Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Ayrıca Türkiye'de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya müdahil olarak katılması veya takip yapması halinde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat göstermesi gerekmektedir.

Türk hukukunda kural olarak Türk veya yabancı gerçek ve tüzel kişiler bakımından Türk mahkemelerinde dava açmak,davaya katılmak veya icra takibinde bulunmak teminat yatırma şartına bağlı değildir. Ancak, istisnaen bazı hallerde davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın ileride haksız çıkması durumunda, karşı tarafın maruz kalacağı muhtemel zararları ve devletin yargılama giderlerini karşılamak üzere teminat istenebilmektedir. 

5718 sayılı Milletler Arası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 48. maddesi Yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak olan teminat hususunu düzenlemektedir. Bu madde hükmü "Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda" olduğunu belirtmektedir. Bu maddenin devam fıkrasında ise "Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar." hükmüne yer verilerek bu kuralın istisnaları belirtilmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Teminat gösterilecek hâller başlıklı 84. maddesinde "Türkiye'de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya müdahil olarak katılması veya takip yapması" halinde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat göstermesi gerektiği tanzim edilmektedir.

Yukarıdaki bilgilere göre, MÖHUK madde 48 davacı, davaya katılan veya icra takibinde bulunanın "yabancı" olması halinde; HMK madde 84 ise "Türk vatandaşı olup da Türkiye'de mutad meskeni bulunmaması" halinde teminat yükümlülüğünü düzenlemektedir. 

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu, gerçek kişiler bakımından "yabancı" kavramını tanımlamıştır. Bu tanım uyarınca yabancı "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişiyi" ifade etmektedir. Buna göre Türk vatandaşı olmayan yabancı devlet vatandaşları ile vatansızlar veya mülteciler de Türkiye'de dava açarken teminat yatırmak zorundadırlar. Hem Türk vatandaşlığına, hemde başka bir devlet vatandaşlığına sahip olanlar ise MÖHUK madde 4(b) hükmü uyarınca Türk vatandaşlıkları esas alınacağı için teminat yatırma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Tüzel kişiler bakımından yabancılık, 5718 sayılı kanunun 9. maddesi uyarınca statülerinde belirtilmiş olan idare merkezine göre belirlenmektedir. Buna göre tüzel kişiliğin statüsünde gösterilen idare merkezi yabancı bir devlette ise tüzel kişi yabancı, Türkiye'de ise tüzel kişi Türk sayılmaktadır.

HMK'nın 87. maddesin uyarınca teminatın miktarı mahkeme veya icra dairesi tarafından, hal ve şartlara ve olayın özelliklerine göre serbestçe takdir edilecektir. Teminat miktarı, her somut olaya göre dava kaybedildiğinde veya takip sonuçsuz kaldığında tamamlanacak harçların ve dava masraflarının veya tarifelere bağlı avukatlık giderlerinin ve benzeri hallerin dikkate alınması suretiyle belirlemelidir. Ancak uygulamada genel olarak ihtiyati haciz veya tedbir uygulamalarında gelenek haline gelmiş olan %10 veya %15 nispeti burada da uygulanmaktadır.

Mahkeme veya İcra dairesi tarafından belirlenmiş olan teminatın, verilen süre içerisinde yatırılmamasının yaptırımı HMK madde 88 hükmünde açıklanmıştır. Buna göre belirlenen kesin süre içerisinde teminat gösterilmezse, dava usulden reddedilir; müdahale istenmiş ise bu müdahale talebinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir.

5718 sayılı kanun madde 48(2) hükmü karşılıklılık bulunması halinde Türk mahkemelerinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişilerin teminat yatırmaktan muaf tutulması gerektiğini belirtmektedir. Karşılıklılık akdi, kanuni veya fiili şekilde olabilmektedir. Bu nedenden ötürü davacı, müdahil veya icra takibinde bulunan tarafın vatandaşlığında bulunduğu ülke ile Türkiye arasında teminattan muafiyeti öngören bir anlaşma veya kanun hükmü yahut fiili uygulama var ise teminat muafiyeti uygulanacaktır.

Türkiye, teminattan muafiyet öngören çeşitli milletlerarası anlaşmalara taraftır;

  • Hukuk Usulüne Dair La Haye Anlaşması'nın 17. maddesine göre akit devletlerden birinde ikametgah sahibi olup da diğer bir akit devlet mahkemesinde dava açan veya davaya katılan akit devlet vatandaşları gerçek veya tüzel kişilerden, yabancı olmaları veya o ülkede ikametgah veya mesken sahibi olmamaları sebebiyle herhangi bir teminat veya depozito istenmemektedir. 
  • 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Anlaşması'nın 16. maddesi ile mültecilerin, mutad ikametgâhlarının bulunduğu akit devlette teminat yatırmaktan muaf kılınması ve diğer âkit devletlerde ise mutad ikametgâhının bulunduğunu akit devlet vatandaşı muamelesi görmeleri öngörülmüştür.
  • Avrupa ikamet Anlaşması'nın 9. maddesinde, akit devlet vatandaşları bakımından yabancı olmaları veya ülkede ikamet sahibi olmamaları sebebiyle diğer âkit devletlerde herhangi bir teminat veya depozito istenmeyeceği kararlaştırılmaktadır.
  • Demiryolu ile Yolcu ve Bagaj Taşınmasına ilişkin 1961 tarihli Anlaşma'ya (Civ) Ek 26.2.1966 günlü Anlaşmanın 20(2). maddesi ve Kara Yolu ile Eşya Taşıma Sözleşmesi'nin (CMR) 31(5). maddesi ile Anlaşmaya dayanan davalar dolayısıyla davacılardan teminat istenemeyeceği belirlenmektedir. 
  • Nafaka Alacaklarının yabancı Memleketlerde Tahsili ile İlgili Sözleşme 9. madde 
  • Çocuklara Karşı Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması ve Tenfizine İlişkin Sözleşme 9. madde 
  • Nafaka Alacaklar Konusundaki Kararların Tanınmasına ve Tenfizine ilişkin sözleşme 15. ve 16. Madde
  • Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması Ve Tenfizi İle Çocukların Velayetinin Yeniden Tesisine İlişkin Avrupa Sözleşmesi 503. madde 
  • Milletlerarası Çocuk Kaçırmaların Hukuki Veçhelerine Dair sözleşme 22. madde

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.