6502 sayılı Tu keticinin Korunması Hakkında Kanun ("TKHK"), Avrupa Birlig i ile yapılan mu zakereler çerçevesinde 25 Mayıs 1999 tarihli Tu ketici Malları Satım So zleşmeleri ve İ lgili Garantilerin Bazı Yo nleri Hakkında 1999/44/AT sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yo nergesinin iç hukuka aktarımını gerçekleştirmek amacıyla 28.05.2014 tarihinde yu ru rlu g e girmiştir. Bu kanunun 8'inci ve 12'nci Maddeleri satış so zleşmesi ve bu so zleşmeden dog an ayıp konusunu du zenlemektedir.

Ayıplı Malın Tanımı (Madde 8)

Maddenin ilk fıkrası ayıplı ifayı, o ncelikle so zleşmeye aykırı olarak yapılmış ifa olarak tanımlamaktadır. Fıkraya go re ayıplı mal tu keticiye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan o rnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken o zellikleri taşımaması nedeniyle so zleşmeye aykırı olan mal olarak tanımlanmaktadır

Tarafların açıkça belirledikleri hususların so zleşmenin içerig ini oluşturacag ı aşikardır. Ayrıca aynı fıkra hu kmu bir malın objektif olarak sahip olması gereken o zellikleri taşımaması halinde de ayıplı olacag ını du zenlemektedir. Burada da kanun koyucu bir malın objektif olarak sahip olması gereken asgari o zellikleri taşıması gerektig ini taraflar arasında zımnen kararlaştırılmış kabul etmektedir.

Maddenin ikinci fıkrasında bir malın ayıplı olup olmadıg ının tespiti hususunda kullanılabilecek bir takım kriterlere yer verilmektedir. Hu kme go re ambalajında, etiketinde tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan o zelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik du zenlemesinde tespit edilen nitelig e aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tu keticinin makul olarak bekledig i faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilmektedir.

Maddenin u çu ncu fıkrasında ise malın gereg i gibi monte edilmemesi yu zu nden dog an ayıp halleri du zenlenmektedir. Buna go re so zleşmeye konu olan malın, so zleşmede kararlaştırılan su re içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumlulug u altında gerçekleştirildig i durumlarda gereg i gibi monte edilmemesi so zleşmeye aykırı ifa olarak deg erlendirilir. Malın montajının tu ketici tarafından yapılmasının o ngo ru ldu g u ha llerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, so zleşmeye aykırı ifa so z konusu olur. Bu hu ku m tarafından maddenin birinci fıkrasında kararlaştırılmış olan ayıbın varlıg ının malın tu keticiye teslimi tarihi anında ki durumuna go re belirlenmesi ilkesinin yanında, malın teslim edildig i ancak montajının teslim anından sonra yapıldıg ı durumlarda, ayıptan sorumluluk kapsamına alınmıştır. Ayrıca so zleşmede kararlaştırılan su re içerisinde teslim edilmemesi durumunda da tu ketici, ayıplı mala ilişkin hu ku mlerden yararlanabilecektir.

Ayıplı Maldan Sorumluluk (Madde 9)

TKHK Madde 9(1) hu kmu satıcıyı malı satış so zleşmesine uygun olarak tu keticiye teslim etmekle yu ku mlu kılmaktadır.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise madde 8(2) hu kmu nde yer alan reklamlarda belirtilmiş olan hususların eksik olmasından kaynaklanan satıcının sorumlulug u hu kmu ne bir istisna getirilmektedir. Madde 8, reklamlarda veya ilanlarda yer alan taahhu tlerin taraflarca bilindig i ve so zleşmenin içerig ine zımni bir şekilde de olsa dahil oldug unu kabul etmektedir. Ancak Madde 9'da du zenlenmiş olan istisnaya go re satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadıg ını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceg ini veya yapılan açıklamanın içerig inin satış so zleşmesinin akdi anında du zeltilmiş oldug unu veya satış so zleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bag ı içinde olmadıg ını ispatladıg ı takdirde açıklamanın içerig i ile bag lı olmamaktadır. Bu fıkra satıcının, mala ilişkin olarak o rneg in u retici tarafından yapılan reklamlardan fiilen haberdar olmaması ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyecek olması ihtimalinin oldug u hallerde satıcının ilgili taahhu tlerle bag lı tutulmasının hakkaniyete uygun olamayacag ı du şu nu lerek du zenlenmiştir. Bu fıkraya go re zikredilen hallerin varlıg ı halinde satıcıya sorumluluktan kurtulma imkanı getirilmektedir. Bo yle bir durumun varlıg ını ispat yu ku satıcıdadır.

İspat Yükü (Madde 10)

TKHK, 1999 AB yo nergesi dog rultusunda tu ketici lehine bir ispat kolaylıg ı benimsemektedir. Du zenlemeye go re teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var oldug u kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadıg ının ispatı satıcıya ait olmaktadır. Yapılan ifanın so zleşmeye aykırı olup olmadıg ı hususu teslim anına go re saptanmaktadır. Tu keticinin ayıptan dog an haklarını kullanabilmesi için ayıbın, teslim anında var oldug unu ispat etmesi gerekmektedir. Bo ylece o zellikle malın ayıp yu zu nden telef oldug u hallerde ayıbın, malın teslimi anında var oldug unu ispatlamanın zorlug u go z o nu nde tutularak, ilk altı ay için ispat yu ku tu ketici lehine yer deg iştirilmekte ve satıcıya yu klenmektedir. Burada kanun bir malın altı ay boyunca sorunsuz çalışmasını, hayatın olag an akışına uygun olarak kabul etmekte ve bu su re içinde mal yine de bozulmuş ise, kaynag ında yani teslim anında var olan bir ayıbın yattıg ı sonucuna varmaktadır. Tabii ki satıcının, bu karinenin aksini ispat etme imkanı mevcuttur.

Maddenin ikinci fıkrasında tu keticinin so zleşmenin kuruldug u tarihte ayıptan haberdar oldug u veya haberdar olmasının kendisinden beklendig i ha llerde, so zleşmeye aykırılıg ın so z konusu olmayacag ı du zenlenmektedir. Burada ayıptan haberdar oldug u veya haberdar olmasının kendisinden beklendig i ha ller herhangi bir muayeneye ihtiyaç duyulmadan tespit edilebilen veya satıcı tarafından açıkça belirtilmiş olan ayıpları kapsamaktadır. Ancak dikkat edilmelidir ki, tu keticinin haberdar oldug u ayıplardan farklı bir ayıbın daha sonra ortaya çıkmış olması halinde satıcının, ithalatçının ve u reticinin sorumlulug u o nceki maddeler uyarınca halen devam etmektedir.

Maddenin u çu ncu fıkrasında ise o zellikle teşhir u ru nlerin piyasaya arzında yapılması gereken bilgilendirmelerin usulu du zenlenmiştir. Buna go re satışa sunulacak ayıplı mal u zerine ya da ambalajına, u retici, ithalatçı veya satıcı tarafından tu keticinin kolaylıkla okuyabileceg i şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tu keticiye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tu keticiye verilen fatura, fiş veya satış belgesi u zerinde açıkça go sterilmesi zorunludur. Ayrıca teknik du zenlemesine uygun olmayan u ru nlerin hiçbir şekilde piyasaya arz edilemeyeceg i de belirtilmektedir.

Tüketicinin seçimlik hakları (Madde 11)

Madde 11 malın ayıplı olması halinde tu keticinin başvurabileceg i hakları du zenlemektedir. Bu fıkra tu keticiye do rt haktan istedig ini seçme imkanı vermektedir. Satıcı tu keticinin tercih ettig i bu talebi yerine getirmekle yu ku mlu kılınmaktadır. Buna go re;

(1) Malın ayıplı oldug unun anlaşılması durumunda tu ketici;

a) Satılanı geri vermeye hazır oldug unu bildirerek so zleşmeden do nme,

b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,

c) Aşırı bir masraf gerektirmedig i takdirde, bu tu n masrafları satıcıya ait olmak u zere satılanın u cretsiz onarılmasını isteme,

ç) İ mka n varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile deg iştirilmesini isteme,

seçimlik haklarından birini kullanabilir.

Tu ketici, satıcıya karşı bu taleplerden istedig ini yo neltebilir. Ancak tu keticinin kullanmak istedig i talep karşı tarafa ulaştıktan sonra tu ketici seçmiş oldug u bu talebi deg iştirememektedir.

Maddenin ikinci fıkrasında tu keticinin do rt seçimlik hakkından dolayı o ncelikli sorumluluk satıcıya verilmiş olmakla birlikte, u cretsiz onarım ve malın ayıpsız misli ile deg iştirilmesi hakları, u retici veya ithalatçıya karşı da yo neltmesi imka nı tanınmaktadır. Bo ylelikle tu ketici ile aralarında so zleşme ilişkisi bulunmayan u retici veya ithalatçı firmaya da so zleşmeye aykırılıktan o tu ru sorumluluk yu klenmektedir. Tu keticinin, u reticiye veya ithalatçıya karşı bir o deme yapmadıg ı için so zleşmeden do nme hakkını kullanarak, satıcıya o demiş oldug u parayı u retici veya ithalatçıdan geri alması veya bedel indirimi hakkını kullanması mu mku n deg ildir. Tu ketici bu haklarını ancak satıcıya karşı kullanabilir. Buna karşılık u cretsiz onarım ve ayıpsız misli ile deg iştirmenin u reticiden veya ithalatçıdan istenmesi anlamlıdır. Zira elinde yeni mal bulunan veya o malı gereg i gibi onaracak olan u retici veya ithalatçıdır.

Ü çu ncu fıkrada u cretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile deg iştirilmesi haklarının kullanılamayacag ı durumlar belirtilmektedir. Fıkraya go re u cretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile deg iştirilmesinin satıcı için orantısız gu çlu kleri beraberinde getirecek olması ha linde tu ketici, so zleşmeden do nme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlıg ın tayininde malın ayıpsız deg eri, ayıbın o nemi ve dig er seçimlik haklara başvurmanın tu ketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceg i gibi hususlar dikkate alınmaktadır. Her ne kadar tu ketici seçimlik haklarından birini kullanmakta serbest olsa da o zellikle u cretsiz onarım ve ayıpsız misli ile deg iştirme haklarının kullanılması bazı durumlarda satıcıyı çok zor durumda bırakabilmektedir. Buna go re onarım ve ayıpsız misli ile deg iştirme imka nsız ise veya satıcı için orantısız gu çlu kleri beraberinde getirecek ise tu ketici bu haklarını kullanamamaktadır. Burada orantısızlıg ın tespitini yapacak olan kişi hakimdir.

Do rdu ncu fıkra, tu keticinin u cretsiz onarım veya ayıpsız misli ile deg iştirme haklarından birini seçtikten sonra bir mag duriyet yaşamaması için azami su releri belirlemektedir. Fıkra u cretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile deg iştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu talebin satıcıya, u reticiye veya ithalatçıya yo neltilmesinden itibaren azami otuz iş gu nu , konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş gu nu içinde yerine getirilmesi zorunlu oldug unu du zenlemektedir. Eg er bu su relere uyulmaz ise tu ketici dig er seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.

Beşinci fıkra ile tu keticinin so zleşmeden do nme veya ayıp oranında bedelden indirim isteme haklarından birini kullanmayı seçtig i durumlarda, o demiş oldug u bedelin tu mu nu n veya bedelden yapılan indirim tutarının kendisine derhal iade edileceg i hu ku m altına alınmaktadır.

Altıncı fıkra, seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tu m masrafların, tu keticinin seçtig i hakkı yerine getiren tarafça (satıcı, u retici veya ithalatçı) karşılanmasını o ngo rmektedir. O rneg in nakliye, posta veya iletişim masrafları gibi. Ayrıca bu fıkra ile ayıplı mal bir kişinin o lu mu ne veya yaralanmasına, bir malın zarar go rmesine veya başkaca bir zarara sebep olmuş ise, tu keticinin do rt seçimlik hakkının yanı sıra 6098 sayılı Tu rk Borçlar Kanunu hu ku mleri uyarınca tazminat talep etmesi imka nı da her zaman için saklı tutulmaktadır.

Zamanaşımı (Madde 12)

Bu madde ayıplı maldan sorumlulug a ilişkin zamanaşımı su relerini du zenlemektedir.

Maddenin birinci fıkrası kanunlarda veya taraflar arasındaki so zleşmede daha uzun bir su re belirlenmedig i takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tu keticiye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabi oldug unu du zenlemektedir. Aynı fıkranın taşınmaz satışına ilişkin zamanaşımı su resini du zenleyen ikinci cu mlesine go re bu su re konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır ve taşınmazın teslimi anından itibaren işlemeye başlamaktadır.

İ kinci fıkrada yapılan du zenleme ile ikinci el satımlarda satıcının sorumlulug u en az bir yıl, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise en az u ç yıl olarak belirlenmektedir.

Ü çu ncu fıkrada ayıp, ag ır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hu ku mlerinin uygulanmayacag ı du zenlenmektedir. Buna go re malın ayıbına karşı sorumlu tutulanların, ayıbı tu keticiden ag ır kusur ya da hile ile gizlemesi durumunda zamanaşımı su relerinden faydalanamamaktadırlar.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.