Yabancı mahkeme kararlarının verildiği ülke dışında kabul edilmesi, hüküm ve sonuç doğurması kararın tanınması ve tenfizi ile mümkündür.  Tanıma ve tenfizin birbirinden farkı; tenfiz kararı ile hükmün aynı zamanda icra edilebilir olması, icra faaliyetlerinde bulunulabilmesi olarak açıklanabilir. Tanıma da mahkeme kararı sadece kesin hüküm ve kesin delil olarak kabul edilirken tenfiz de aynı zamanda kararın icrai işlemleri de yapılabilmekte hüküm sonuç doğurmaktadır.

  Tanıma ve tenfize ilişkin düzenlemeler her devletin iç hukuk kuralları ile düzenlenmekte olup, hukukumuzda da Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki kanun ile  (MÖHUK) tanıma ve tenfize ilişkin geçerlilik şartları belirtilmiştir.

      Tanıma ve tenfiz kararı verilebilmesi için öncelikle Yabancı mahkeme ilamının olması, ilamın kesinleşmiş olması(kesinleşme ilamı veren mahkemenin hukuk kurallarına göre olacaktır) ,ilamın hukuk davalarına ilişkin olması gerekmektedir. Bu hususlar MÖHUK 50. Maddede düzenlenmiştir.

     İlgili kanunun devam eden maddelerinde ise tanıma ve tenfiz kararı için esasa ilişkin şartlar belirtilmiştir.5718 sayılı Milletler arası Özel hukuk ve Usule İlişkin Kanun (MÖHUK)esasa ilişkin olarak

  Tenfiz  şartları

                          MADDE 54 –  (1) Yetkili mahkeme  tenfiz  kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:

                          a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların  tenfizini  mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.

                          b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.

                          c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.

                          ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı  tenfiz  istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak  tenfiz  istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.

Kanunda açıkça belirtildiği üzere tenfiz kararı verilebilmesi için kararı veren devlet ile karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma veya kanun hükmünün fiili uygulamanın olması şarttır. Yani mütekabiliyet ilkesi geçerli olup karşılıklı olarak devletler bir anlaşma olması halinde yâda fiili uygulama halinde yabancı mahkeme kararını egemenliklerine yargı bağımsızlığına müdahale saymayıp centilmenlik gereği tenfiz eden devletlerin kararlarına ilişkin olarak iç hukuklarındaki düzenleme doğrultusunda tenfiz kararı vermektedir.  

Bir diğer husus da ilamın Türk Mahkemelerinin münhasıran yani sadece kendisinin yetkili olduğu hususlarda verilmemiş olmasıdır. Sadece Türk Mahkemelerinin yetkili olduğu bir hususta yabancı mahkeme kararının tenfizi mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse vesayete ilişkin kararlar, gayrimenkulün aynına ilişkin kararlar Yargıtay tarafından da münhasır yetkiye müdahale sayılmış ve tanıma ve tenfiz talebinin reddine karar verilmiştir.

Tanıma ve tenfizi istenen ilamın kamu düzenine aykırı olmaması en önemli hususlardan birisidir.Yabancı mahkeme kararı verildiği devlette kamu düzenine aykırı sayılmasa da iç hukukumuza göre Kamu düzenine aykırı ise tenfizi mümkün değildir.

Tanıma ve tenfizde yabancı mahkemece verilen kararın isabetli olup olmamasına bakılmaz. Kararın nedeni ile ilgili hususlar değerlendirilmez. Bunun yanında tenfizin şartlarından biri de   kendisine karşı tenfiz istenen kişinin usulüne uygun olarak mahkemeye çağrılmış olma şartı aranmaktadır yani kararın içeriğiyle ilgilenilmemesine rağmen davanın hukuka uygun şekilde taraflara  bildirilmiş olması savunma hakkının gerçekleşmiş olması şartını aramaktadır. Ayrıca kendisine karşı tenfiz istenen kişinin bu hususlara dayanarak tenfiz talebine ilişkin olarak itirazının olmaması gerekmektedir. Tenfiz kararı verilebilmesi için kanunda sayılan şartlar bunlardır.

Yukarıdaki maddeler karşılıklılık ilkesi harici tanıma için de gerekli şartlardır.

TANIMA VE TENFİZ TALEBİNDE KİMLER BULUNABİLİR?

Tanıma ve tenfiz talebinde hukuki yararı olan herkes bulunabilmektedir. Kararın taraflarının başvurması şart değildir. Tanıma ve tenfizi yapılmamış boşanma kararında taraflardan birinin vefatı halinde mirasçılar tanıma ve tenfiz talebinde bulunabilirler mirasçıların hukuki yararı vardır.Tanıma ve tenfiz yapılmaması halinde kişi halen evli görünecek ve boşandığı eşi mirasçı olarak yer alacaktır. Bu ve benzer örneklerde olduğu gibi hukuki yararı olan herkes tanıma ve tenfiz Talebinde bulunabilir.

HANGİ MAHKEME GÖREVLİDİR?

Genel olarak Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Boşanma ve Aile Hukukuna ilişkin davalarda Aile Mahkemeleri görevlidir.

YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?

Tanıma ve tenfiz talebinde bulunan kişinin Türkiye deki yerleşim yeri ve sakini olduğu yerdir.Türkiyede yerleşim yeri ve sakini olduğu yer bulunmaması halinde Ankara,İstanbul ve İzmir mahkemelerinde dava açılacaktır.

Kanunda açıkça belirtildiği üzere tenfizine karar verilen ilamlar Türk Mahkemelerinde verilmiş gibi icra edilirler.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.