Sürdürülebilirliği siz nasıl tanımlıyorsunuz? En basit tanımıyla sizin için ne ifade ediyor?

Sürdürülebilirlik bana göre bir yaşam şekli. Bu yaşam şeklinde, yapılan her işte, atılan her adımda çevresel ve sosyal etkimiz nedir diye sormak, uzun vadeli düşünmek, sadece kendi çıkarımızı değil etrafımızda bulunan tüm varlıkların çıkarını düşünmek gerekiyor. Başta kolay gelmiyor ama ilk adım farkındalığın sağlanması ve bilincin oluşması ile atılıyor. Uzun vadeli düşünmek buradaki en önemli kilit noktalardan biri... Kızılderililer bir karar almak için yaşlılar meclisini toplar bu kararın ileriki kuşaklara nasıl etkiler yaratacağını tartışırlarmış. Biz kararlarımızı alırken bizden sonraki kuşakları ne kadar düşünüyoruz?

Kurumsal sürdürülebilirlik ise sorumluluklarını sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle paralel olarak yerine getirme bilinciyle hareket eden, sadece kendi çıkarını değil bütün sistemin çıkarını gözeten, uzun vadeli paydaş değeri yaratırken ekonomik getiriyle çevresel ve sosyal faktörleri bir arada dengeleyen ve bu yaklaşımı ölçülebilir hale getirerek tüm operasyonlarına ve kurumsal yönetim anlayışına entegre eden bir işletme modelidir. Aslında genel sürdürülebilirlik tanımının işletmelere uyarlanmış hali diyebiliriz. Buradaki kritik sorular şunlar: Nasıl iş yapıyorsunuz? Nasıl para kazanıyorsunuz?

Sürdürülebilirlik ne fayda sağlıyor?

Şirketlerin kar amacı gütmelerinin yanı sıra, sosyal ve çevresel sorumlulukları da var. Sürdürülebilirlik raporları şirketlerin kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde, ekonomik getirileri ile sosyal ve çevresel etkilerini nasıl dengelediklerini, risk ve fırsatları sürdürülebilirlik bakış açısıyla nasıl ele aldıklarını şeffaf bir şekilde paylaşmayı amaçlıyor. Sürdürülebilirlik raporları bu doğrultuda 3 çok önemli fayda sunuyor. Paydaş katılımını sağlıyor; iç ve dış farkındalık yaratıyor ve son olarak anlaşılabilir ve ölçülebilir hedefler belirlenmesine yardımcı oluyor. Sürdürülebilirlik raporlamasının bir adım ötesinde ise entegre raporlama var. Entegre raporlama bir kurumun yarattığı değeri sadece alışılagelmiş ve mevcut durumu gösteren finansal verilerle değil aynı zamanda sosyal ve çevresel, olumlu ve olumsuz etkisiyle birleştiren ve tüm paydaşlarına daha bütüncül bir bilgi kaynağı sağlayan raporlama şekli. Buradaki esas hedef işletmenin sürdürülebilirlik yaklaşımını finansal verilerle bağdaştırabilmek, aralarındaki ilişkiyi tanımlamak ve ölçebilmek...

Aslında sürdürülebilirlik yaklaşımının işletme içinde farkındalığını yaratmak, bu yaklaşımı tüm operasyonlar içinde kullanmak başta işletmeler için bir ek maliyet olarak görülebilir. Ancak uzun vadede, işletmenin imajının geliştirilmesi, maliyetlerin azaltılması, daha bilinçli müşteri kitlesine ulaşılması, müşteri sadakatinin arttırılması, verimliliğin arttırılması, risk yönetiminin daha etkin hale getirilmesi, çalışanların motivasyonun yükseltilmesi ve şirkete olan bağlılıklarının arttırılması ile markanın değerlenmesi gibi birçok faydası olduğu görülecektir.

Şirketler, yöneticiler bunun ne kadar farkında? Bu konuda dünyadaki ve Türkiye'deki şirketleri değerlendirir misiniz, ne kadar başarılılar?

Dünyada uluslararası normların işlerlik kazanması ve özellikle ülkelerin BM toplantılarında karbon emisyonları konusunda vermeye başladıkları taahhütler, hem daha çok şirketin rapor hazırlaması hem de raporların kalitesinde ilerleme gibi sonuçları beraberinde getiriyor. 2014 yılında Mc Kinsey'in yaptığı araştırmaya göre 2010 yılı ile karşılaştırıldığında CEO'ların en önem verdiği ve ilk 3 önem verdiği konular arasında sürdürülebilirlik her yıl artan bir bir grafik çiziyor. 2015 yılının başında dünyanın en iyi CEO'larını seçerken Harvard Business Review değerlendirme metodolojisini geliştirerek kriterlerin içine 20% oranında sürdürülebilirlik değişkenlerini ekledi. Bunun sonucunda Novo Nordisk CEO'su Lars Rebien Sorensen yılın CEO'su olurken geçen yılın birincisi Amazon'un CEO'su Jeffrey Bezos 76. sıraya düştü. Bu tip örnekleri çoğaltmak mümkün. Demek ki dünyada yöneticiler hızla sürdürülebilirliğin önemini kavramaya başlamış. Türkiye'ye de BIST Sürdürülebilirlik Endeksinin faaliyete geçirilmesi, sürdürülebilirlik raporu yazan firma sayısının her yıl artması önemli gelişmeler. Ayrıca entegre raporlamanın da yavaş yavaş işletmelerin gündeminde yer almaya başladığını da söyleyebilirim. TÜSİAD'ın 2016 yılında yayınladığı "Kurumsal Raporlamada Yeni Dönem; Entegre Raporlama" çalışması bu konuda adeta bir kaynak niteliği taşıyor. 17 Şubat 2017 tarihinde Prof. Dr. Güler Aras'ın önderliğinde ERTA'nın (Entegre Raporlama Türkiye Ağı) kuruluşunun Borsa İstanbul'daki gong töreni ile ilan edilmesi de son derece olumlu bir gelişme.

Sosyal ve çevresel etkiyi kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde şirketlerin tüm operasyonlarına entegre etmenin tüm şirketlerin ajandasında en üstteki yeri almasının sürdürülebilir bir gelecek bırakmak adına vazgeçilmez bir seçim olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de 2012 yılında konu ile ilgili tezimi yazarken sürdürülebilirlik raporu yazan firmaların sayısı 60 civarındaydı. www.kurumsalsurdurulebilirlik.com sitesinin açıkladığı verilere göre, Türkiye'de şu anda 100'e yakın firma sürdürülebilirlik raporu hazırlıyor. Bu konudaki bir diğer kaynak olan www.globalreporting.org sitesine göre bu raporların arasında GRI standardına göre hazırlanan rapor sayısı 2005 yılında 1 adet iken 2016 yılı itibarı ile GRI standardına göre yazılan 1 yıldaki rapor sayısı 54'e ulaşmış durumda.

Siz kendi şirketinizde sürdürülebilirlik çalışmalarına ne zaman başladınız? Bu kapsamda şirkette atılan adımları detaylı olarak paylaşır mısınız?

Paris'te gerçekleştirilen COP 21 toplantısı bizim için bir dönüm noktası oldu. Sadece devletlerin üzerlerine aldıkları sorumluluğun yeterli olmadığı ve şirketlerin de mutlaka sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması adına ciddi çaba sarfetmeleri gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, BM Küresel İlkeler Sözleşmesine 1 Nisan 2016 tarihi itibarı ile imza attık. Sonrasında şu adımları takip ettik.

  1. Sürdürülebilirlik konusunda çok yetkin bir uzmanın danışmanlığını alarak, bizzat CEO önderliğinde İnsan Kaynakları ve Pazarlama Departmanının katılımıyla Sürdürülebilirlik Ekibi oluşturduk.
  2. Şirket üst yönetimine ve tüm departman yöneticilerine sürdürülebilirlik ile ilgili bir sunum yaptık ve hangi adımları atacağımızı kendileriyle paylaştık.
  3. Paydaş anketi hazırladık ve bu anketin ilk versiyonunu şirket çalışanlarımıza uyguladık.
  4. Paydaş anketimizin 2. versiyonunu kalan tüm paydaşlarımıza gönderdik.
  5. Hem çalışanlarımız hem de diğer paydaşlarımızdan elde ettiğimiz geri bildirimler doğrultusunda önceliklerimizi belirledik. Bu öncelikler ve anket sonuçlarımız ile ilgili videolar çekerek tüm ofisimizle paylaştık
  6. Departman yöneticilerimizle önceliklerimizi paylaşarak sürdürülebilirlik modelimizi oluşturmak amacıyla gruplara ayrıldığımız bir beyin fırtınası çalışması yaptık.
  7. Çalışan Memnuniyeti anketi yaptık.
  8. Anketin sonuçları ile diğer anket sonuçlarını birleştirerek model çalışmamızı geliştirdik.
  9. Ekibimize her departmandan uzman ve müdür seviyesinde çalışanlarımızı ekleyerek ekibimizi büyüttük.
  10. Raporumuzu yazabilmek için öncelikle 2 hafta boyunca GRI standartları ve içerikleri ile ilgili ekibimize eğitim sunumları yaptık.
  11. Aramızda konulara göre bir görev dağılımı yaparak raporumuzu yazmaya başladık.
  12. Sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı arttırmak amacıyla Sürdürülebilir Film Festivali organizatörleri ile anlaşarak şirketimizde film gösterimlerine başladık.
  13. Yeni yıl partimizde Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni anlatmak için "2017 için 17 Dilek" temasını kullandık.

Şu ana kadar hayata geçen projelerden ne gibi sonuçlar elde ettiniz? Gelecek dönemde hedefleriniz nedir?

  1. Şirketimizde sürdürülebilirlik konusunda bir farkındalık oluşturmaya başladık.
  2. Kiralık araba seçimlerinde hybrid model alternatifini sunmaya başladık. Bu da taşıt filomuzda giderek artan bir hybrid kullanımı yarattı.
  3. İK uygulamalarımızda birtakım değişikler yaptık ve son birkaç ay içinde şirketten ayrılmalarda düşüş yaşadık.
  4. İletişim bütçemizdeki basılı malzeme giderlerini % 40 düşürme kararı aldık. Bunun yerine çevre dostu ve teknolojik çözümlere daha fazla ağırlık veriyoruz.

Verimliliğin arttırılması, inovasyon ve şirket içi girişimciliğin arttırılması ve 2020 yılına kadar Entegre Raporlama'nın hayata geçirilmesi hedeflerimiz arasında.

Tüm bunları yaparken çalışanları nasıl işin içine kattınız?

Öncelikle iç ve dış iletişimde en kritik departmanlar olan İK ve Pazarlama departmanlarını sürece dahil ettik. Sonradan şirketimizin ana hizmet alanlarından seçtiğimiz müdür ve uzman seviyesindeki çalışanlarımızı departmanlarını temsilen ekibimize kattık. Çalışanlarımızın katıldığı toplantılar ve arama çalışmaları organize ettik, birebir eğitimler verdik, sunumlar yaptık ve anketler düzenledik. Üst seviyede yer alan çalışanlarımızdan gruplar oluşturarak sürdürülebilirlik modelimizin oluşturulmasında kendilerinden destek aldık. Ayrıca çalışanlarımıza sürdürülebilirlik bakış açımızı anlatmak ve onların ihtiyaçlarını daha yakından anlayabilmek için her hafta Cuma günleri belli sayıdaki çalışanımızla CEO kahvaltıları düzenliyoruz.

Türkiye'de kaç çalışanınız var? Nasıl bir çalışan profiliniz var?

Mazars Denge'nin Türkiye'de 360'tan fazla çalışanı var. 6 şehirde 7 ofiste müşterilerimize hizmet veren çalışanlarımızın yaş ortalaması 33. Kadın-erkek çalışan dağılımımız neredeyse %50-%50. Çalışanlarımızın %85'i lisans derecesi, yüksek lisans derecesi ve doktora sahibi.

Doktoranızı nerede yaptınız? Sürdürülebilirlik üzerine doktora yapmaya nasıl karar verdiniz?

İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nden mezun olduktan sonra University of lllinois at Urbana Champaign'de MBA yaptım. 2004-2014 yılları arasında Marmara Üniversitesi'nde girişimcilik dersi verip 2006-2013 tarihleri arasında yazmış olduğum "Türkiye'de Tüketici Bakış Açısıyla Kurumsal Sürdürülebilirlik Bileşenleri ile Marka Varlığı Bileşenleri Arasındaki İlişki" konulu tezimle Marmara Üniversitesi Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bölümü'nde doktor unvanı almaya hak kazandım.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.