 22/4, T.08.03.1950: "başkasının taşınmazını haksız olarak kullanmış olan kötüniyetli kimse, o taşınmazı haksız olarak elinde tutmuş olmasından doğan zararları ve malikin elde ettiği ya da elde etmeyi ihmal eylediği semereleri tazmin ile yükümlüdür. Zira işgal zararı gelir getirebilecek bir yerin haksız işgali nedeniyle malikin o yerden olağan biçimde yararlanmaması yüzünden malvarlığındaki artışa engel olmaktır" şeklinde hüküm tesis edilmektedir.
  6. Buna göre; birlikte aranan şartlar;

    1. Haksız işgali gerçekleştiren zilyedin kötü niyetli olması
    2. Haksız işgal olması
    3. Haksız işgalden, malik veya zilyedin zarara uğramış olması
    4. Kötüniyetli zilyedin elde ettiği bir kazanım olması
    halleridir.

    Yukarıda yazılı şartların oluşması ile ecrimisil talebi mahkeme tarafından kabul edilir. Somut olayda davacı tazminat davasında işbu iddiasını ispatla mükelleftir. Ancak burada parsel dışı kullanımın yani hukuki ayıbın bilinerek el atmaya devam ediliyor olması sebebiyle iyi niyet savunmasında bulunmak güç olacaktır.
  7. Tazminat ve zamanaşımı açısından bakıldığında; Yargıtay çeşitli kararlarında tazminatın niteliğini kira bedeline benzetmiş, dolayısı ile TBK'nın 147. maddesinde kira bedeline ilişkin olarak düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresinin ecrimisil için de uygulanacağı görüşlerine yer vermiştir. Bu görüş, Yargıtay'ın genel kabul gören Y3HD, 1999/6070E., 1999/6902K., T. 29.6.1999 kararında: "ecrimisil davaları (5) yıllık zamanaşımı süresine tabi olup bu (5) yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar " şeklinde ifadesini bulmuştur.

Cezai;

  1. Bir diğer elde söz konusu haksız el atmaya dayanarak hak sahipleri TCK m. 154 "hakkı olmayan yere tecavüz" düzenlemesine dayanarak suç duyurusunda bulunulmaktadır.
  2. TCK m. 154'te düzenlenen "hakkı olmayan yere tecavüz" suçu:

    "Bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir."

    İfadeleri ile düzenlenmiştir.
  3. Bu durumda savcılık, haksız yere el atma eylemini gerçekleştiren gerçek kişi aleyhine veya tüzel kişinin yetkilileri aleyhine TCK m. 154 uyarınca soruşturma başlatmaktadır. Bu hususta elbette yine cezaların şahsiliği esas alınacak ve fiilen el atmada bulunan kişinin fail olarak kabulü ile soruşturma o kişiler üzerinden yürütülecektir. Savunmada kıstaslar hukuki sorumluluğun tespiti ile paralel olmakla birlikte uygulamada cezai yargılama aşaması sıklıkla hukuk dosyasının kararını yani fiili el atma olup olmadığının ve el atmanın kim tarafından yapıldığının tespitini bekletici mesele olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla hukuk davalarında kusursuzluğun ispat edilebildiği ölçüde cezai müeyyide olasılığı da ortadan kalkacaktır.
  4. Kiracının sorumluluğuna gidilmesi durumlarında hukuki sorumluluklar söz konusu Kiracı tüzel kişi ise tüzel kişiliğe, cezai sorumluluklar ise tüzel kişiyi erk olarak temsile yetkili kişilere yöneltilecektir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.